Bitkilerinizin Size Söylemek İçin Öldüğü Bazı Şeyler Var

0
Bitkilerinizin yapraklarını bu halde görmek korkutucu olabilir. Fotoğraf: Vi Tran/Unsplash

Bitki ebeveynliğinde en sinir bozucu şeylerden biri de tahmin yürütmektir. Yapraklı çocuklarınızın susayıp susamadığını, çok fazla güneşte kalıp kalmadığını ya da sadece yerlerini mi sevmediğini zamanla daha iyi tahmin edersiniz; ancak bu esnada bazıları ölmeden değil.

Neyse ki besin eksikliği, nasıl tespit edeceğinizi bilirseniz daha kolay yorumlayabileceğiniz sorunlardan biridir. Eğer çok sararan veya kahverengiye dönen bir yaprak, yaprakta bazı delikler veya kıvrılan yaprak uçları görürseniz, bitkiniz iskorbit hastalığının bitkisel karşılığının kurbanı olabilir.

Bu işaretlerin nasıl okunacağını bilmek, bitkilerinize doğru bakımı zamanında uygulamanıza yardımcı olacak. Fakat ilk önce birtakım teşhisler yapmanız gerekiyor.

Bitkilerdeki besin eksikliklerinin anlaşılması

Bitkiler de tıpkı bizim gibi büyüme ve üreme gibi işlevleri gerçekleştirmek için besinlere ihtiyaç duyar. Eğer yeterli besinleri yoksa hayatta kalabilirler ancak gelişemezler. Yetersiz beslenen bitkiler bodur büyümeyle, şekil bozukluğuyla veya klorofil üretiminin azalmasıyla karşı karşıya kalabilir ki bunlar, sararan ve kıvrılan yapraklar gibi işaretleri açıklayan durumlardır.

Ana makrobesinler, tüm bitkilerde besinlerin temeli olup şu meşhur NPK (nitrojen, fosfor ve potasyum) oranını içerirler. Gübre etiketlerini okuyorsanız bu orana aşina olabilirsiniz. Bitkiler bu besinleri diğerlerine göre daha hızlı kullanma eğilimindedir ancak bu durum, söz konusu besinin en önemli besinler olduğu anlamına gelmez. İkincil makrobesinler ve mikrobesinler de besin eksikliğine yol açabilir ve bitkinizin sağlığı için en az ana makrobesinler kadar önemlidir.

Bitkilerin yetersiz beslenmesinde pek çok sebep vardır. Topraktaki tüm hazır besinleri çok hızlı kullanıyor ya da fazla sulamanın sebep olduğu kök çürümesi nedeniyle besinleri uygun şekilde ememiyor olabilirler. Bu durumda yetersiz besinlerin işaretleri, yanlış sulama ya da yanlış toprak pH’ı gibi diğer sorunların belirtisi de olabilir ve mantar enfeksiyonları gibi ek sorunların riskini artırabilir.

Sebep ne olursa olsun, besin eksiklikleri bitkinizin ölmesine yol açabilir. Dolayısıyla bunların bazılarının nasıl göründüğünü anlamak, yapraklı arkadaşınızı kurtarmanıza ve pencere eşiğinde güneşlenmeye geri döndürmeye yardımcı olabilir.

Nitrojen eksikliği

Ana makrobesin olduğundan, nitrojenin düşük seviyelerde bulunması yaygın görülen bir durumdur. Neyse ki Şikago Botanik Bahçesinde çalışan koruma biyoloğu Paul CaraDonna, genelde yaprak sararması şeklinde kendini gösteren bu eksiklikleri tespit etmenin kolay olduğunu söylüyor.

Bitkinizin daha fazla nitrojene ihtiyacı olabileceğini düşünüyorsanız, bitkinizin eski kısımlarına bakın. Bu besinin yetersiz olması bütün bitkiyi etkileyebilir fakat eksiklik durumunda, dolaşım sistemi nitrojeni yeni çıkan yapraklara yönlendirerek bu yaprakların sağlığına öncelik verecek ve bu durum, ilk olarak eski yaprakların sararmasıyla sonuçlanacaktır.

Eksiklik ilerledikçe, yeni çıkan yapraklar açık yeşil veya sarı olup eski yapraklar kuruyup buruş buruş olmaya başlayabilir.

Fosfor eksikliği

Nitrojen gibi fosfor da seyyar (bütün bitki boyunca dolaşan) bir besindir fakat aralarında önemli bir fark vardır; bu elementin seviyeleri düşük olduğunda, yapraklar kararır.

Bitkinizin eski yaprakları anormal derecede koyu yeşile dönmeye başlarsa veya mor bir tona geçerse, bitkinizin yeni çıkan kısımları ilave fosfor istiyor olabilir.

Potasyum eksikliği

Bu üçüncü ana makrobesinin yetersiz olduğunu, yaprakların kavruk ve sarı görünen kenarlarında fark edebilirsiniz. Bu durum kloroz veya sarılık şeklinde adlandırılır.

Kalsiyum eksikliği

Bu ikincil makrobesinin eksikliği bitkinizin büyümesini ana makrobesinler kadar kısıtlamasa da, kalsiyum eksiklikleri zaman zaman yaşanan durumlardır. Fakat kalsiyum hareket etmeyen bir besindir. Dolayısıyla bitki, genç yaprakların hayatta kalmasına yardımcı olmak için bu elementi son bir çabayla başka yere dağıtamaz. Bu durum, eski yaprakların normal görünmesi ve eksiklik işaretlerinin yeni yapraklarda çıkmasıyla sonuçlanır. Düşük kalsiyum seviyelerinde ise yeni çıkan yapraklar bodur ve bozuk şekilli, içe doğru kıvrılmış görünebilir.

Magnezyum eksikliği

Bir diğer ikincil makrobesin olan magnezyumun yeterli seviyede bulunmayışı, bir bitkinin eski yapraklarının damarları yeşil kalırken kenar kısımları civarında sararmaların başlamasına sebep olabilir. Bu durum damarlararası sarılık şeklinde bilinir. Eksiklik devam ettikçe, genç yapraklar bu işaretleri sergileyebilir ve yapraklar düşmeden önce üzerlerinde çürüyen kahverengi noktalar oluşabilir.

Demir eksikliği

Bitkiler de demir eksikliği yaşayabilir. Demir, kalsiyum gibi hareketsiz bir mikrobesindir. Dolayısıyla bu eksikliği belirlemek için bebek yapraklara bakın. Demir eksikliği yaşayan bitkilerin bu yapraklarında sararmalar görülebilir. Fakat bir başka damarlararası sarılık vakası olan bu durumda damarları görünür biçimde yeşil kalmaya devam edecektir.

Manganez eksikliği

Manganez eksikliği, bazı damarlar yeşil kalırken yaprakların sarıya dönmesiyle sonuçlanır. Fakat demir eksikliğinde olduğu gibi ana hatları o kadar net görünmez. Bu durumu, yaprak damarları arasında deliklere yol açan, çürüyen kahverengi noktalar takip edebilir.

Bitkilerde sarı yapraklara sebep olabilen yaygın besin eksikliklerinin yedi tasviri: Nitrojen, potasyum, fosfor, magnezyum, manganez, kalsiyum ve demir.

Bütün küçük ayrıntıları ezberlemeye gerek yok; sadece bu faydalı görseli kaydedin yeter. Tasvir: Paul CaraDonna/Şikago Botanik Bahçesi

Bitkilerdeki besin eksiklikleri nasıl düzeltilir

Bitkilerinizin besin alımında rol oynayan tüm bu etmenler sizi bunaltabilir. Daha nadir görülen diğer eksiklikler yapraklarda çok benzer işaretler sergileyerek, suyu daha da bulanıklaştırıyor. Örneğin bir molibden eksikliği, nitrojen eksikliğine çok benzeyebilir.

Çitfçilerin insanlara ekinlerinin hangi eksikliği olduğunu bulması için para ödemesinin bir sebebi var” diyor CaraDonna.

Diğer bir ifadeyle hangi eksiklikle uğraştığınızı çözmek, bir uzman değilseniz zor olabilir. Fakat bu durum, bitkilerinize hiçbir şekilde yardım edemeyeceğiniz anlamına gelmez.

Bitkilerinizin yardıma ihtiyacı olduğunu fark ettiğinizde, işe adım adım koyulun. Her muhtemel sorunu tek seferde çözmeye çalışmamak önem taşıyor çünkü yanlış tedaviyi seçme tehlikesi bulunuyor. Bunun yerine, elinizdeki değişkenleri soyutlamayı ve temel şeyler ile başlamayı deneyin. İlk olarak, toprağı değiştirmeyi deneyin. Bunu yaptıktan birkaç hafta sonra hiçbir şey değişmezse, sulama rutininizi değiştirin. Bu da işe yaramazsa, bitkiyi ışığın farklı olduğu bir ortama taşıyın.

CaraDonna eğer yetersiz beslenen bitkiniz bir saksıda yaşıyorsa, hazır kaynakları (diğer adıyla besinleri) hızla harcayabileceğini açıklıyor. Çözüm, bitkilerinizi taze, besin yönünden zengin topraklı bir saksıya yerleştirmek kadar basit olabilir veya saksıdaki besinleri birden fazla yaygın makrobesin eksikliğini giderebilen genel bir gübreyle destekleyebilirsiniz.

Ayrıca bitkileriniz bunları mikrobesinlerden daha sık tükettiğinden, genelde nitrojen, fosfor ve potasyum eksikliklerini tedavi etmek bitkinizi rayına oturtmak için yeterli olabilir. CaraDonna, “Sizin için çok özel olan çok yaşlı bir bitkiniz olmadığı sürece”, mikrobesin sağlamak için strese girmeye değmeyeceğini söylüyor.

Fakat bitkiniz genel bir tedaviyle eski haline dönmüyorsa, belirli bitkiler için yapılan gübreleri deneyebilirsiniz. Örneğin turunçgiller için özel olarak yapılan gübreler var ve bunları ev eşyalarının satıldığı mağazalarda bulabilirsiniz. Yeşilliklerinizin neye ihtiyacı olduğunu öğrenmek için biraz araştırma yapmanın da faydası olur. Her bitkinin uygun bir besin seviyesi vardır ve bu seviye bitkinin türüne ve doğal toprak pH’ına göre değişir. Bu yüzden örneğin, bitkinizin doğal olarak asidik toprakta yetiştiğini ve fazla nitrojene ihtiyaç duymadığını ancak küçük bir yudum demirin de keyfini çıkarabileceğini bilmek faydalı olabilir.

Ayrıca bir besin eksikliğiyle uğraşıyor olsanız bile, reçetenin daha fazla gübre sağlamak değil de bitkinizin su alımını düzenlemekle alakalı olabileceğini unutmayın.

“Ev bitkilerinin bir numaralı katili, muhtemelen az sulamaktan ziyade çok sulamak” diyor CaraDonna. “Su bir bitkinin besinlerini emmesine olanak sağlar ancak bitki, kuru topraktan bir şey ememez.”

Bitkilerinizle bir ilişki geliştirin

Herkesin kabul edeceği üzere, bitkinizin yapraklarını sarartabilen veya doğru besinleri almamasına neden olan bir sürü etmeni göz önünde bulundurmanız gerekir. CaraDonna’nın bu konuda bir tavsiyesi var: Bitkilerinize isim vermek.

“Benim evimde bütün bitkilerin ismi var. Kızım ‘Aa, Bruno’nun bazı yaprakları sararmış’ diyor. Bruno’nın biraz nitrojen eksikliği olduğunu bana fark ettiren şey de kızımın bitkiyle olan ilişkisiydi. Mesele bitkilerinizi tanımak ve onlar ile irtibat halinde olmakla alakalı.”

Tabii ki bitkilerinize gerçekten isim vermeniz gerekmiyor fakat ana fikir, onlarla ilişki geliştirmenin onların ihtiyaçlarının daha farkında olmanıza yardım edeceği ve bunun karşılığında, bir şeylerin yanlış gidip gitmediğine daha fazla dikkat edeceğinizdir.

İşin özü sabır

Bitkinizde hangi tür eksiklik olursa olsun, nihai bitki bakım tüyosunu hatırlayın: Sabırlı olmak.

CaraDonna, ister suyu veya ışığı ayarlamak olsun, ister toprağı değiştirmek veya gübre eklemek; yaptığınız her değişiklikten birkaç hafta öncesi ile sonrasının fotoğraflarını çekmenizi öneriyor. Yalnızca görünürde hiçbir değişim olmazsa (veya değişim kötüye doğru olursa) yeni bir şey denemeye geçin.

Sabır gerçekten de bir erdem. Bu yüzden umudunuzu kaybetmeyin. “Çoğu ev bitkisi birçok zorluğa göğüs gerebilir” diyor CaraDonna. Bu yüzden bazı çürük noktalar veya damarlararası sarılık görürseniz bile denemekten vazgeçmeyin.

 

Yazar: Helen Bradshaw/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz