Bu güç kaynağı eşi görülmemiş verimlilik seviyelerine ulaşıyor.
Bilim insanları, ‘hydricity’ adı verilen ve güneş enerjisi ile hidrojeni birleştiren yeni bir güç kaynağını deniyorlar ve bu eşi görülmemiş verimlilik seviyelerine ulaşıyor.
Güneş enerjisi çözümleri marifetli ve çevre dostu olsalar da, her zaman istediğimiz kadar verimli olmuyorlar, ve tabii ki, sadece Güneş çıktığı zaman elektrik üretiyorlar. Fakat uluslararası bir biliminsanları takımı, güneş ışığının gücünü hidrojen yakıtıyla birleştiren, ‘hydricity’ adını verdikleri yeni bir tür enerji sistemiyle çıkageldiler.
Güneş’ten iki yöntemle enerji alıyoruz: fotovoltaik hücreler (çatılarda gördüğünüz levhalar) ve Güneş ışınlarını yoğunlaştırıp ardından topladığı bu ısıyla suyu ısıtan ve üretilen buhar ile türbinleri çeviren güneş ısı gücü tesisleri. İkinci yöntem, Güneş’in ışık tayfının daha fazlası yakalıyor fakat normal bir güneş levhasından daha az verimli ve sadece doğrudan gelen güneş ışığında çalışabiliyor, bu yüzden onları sadece, dünyanın bol güneş ışığı alan bölgelerinde buluyorsunuz.
İşte hydricity burada devreye giriyor. Araştırmacıların söylediğine göre güneş ısı gücü tesisleri ile hidrojen yakıtı üretim tesislerini birleştirerek, iki güç türündeki verimlilik de artırılabiliyor. Birleşik bir yapı, hem doğrudan elektrik oluşturmak için buhar, hem de daha sonra kullanmak amacıyla hidrojen üretiyor. Dünya ülkeleri yenilenebilir enerjiye daha fazla bağımlı olduğu için, bu çok önemli bir düşünce.
Purdue Üniversitesi ve İsviçre’nin Lausanne Federal Teknik Üniversitesi’nden oluşan takım, yüksek basınçlı türbinlerin düşük basınçlı türbinlerle peşpeşe kullanılma şekli sayesinde, yüzde 50 verim ile hidrojen ve benzeri görülmemiş şekilde yüzde 46 verimlilik ile elektrik üretilebildiğini söylüyorlar.
24 saatlik bir döngü süresince, hydricity’nin Güneş’ten elektrik elde etmede yüzde 35’lik bir verime ulaşabileceği iddia ediliyor. Bu miktar, pil gücü ile birleştirilmiş en iyi çok eklemli fotovoltaik hücreler kadar iyi.
Elektriğin yanısıra üretilen hidrojen yakıtı da önemli: sadece ulaşımda, kimyasal üretimde ve diğer endüstrilerde kullanım alanı bulmuyor, aynı zamanda depolandığı zaman boşalmıyor veya tekrarlı kullanımda aşınmıyor. Güneş battığı zaman, depolanan hidrojen kullanılabilir ve bu da türbinlerin durması veya yeniden başlaması gerekmediği anlamına geliyor.
Araştırmacılardan biri olan Purdue’dan Rakesh Agrawal şöyle konuşuyor: “Kavram, içinde gıda, kimyasallar, ulaşım, ısınma ve elektriğin de bulunduğu tüm insan ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sürdürebilir bir ekonomiyi düşünmek ve üretmek için heyecan verici bir fırsat sağlıyor. Geleneksel olarak, elektrik üretimi ve hidrojen üretimi birbirinden ayrı olarak çalışılmıştı ve bizim yaptığımız şey, sinerjik olarak bu işlemleri birleştirirken aynı zamanda da onları geliştirmek.”
Şimdiye kadar biliminsanları işlemin sadece taklit örneklerini üretti. Sıradaki adım, gerçek dünyada deneyler yapmak. Grubun çalışması Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlandı.
Güneş enerjisini daha verimli ve enerjisini yakalamak için minimal boyutlar da materyalin keşfi enerji sorununu büyük ölçüde çözecektir. Ayrıca Almanların geliştirdiği soğuk füzyon deneyi pratiğe dönüşürse, uzay yolculukların da ışık hızına bile ulaşılabilecek teknolojilerde de gelişmeler olacaktır.