ÜÇ YENİ ÇALIŞMA, KARBON ZAPTI İÇİN UMUT VAADEDİYOR
Çimentonun CO2’yi sünger gibi çekebileceğini gösteren yeni araştırma sayesinde, şehir kaldırımları ve tuğladan yapılmış binalar bugün biraz daha yeşil görünüyor. Bu hafta ortaya çıkan tek iyi haber bu değil. Almanyalı bilim insanlarından oluşan bir takım, daha hızlı ve daha verimli olması amacıyla fotosentez üzerinde mühendislik uyguladı. Ayrıca Amerikalılardan oluşan bir takım, yer altına 1000 ton karbon kirliliği gömdü.
Bu araştırma daha hızlı gelemezdi. İklim değişikliğini durdurmak, zahmetli bir mücâdele. Climate Advisers ve Climate Interactive’den gelen yeni bir araç, yokuşun tam olarak ne kadar dik olduğunu gösteriyor.
İnsanlık eğer küresel ısınmayı 2º C’nin altında tutacaksa (bu miktar, yönetilebilir iklim değişiminin üst sınırı olarak düşünülüyor), karbon kirliliğini eleştirmekten daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Ayrıca, atmosferdeki karbondioksidi ovalamalıyız. Şu andan itibaren yaklaşık yarım yüzyıl boyunca, çıkardığımız kadar fazla CO2’yi gökyüzünden uzaklaştırmamız gerekecek.
Atmosferimizi bir küvet gibi düşünebilirsiniz. Sürekli karbondioksit ve diğer ısı tutucu gazları döküyoruz. Küvet taşmadan önce onu boşaltmalıyız. Bu durum, karbonu havadan çeken ormanlar oluşturmak veya çiftlikler geliştirmek anlamına gelebilir. Bu ayrıca, atmosferdeki CO2’yi tehlikesiz ve hatta arabanıza yakıt sağlamak gibi yararlı bir şeye dönüştüren yeni teknolojiler anlamına da gelebilir.
Yeni araştırma, önümüzdeki yolu aydınlatıyor. İşte, karbon yakalamanın geleceği için umut vaadeden üç çalışma.
CO2’yi kayalarda depolamak
Bilim insanları uzun zamandır karbondioksidi yeraltında depolamanın yollarını araştırdı. Seçeneklerden biri, CO2’yi suda çözmek ve bunu, yeraltında bulunan bir volkan kayası katmanına aşılamak. Karbondioksit, volkanik karataş yani bazalt adı verilen kayalarla tepkimeye girerek, karbonat adı verilen yeni bir kaya oluşturur. En azından kuramsal olarak.
Bazalttaki karbonat oluşumları
Environmental Science & Tecnology Letters bülteninde yayınlanan bir çalışma, bunun işe yaramayabileceğini öne sürüyor. Araştırmacılar, 2013 yılında yerin 1.2 kilometreden fazla altındaki bir bazalt kaya katmanına 1.000 ton sıvı CO2 aşıladı. İki yıl sonra orayı kazdılar ve insan müdahalesinin işaretlerini taşıyan, yeni oluşmuş karbonat kayalarını gösterdiler. Testler, bu kayaların, fosil yakıtlardan türetilenden daha fazla karbon atomu içerdiğini gösterdi.
Atmosferden karbondioksit hapseden teknolojiler, eğer ısı tutucu gazdan kurtulma yolu yoksa, kullanışsızlar. Bu çalışma, yer altı depolamasının potansiyelini gösteriyor. Bazaltlar, Dünya üzerinde bol miktarda bulunuyor ve fabrikalar ile güç tesislerinden alınan CO2’yi depolamak için kullanılabilirler.
Daha fazla CO2 yakalamak için bitkiler üzerinde mühendislik uygulamak
Şimdilik, CO2’yi hapsetmek için en etkili araçlar, bitkiler, algler ve fotosentez yapan diğer canlılardır. Örneğin yapraklar, karbondioksit moleküllerini atmosferden toplarlar ve bunları Kalvin döngüsü adı verilen bir işlemde glukoz yapmak için kullanırlar.
Science bilim bülteninde yayınlanan yeni bir çalışmada açıklandığı üzere, Almanya’daki biliminsanları, Kalvin döngüsüne karşı fotosentezi daha hızlı ve daha verimli hale getiren yapay bir seçenek geliştirdiler. araştırmacılar, dokuz farklı bitki ve hayvandan alınan 17 enzimi bir araya getirerek döngünün yapay bir örneğini oluşturdular ve bu, laboratuvarda harika bir şekilde çalıştı. Belki bir gün, bakterilere ve hatta bitkilere getirilebilir.
Önümüzdeki yıllarda, atmosferden daha fazla karbon yakalamak için mühendislik uygulanmış bitkiler görebiliriz. Bu, karbon kirliliğini durdurmak için gösterilen gayrette bir başka önemli araç sunacaktır.
Karbondioksidi çimentoya hapsetmek
Nature Geoscience bilim bülteninde yayınlanan yeni bir çalışmada, çimentonun çevre için daha önce varsayıldığı kadar kötü olmayabileceği bulundu.
Çimento, beton ve harç gibi malzemelere yapışır. Üreticiler, çimento üretmek için, kireçtaşını kirece dönüştürmelidirler. Bu süreç CO2 çıkarır. Üstelik üreticiler çimento yapmak için gereken ısıyı üretmek amacıyla, kömür veya doğal gaz yakarlar; bu iki enerji kaynağı, karbon bakımından zengindir. Fakat ortaya çıktığına göre, beton gibi çimentoya dayalı malzemeler aslında on yıllar boyunca karbon dioksidi hapsediyorlar. Bu süreç, inşa ile ilişkili karbon kirliliğinin küçük fakat önemsiz olmayan bir kısmını dengeliyor.
Çalışmanın sonuçları, gayretlerimizin inşa malzemelerine değil, fosil yakıtlara (kömür, petrol ve gaz) odaklanması gerektiğini yeniden hatırlatıyor. Geriye kalan kirli fosil yakıtları temizleyecek olan ve günyüzüne çıkan teknolojilere büyük miktarda yatırım yapmalıyız.