Bilim İnsanları, Gelecekteki Püskürmeleri Tahmin Etmek İçin Ürtükücü ‘Yanardağ Müziğinden’ Faydalanacaklar

0

Alabileceğimiz kadar bilgi almamız lazım.

Bir yanardağ hakkında ne kadar fazla şey bilirsek, onun bir daha ne zaman patlayacağını o kadar iyi tahmin edebiliriz. Şimdi bilim insanları yeni bir analiz yöntemi ortaya attılar ve işin sırrı, en iyi şekilde ‘yanardağ müziği’ olarak tanımlayabileceğimiz, ürterpici bir doğa olayında yatıyor.

Ekvador’un merkezinde bulunan Cotopaxi yanardağı, borulu bir orgu andıran sesler çıkarıyor. Araştırmacılar; bu yankılanmaların, gelecekte meydana gelecek faaliyetleri tahmin etmede çok önemli olabileceklerini düşünüyorlar.

Cotopaxi’nin yeni sesötesi kayıtları, kraterin 2015 yılındaki bir dizi püskürmeden sonra şekil değiştirdiğini gösteriyor. Bu sismik kaymalar, dağ gürlediği zaman, havanın krater duvarlarına baskı yaptığı anlamına geliyor; çünkü krater, derin ve dar bir şekle sahip.

Aşağıdaki videoda, beyaz gürültüyle ayarlanmış seslere bakabilirsiniz:

Araştırmacılardan biri olan ve ABD’nin Idaho eyaletindeki Boise State Üniversitesinde çalışan yanardağbilimci Jeff Johnson şöyle söylüyor: “Bu, şimdiye kadar karşılaştığınız en büyük borulu org”

“Her bir volkanın nasıl konuştuğunu anlamak, neler olduğunu anlamak bakımından hayati önem taşıyor. Bir volkanın nasıl ses çıkardığını fark ettiğinizde, eğer seste değişimler meydana geliyorsa, bunlar bize kraterde değişimlerin meydana geldiğini söylüyor ve ona kulak vermemize sebep oluyor.”

Johnson ve meslektaşları, bir kraterin sahip olduğu geometrinin, onun ‘ses izi’ (veya yaydığı özgün ses) üzerinde büyük bir etkisinin olabileceğini bulmuşlar. Eğer bu sesleri doğru şekilde nasıl yorumlayacağımızı çözebilirsek, bir yanardağın içerisinde meydana gelen değişimler hakkında bazı fikirler edinebiliriz. Aksi halde bunlar, tespit edilmeden geçip gider.

Ayrıca bu durum, Cotopaxi’yi gözlemlemek bakımından çok önemli olabilir; eğer bir başka ciddi püskürme yaşanırsa, yanardağın zirvesinde bulunan devasa miktardaki kar eriyebilir ve yüz binlerce insan, sel ve çamur akıntıları tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.

Yanardağlar bazı ciddi ses dalgaları oluşturabilseler de, yaydıkları gürültünün çoğu, insanların duyma eşiğinin altında kalıyor (yaklaşık 20 Hz). Sesötesi gözlemleme burada devreye girebilir; bu iş için atanan mikrofon düzenleri ile toplanan veriler, olağan sismik faaliyet kayıtlarına eklenebilir.

Sesötesi gözlemleme, bir süredir yaygın bir uygulama şeklinde kullanılıyordu ancak bilim insanları, belirli seslerin belirli olaylar ve yanardağ şekilleri ile nasıl eşleştiğine dair hâlâ daha fazla şey anlamaya çalışıyorlar.

Araştırmacılar 2016 yılı boyunca, “tornillolar” (İspanyolca vidalar) adını verdikleri sesler buldular: bu ses dalgaları, çizelge haline dönüştürüldükleri zaman vida tepeleri gibi görünüyorlar.

“Bu, bir buçuk dakika boyunca ileri ve geri giden bir bar kapısını açmaya benziyor” diyor Johnson. “Bu güzel bir sinyal ve doğanın bu türden bir sallanım üretebilmesi harika bir şey.”

Tornillolar artık durdu fakat bu tür bir yankılanma ile bu kadar düşük bir titreşimdeki sesler, daha önce yanardağlarda kaydedilmemişti. Bilim insanları, bunların çökmüş bir krater zeminine veya kraterin dibindeki bir patlamaya işaret edebileceğini düşünüyorlar.

Sesötesinin bulmakta yardımcı olabileceği kilit bilgi parçalarından bir tanesi de, magmanın bir volkanın içerisinde bulunan yer altı suyunu ısıtmaya ne kadar yakın olduğu.

Son çalışmaya katılmayan ve Alaska Fairbanks Üniversitesinde yanardağbilimci olan David Fee şöyle söylüyor: “Bilim insanları için kraterin ne kadar derin olduğu bilmek gerçekten önemli. Eğer magma seviyesi aynı derinlikteyse ve su tabakası ile etkileşime giriyorsa, bu durum önemli bir tehlike oluşturabilir.”

Bilim insanları, araştırmalarının bir sonraki aşaması için, fikirlerini Hawaii’deki faal Kilavea yanardağında test etmek istiyorlar. Kilavea’nın tepesindeki magma gölünün, son faaliyetler ile birlikte boşaldığını biliyoruz; bu yüzden sorulması gereken soru, ses izinin nasıl etkilenmiş olduğu.

Araştırma, Geophysical Research Letters bülteninde yayınlandı.

 

 

 

 

ScienceAlert

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz