Yapılan yeni çalışmada birbirine benzeyen insanların fiziksel özelliklerden daha fazlasını paylaştıkları bulunmuş.
1961 yapımı klasik Komik Tuzak filmi ve onun 1998 tarihli yeniden yorumu sayesinde, uzun süredir kayıp olan ikizinizin bir yerlerde olabileceği fikri birçok insanın aklında yer etmişti. Doğdukları zaman ayrılan ikizler genelde filmlerde karşımıza çıksa da, yürütülen yeni araştırma bir yerlerde birisinin size çok benzemekle kalmayıp, DNA’sının da bir kısmını sizinle paylaşıyor olabileceğini gösteriyor.
Üç gün önce Cell Reports bülteninde yayımlanan bir makalede, yüzleri birbirine çok benzeyen kişilerin hem fiziksel (boy veya kilo gibi) hem de davranışsal özelliklerle ilişkili veya yaşam şekliyle alakalı genetik varyantların bazılarını da paylaştıkları yazıyor.
Barselona Üniversitesinde çalışan genetik profesörü ve yeni makalenin eş yazarı Manuel Esteller, “Herhangi bir aile bağları olmamasına karşın birbirlerine benzeyen bireylerin var olduğu onlarca yıldır biliniyordu ancak bu durum bilimsel bir temele oturtulmamıştı” diyor. “İnternetin ve sosyal ağların görüntü paylaşımı amacıyla yaygın şekilde kullanılması, artık bu gibi insanları belirleyip inceleyebildiğimiz anlamına geliyor.”
Esteller ve araştırma takımı, çalışma kapsamında Kanadalı sanatçı François Brunelle’in “Ben benzer değilim!” isimli bir fotoğraf projesinden birbiriyle akraba olmayan 32 çift insan bulmuş. Kapsamlı DNA testleri uygulanan katılımcılara, yaşam şekilleriyle ilgili bazı anketler doldurtulmuş. Araştırmadaki çiftler, doğduktan sonra ayrılan tek yumurta ikizlerinin yeniden bir araya geldiği 90’ların Sister, Sister dizisindeki karakterlerden ziyade, birbirinin tıpatıp aynısı olan iki yabancının tanıştığı 1995 yapımı Tıpatıp filmindeki Mary-Kate ile Ashley Olsen’in karakterlerine benziyor.
Araştırma takımı, yüz özellikleri arasındaki benzerliklerin miktarını belirlemek için üç farklı tip yüz tanıma yazılımı kullanmış. 32 çiftten 16’sı, tamamen aynı yazılımla analiz edilen tek yumurta ikizleriyle genel olarak benzer puanlar elde etmiş.
Bu 16 çiftin genomları, hem tükürük örnekleri hem de mikrobiyomlar kullanılarak epigenetik profillerine (çevre ve davranışların genlerin işleyişini değiştirme şekline) göre analiz edilmiş. 16 çiftin dokuzunda, birden fazla tekli nükleotid polimorfizmin (SNP) ortak olduğu bulunmuş. SNP’ler, insanlar arasında en yaygın görülen genetik varyasyon tipi.
İncelenen 16 çiftin büyük bir bölümü benzer kilodaymış. Bu kişilerin fiziksel özellikleri (biyometrikleri) ile yaşam şekli davranışları üzerinde yürütülen analizde de benzerlikler olduğu görülmüş. Davranış özelliklerinin (sigara içme, eğitim seviyesi vs.) bağlantı sergilemesi, hem davranışsal hem de fiziksel özelliklerle ilgili genetik bir varyasyonun paylaşılma ihtimalini akla getiriyor.
Esteller, basın bülteninde şöyle aktarıyor: “Bulgularımız, gelecekte biyotıp, evrim ve adli bilimler gibi alanlarda yürütülecek uygulamalar için moleküler bir zemin sağlıyor. Adli bilimlerde, bilinmeyen insanların genomlarını kullanarak DNA’dan yüz oluşturmak üzere biyoenformatik stratejilerinin hazırlanması gibi muhtemel uygulamaların peşinden gidilmesi çok ilginç olur. Tıpta ise bir insanın genomunu yüz analiziyle çıkarabilir ve bunu bir ön tarama aracı şeklinde kullanarak, hastalıkla ilişkili genetik mutasyonların mevcudiyetini tespit etmeye ve erken bir aşamada önleyici stratejiler uygulamaya çalışabiliriz.”
Bazı bilim insanlarına göre adli uygulamalara dikkatli yaklaşılması gerekiyor. Stanford Biyomedikal Etik Merkezinde doktora sonrası araştırma görevlisi olarak çalışan ve yeni çalışmada yer almayan Daphne Martçenko, ahlaki durumlarla ilgili endişelerini dile getirerek yüz algoritmalarının ev kiralamada, işe alımlarda ve suçlu profili oluşturmada sosyal ırk önyargılarını pekiştirdiği örneklerden bahsediyor.
Makalenin yazarları, çalışmanın ufak boyutlu olmasına karşın taşıdığı istatistiksel gücün doğru olduğunu ve elde edilen bulguların daha büyük bir grupta değişmesini beklemediklerini ifade ediyor. “İnsan nüfusu artık 7,9 milyar olduğundan, birbirine benzeyen kişilerde giderek artış yaşanması beklenebilir” diyor Esteller basın bülteninde. “Daha geniş bir örneklemin analiz edilmesi, bu özel bireysel çiftlerin paylaştığı daha fazla genetik varyantı ortaya çıkaracak ve ayrıca yüzlerimizi belirleyen diğer biyolojik veri tabakalarının sunduğu katkıyı da açıklığa kavuşturacaktır.”
Yazar: Laura Baisas/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.