Asıl soru, isteyip istemeyecek olduğunuz.
Küresel nükleer savaş, onlarca bilgisayar oyununa, TV şovuna ve filme zemin hazırladı; ve, maalesef, gerçek yaşam trajedilerine de. Fakat eğer 3. Dünya Savaşı gerçekten patlak verseydi ve nükleer silahların kitlesel olarak mevzilenmesi eli kulağında olsaydı, kimse hayatta kalır mıydı?
Vsauce3, aşağıdaki videoda nükleer bir serpintiden sonra eğer dayanabilseydiniz tam olarak ne kadar dayanabilecek olduğunuz sorusunu ele alıyor.
Ancak ilk olarak, şu paranoya duygusunu başlatmak için bazı istatistikler verelim.
Hiç resmî envanter olmasa da, 10.000’in üzerinde nükleer silahın mevcut olduğu tahmin ediliyor ve bu sayı belki de 15.000 kadar çok. Bunların sadece çeyreği, Kuzey Amerika’nın tamamını süpürmek için yeterli olur.
Ardından, bu bombaların gücü var. 1954’te Birleşik Devletler tarafından şimdiye kadar patlatılan en büyük nükleer bomba olan Castle Bravo, on dakika içinde 40 kilometreye yükselen ve okyanus boyunca neredeyse 100 kilometre genişleyen bir mantar bulutu oluşturdu.
15 megaton TNT‘lik patlama gücü üreten bomba, bir seferde bir milyar kilogram TNT patlatmaya eş değer. Dahası, Rusya’nın 1961 yılında yaptığı Çar Bomba testi hâlâ şimdiye kadar insan eliyle yapılmış en büyük patlama olma özelliğini koruyor ve üç kat daha büyüktü.
Ancak biz serpintiyi tartışmak için buradayız: bir patlamadan çıkan radyoaktif atık, çevreye ve insanlar da dahil, içinde bulunan herşeye bulaşabilir.
Bir nükleer patlamadan çıkan mantar bulutu ve o an esen rüzgarlar yüzünden, radyoaktif parçacıklar asıl patlama noktasından binlerce kilometre öteye gidebilir. Castle Bravo olayında, 12.950 kilometre kareden fazla bir alan etkilenmişti, yani İsviçre‘nin üçte biri büyüklüğündeki bir bölge.
Üstelik tüm bu radyoaktif maddeyi görmek zor olabilir. Örneğin, toprağa, bitkilera ve sonra onlarla beslenen hayvanlara buluşan Strontiyum 90‘ı ele alalım. Bu kemiklerimize bir kere girdiğinde, yıllarca radyasyon yaymaya devam edebilir ve kemik kanserleri ile kan kanserine sebep olabilir.
Nihayetinde bu, ilk patlamadan ve radyoaktif atıkla kaplanan bölgeden uzaklaşabildiğiniz kadar uzaklaşma meselesidir. Ondan sonra bile, eğer etrafınızda bulunan toplum çöküş göstermeye başlarsa, epey çetin bir süre geçirebilirsiniz (ne kastettiğimizden emin değilseniz, The Road filmine bakın).
Amerikan Kimya Derneği’nin bu videosunun gösterdiği üzere, başlangıçta sağ kalmanın anahtarları, süre, mesafe ve sığınaktır: radyoaktifliğe mümkün olan en az süre maruz kalmak, ana patlamadan mümkün olduğu kadar uzağa gitmek ve kirlenmiş ortamdan mümkün olduğu kadar fazla korunmak.
Bundan sonra, hayatta kalma yetenekleriniz devreye girecek; besin bulabilir ve yetiştirebilir misiniz? Su bulabilir misiniz? En iyi şekilde stoklanmış nükleer serpinti sığınağı bile sonsuza kadar dayanmayacaktır.
Kendimizi asla sınamak zorunda kalmamayı Albert Einstein‘ın bu ünlü sözünün asla gerçekleşmemesini umalım: “3. Dünya Savaşı’nın hangi silahlarla yapılacağını bilmiyorum,” demişti, “fakat 4. Dünya Savaşı’nda sopalar ve taşlar kullanılacak.”
ScienceAlert