Yıldızların titrek ışıkları, sanatçılar ve hayalperestler için görsel bir şiir gibi: Kafamızın üstündeki çalkantılı bir hava okyanusundan geçerken eğilip bükülen uzaktaki ışıkların bir dansı…
Fakat atmosferimizin meydana getirdiği bozulmalar, herkesi bu kadar büyülemiyor. Pek çok bilim insanı ve mühendise göre hava olmasaydı, çok büyük miktarda araştırma ve yer-uydu iletişimi çok daha kolay olurdu.
Gezegenimizin koruyucu gaz baloncuğunu kaybetmek, pek de popüler bir görüş değil. Fakat Avustralyalı ve Fransız araştırmacılar bir araya gelerek, harika bir teknoloji tasarlamışlar: Bir ayna hareketiyle, dalgalanan çalkantılı hava akımlarından ışık geçiren bir sistem.
Ortaya çıkan sonuç ise atmosferden kayıpsız şekilde ve eşi görülmemiş bir kararlılıkla geçen bir lazer.
Gökbilimciler, atmosferin gelen ışık üzerinde oluşturduğu bozulmaları düzeltmek için bazı hileler kullansa da, yerden uzaktaki bir alıcıya birleşik halde duran, isabetli bir foton ışını göndermek çok zormuş.
Aktarımları, fazları düzgün şekilde hizada kalırken yüzlerce kilometrelik değişken hava ortamı boyunca hedefte ve uyumlu şekilde tutmak, yüksek hassasiyetli ölçüm araçlarına ve iletişim sistemlerine bağlanmayı mümkün hale getirecek.
Uydular, maden filizlerini ve su tabakalarını daha yüksek hassasiyetle değerlendirebilir. Yüksek hızlı veri aktarımı, daha düşük enerji gerektirebilir ve daha fazla bilgi taşıyabilir.
Çalışmanın baş yazarı ve Avustralya’daki Uluslararası Radyo Gökbilimi Araştırma Merkezi’nde elektrik mühendisi olan Ben Dix-Matthews, şöyle açıklıyor: “Etkin terminal, esasında küçük ve dört piksellik bir kamera kullanıyor. Bu kamera, alınan ışının yanal hareketini ölçüyor. Bu konum ölçümü, sonrasında alınan ışını merkezde tutan, idare edilebilir bir aynanın etkin şekilde kontrol edilmesinde kullanılıyor ve atmosferin sebep olduğu yanal hareketler gideriliyor.”
Mike McRae/ScienceAlert. Ç: O.