Antimikrobiyal Etkenler ve Kemoterapi adlı derginin bu haftaki sayısında, araştırmacılar; Birleşik Devletler’deki bir domuz çiftliğinde üzerinde güçlü antibiyotiklere karşı direnç geliştirmeye çalışan bir gen taşıyan bakteriler bulunduğunu belirttiler.
Oldukça nadir görülen bu gen, bakterilerin karbapenem denilen zaten diğer ilaçlara karşı direnç geliştirmiş bakteriler üzerinde kullanılan ilaç grubuna karşı direnç göstermelerine yardım ediyor. Ayrıca bu gen, plazmid* adlı türler arası aktarılabilen DNA parçaları üzerinde bulunuyor. Karbapenem adlı taşınabilir direnci gösteren bakteriler, Amerika’da ilk kez besi hayvanlarında ortaya çıktı.
İyi haber ise sözü geçen bakterilerin (karbapenem dirençli enterobakteri (KDE)) kesim için ayrılan domuzların dışkılarında bulunmamış olması. Yani , çiftlikten çıkan domuz etlerinde çok büyük olasılıkla bu bakterilerden bulunmuyor. Ohio Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’ nden Thomas Wittum
“Endişemiz plazmidinde bu geni taşıyan bakterinin tüketicinin bulunduğu ve tehlikeye açık olduğu, gıda arzının yapıldığı bu çiftliğe domuzlar tarafından taşınmış olabileceği.Bizler direnç olayının bu çiftlikte gerçekleştiğine dair bir kanıta ulaşamadık ama umudumuz bunun burada olmadığını kesin olarak gösterebilmek.”
Bu gene sahip olan bakteriler sağlıklı insanda hastalığa sebep olmaz ancak hastanelerde ciddi enfeksiyonlara neden olabilirler ve (carbapenem-resistant enterobacteriaceae)karbapenem dirençli enterobakterilerin sebep olduğu kan zehirlenmesi nedeniyle bu hastaların yarısı hayatını kaybedebilir. Ve dirençli gen, farklı türler arasında kolayca aktarılabildiği için, KDE bu tehlikeli yeteneklerini insanlarda daha sıklıkla enfeksiyonlara neden olan türlere aktarabilir. Wittum’a göre “ Bu bakteriler salmonella gibi patojenler için direnç genlerinin kaynağı haline gelebilir. Karbapenemler, antibiyotikler içinde hayat kurtarıcı denilebilecek öneme sahip ve bunlara karşı direnç gelişimi oldukça endişe verici.”
Bu, besi hayvanlarında bulunan bakterilerde son basamak ilaçlara karşı gelişen ilk direnç olayı değil. Bu yılın başlarında büyükbaş hayvanların dışkılarında böyle bakterilere rastlanmıştı. Ama o bakteriler bu genlerini kromozomları (bakteriler , insanlar ve diğer canlı formların genetik bilgisinin büyük kısmını taşıyan iplik benzeri yapı) üstünde taşıyorlardı. Bu da sadece kendi türü içinde direnç özelliğinin aktarılmasına neden olmuştu.
Domuz çiftliğindeki bakteri ise direnç genini plazmid denilen kendi kendine eşlenebilen DNA halkalarında taşıyordu. “Bazı plazmidler kolayca aktarıma katılmazlar çünkü bazı türler seçici olabiliyor” diyor Wittum. Ama KDE direnç genini taşıyan plazmid kendini hangi bakterinin taşıdığıyla pek ilgileniyor gibi görünmüyor. “ Böylece kolayca bakteriler arasında taşınabiliyor.”
Wittum ve arkadaşları, sözü geçen geni 1500 dişi domuzun bulunduğu bir aile çiftiliğinde besi hayvanlarındaki antibiyotik direncinin takibini yaparken tanımladı. Ekip, 2015 yılında beş aylık periyot boyunca Swiffer paspasları ve örnek çubukları ile yerlerden, duvarlardan ve diğer yüzeylerden domuz dışkısı ve diğer mikrobiyal örnekleri topladı.
Karbapenem dirençli bakteriler çoğunlukla domuzların çevrelerinde bulundu . Araştırmacılar bu bakterileri anne ve yavru domuzların dışkılarında bulmalarına rağmen hayvanların hiçbirisi hastalık belirtisi göstermiyordu.
İlginç olansa karbapenemlerin çiftlikte hiç kullanılmamasına rağmen bu kadar dirençli bir türün ortaya çıkmasıydı. “ Gerçekten bu genin nereden geldiğini bilmiyoruz ama büyük ihtimalle sağlık hizmeti veren bir kurumda oluşmuş ve bir şekilde insanlarla beraber çiftliğe taşınmış.” diyor Wittum. “ Dirençli genin çiftlikte oluştuğuna inanmıyoruz , çiftliğe dışarıdan taşındığına hemen hemen eminiz.”
Ama yine de domuzlara diğer antibiyotikler veriliyor ve antibiyotik direnci probleminin en önemli etkeni de bu. Wittum’a göre “ Antibiyotikler ne zaman kullanılsa , dirençli bakteriler üzerinde seçilim baskısı oluşturmuş oluyor çünkü böylece diğer bakterilerle aralarındaki rekabeti azaltmış oluyor.” Bu yüzden hasta domuzları iyileştirmek için kullanılan antibiyotikler karbapenem dirençli bakterilerin güçlenmesine neden olmuş olabilir.
Peki ya şimdi?
Dirençli genlerin insan popülasyonuyla temasını önlemek için çiftlikler yakından gözlemlenmelidir. Wittum son olarak şunları belirtiyor:
” Bu çiftlik gibi aynı sorunun yaşandığı diğer çiftlikler var mı yoksa bu sadece izole bir vaka mı bunu bilmemiz gerekiyor. Ayrıca hasta domuzları iyileştirmek için kullanılan ilaçların dirençli genlerin yayılmasındaki rolünü de anlamamız bizim için önemli. Hasta hayvanları iyileştirmek için kullandığımız ilaçları bir anda kesemeyiz ama belki dirençli türlerin yayılmasını engellemek için atacağımız bazı adımlar olabilir. Hastalığın idaresi, antibiyotik kullanımı ve alternatifleri, aşılar ve hastalığa karşı koruyuculuk üzerine yapılmış pek çok çalışma var ama ne yazık ki her şeyi bitirebilecek sihirli bir değnek henüz bulunmuyor.”
*plazmid: kendi kendini eşleyebilen, kromozomdan ayrı DNA parçası
Çeviren: Semih Yegen