![lightbulb_moment_brain[1]](https://popsci.com.tr/wp-content/uploads/2025/05/lightbulb_moment_brain1-696x402.jpg)
Bu kavrama patlamaları hafıza ve öğrenme için önemli.
Aklınıza harika bir fikir geldiğinde veya zorlu bir bulmaca parçası yerine oturduğunda gelen o sevinçli his çok heyecan verici; ve ayrıca beyinlerimize de yardım ediyor. Şimdiyse Birleşik Devletler ve Almanya’da çalışan bir araştırma takımı, bu ‘aha!’, ampul veya eureka (buldum) anlarının neye benzediğini görmek amacıyla beynin içine bakış atmış.
Araştırmacıların yaptığı yeni beyin görüntülemeleri, bu ani kavrama durumularının beynin bilgiyi betimleme şeklini değiştirdiğini ve onu hafızamıza kaydetmeye yardımcı olduğunu gösteriyor. Berlin’deki Humboldt Üniversitesinde çalışan ve makalenin eş yazarı olan bilişsel sinirbilimci Maxi Becker’a göre bir problem çözerken bu ‘aha’ anlarından birini yaşarsanız, “aslında çözümü hatırlama olasılığınız daha yüksek oluyor”.
Bulgular, üç hafta önce Nature Communications bülteninde yayımlanan bir çalışmaya detaylarıyla anlatılıyor.
Araştırma takımı, çalışmada fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) yöntemi kullanarak insanlar görsel zeka oyunu çözmeye çalışırken beyin faaliyetlerini kaydetmişler. Bu bulmacalarda katılımcıların iki tonlu görüntülerdeki boşlukları asgari detayla doldurması gerekiyor. Katılımcıların algılarını kullanarak görüntüyü tamamlaması ve gerçek hayattaki nesneyi belirlemesi gerekmiş.

Araştırma takımı bu tip gizli görüntü bulmacalarını, gerçek hayatta başlangıç seviyesindeki buldum anlarının yerini tutan ufak çaplı bir ikame şeklinde kullanıyor.
[İlgili: Bilim insanları, disleksinin altında yatan nörolojik sebebi belirlediklerini düşünüyor]
Duke Üniversitesinde çalışan ve makalenin eş yazarı olan sinirbilimci Roberto Cabeza şöyle ekliyor: “Yaptığınız sadece ufak bir keşif ama daha önemli kavrayış olaylarında bulunan aynı tip özellikleri meydana getiriyor.”
Katılımcıların çözdüklerini düşündüğü her bulmaca için araştırmacılar üç soru sormuş: Çözüm, kafalarında aniden meydana gelen bir kavrama biçiminde mi ortaya çıktı, çözüme daha yöntemsel ve bilinçli bir şekilde mi ulaştılar ve cevaplarından ne kadar eminler.
Bilim insanları, katılımcıların akıllarına aniden gelen çözümleri çok daha iyi hatırlamaya eğilimli olduklarını keşfetmiş. Ek olarak kişi o zaman bulduğu çözüme ne kadar çok inanıyorsa, beş gün sonra yeniden sorulduğunda da hatırlaması o kadar çok muhtemel olmuş.
“Bir şey öğrenirken ‘aha!’ anı yaşarsanız, hafızanızı neredeyse iki katına çıkarıyor” diyor Cabeza. “Hafıza bakımından bunun kadar güçlü olan başka pek etki yok.”
Araştırma takımı beyindeki bazı değişimlerin, insanların buldum anları yönünden daha iyi hafıza sergilemesine sebep olabildiğini düşünüyor.
Aniden gelen kavrayış, beynin hipokampüsünde faaliyeti tetikliyor. Kajuya benzeyen ve beynin temporal lobunun derinlerinde gömülü olan bu yapı, hem öğrenme hem de hafızada büyük bir rol oynuyor. Problem çözülürken gerçekleşen kavrayış ne kadar güçlü olursa, hipokampüsteki faaliyet artışı da o kadar yüksek oluyor.
[İlgili: Fiziğe göre çengel bulmacalar neden çözdükçe kolaylaşıyor?]
Ek olarak katılımcıların nöronlarındaki faaliyete geçme örüntüsü, gizli bir nesne bulduklarında ve görüntüye başka bir gözle bakmaya başladıklarında değişmiş. Beynin ventral oksipito- temporal korteksinin belli bölümleri özellikle faaliyete geçmiş. Beynin bu bölgesi, görsel örüntüleri tanımadan sorumlu. Katılımcının yaşadığı aydınlanma ne kadar kuvvetliyse ventral oksipito-temporal korteksteki değişim de o kadar büyük olmuş.
“Bu kavrayış anları esnasında beyin görüntüyü görme biçimini yeniden düzenliyor” diyor Backer.
Bu daha güçlü “aha” durumları, söz konusu farklı beyin bölgeleri arasındaki bağlantısallığın da daha büyük olmasıyla ilişkilendirilmiş.
“Aslında farklı bölgeler birbiriyle daha verimli iletişim kuruyor” diyor Cabezza.
Bu özel çalışmada, beyin faaliyeti iki farklı zamanda; buldum anından önce ve sonra izlenmiş. Araştırma takımı gelecekteki çalışmalarda, insanların nihayet cevabı görmesine yardımcı olan o birkaç saniye esnasında neler olduğuna daha yakından bakmayı planlıyor.
Bulgular beyinlerimizin yaratıcı çözümlere nasıl ulaştığını göstermeye ek olarak, sınıfta daha sorgu tabanlı öğrenme gerçekleştirilmesini de destekliyor. Araştırma takımına göre bu tip öğrenme ortamı biçimleri, genelde uzun dönemli belleği ve anlamayı destekleyebilen kavramayı teşvik ediyor.
“Kavrama, yaratıcılık için anahtar öneme sahip” diyor Cabezza.
Yazar: Laura Baisas/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.