Kısa cevap Çok, ama neredeyse hepsi gider.
Postprandiyal, yani yemek sonrası ağırlık artışı, tümüyle bir zamanlama meselesi. Kısa dönemde –yani çok kısa dönemde- yediğiniz ya da içtiğiniz şeyin ağırlığı kadar ağırlaşırsınız. Bir kilo tatlı yerseniz kütleniz bir kilo artar, ta ki bedeniniz bu gıdayı boşaltım yoluyla dışarı atana ya da enerji için kullanmaya başlayana kadar. O yüzden de metabolik süreçler devreye girinceye kadar, yediğiniz yemekten kaynaklanan ağırlık artışı, gırtlağınızdan geçen yemek miktarına eşit.
Kaldı ki bu artış neredeyse anında kayboluyor. Yiyeceklerin sindirim sistemimizden geçme süresi büyük değişiklik gösteriyor. Genelde ise bir öğünün “kolonik transit” işlemi 20 ila 56 saat içinde tamamlanıyor.
Peki, metabolize edilen ve boşaltım yoluyla vücuttan atılan yiyecek ve içecekten ertesi güne ne kalıyor? Eğer çok tuzlu yediyseniz vücudunuz su tutuyor ve daha fazla ağırlaşmış oluyorsunuz. Fakat suyun yol açtığı ağırlık da kayboluyor ve yediklerinizin ancak çok küçük bir kısmı kalıcı kilo artışına sebep oluyor. Bunun miktarı da tüketilen yiyeceğin enerji içeriğine bağlı. Kaloriyle dolup taşan bir hindi dolması elbette bir bardak sodadan daha fazla kilo almanıza yol açıyor. Artan kaloriler, gelecekte kullanılmak üzere yağa çevriliyor. Öğünün saati gibi başka faktörler de bunda rol oynuyor. Mesela Mart ayında yayınlanan bir çalışmada, bir grup İsrailli bilim insanı yaklaşık 200 obez yetişkin üzerinde farklı diyetler denedi. Kalorilerin büyük kısmını sabah alan gruptakiler, ortalamada diğerlerinden çok daha fazla kilo verdi.
Fakat yeme düzeniniz ne olursa olsun, aşırıya kaçtığınız tek bir öğünden kaynaklanan net ağırlık artışı çok az. Bununla birlikte, Johns Hopkins Ağırlık Yönetim Merkezi’nin müdürü Lawrence Cheskin, arka arkaya aşırı yemek yemenin uzun vadeli ve önemli bir etkisi olduğunu söylüyor. “Bedeniniz, gereksinimi olandan fazla her şeyi depolar. Kimileriyse günde en az üç defa böyle yiyor.”