Çoğu İnsan, Küçük “G” Harfinin Neye Benzediğini Bilmiyor

0
(Johns Hopkins Üniversitesi/YouTube)

Tipografyaya* çok meraklı değilseniz veya el yazısı hobiniz yoksa; büyük ihtimalle yukarıda küçük harfle yazılmış ‘G’lerden hangisinin doğru olduğunu söylemekte zorlanırsınız (eğer bu metne bakıyorsanız, hile yapıyorsunuz).

Bunda bir sorun yok. Ortaya çıktığı üzere çoğu insan aynı gemide; üstelik bu harfi milyonlarca kez görmelerine rağmen… Ayrıca bu durum, yazma ve okuma kabiliyetimize yönelik fikirlerimiz açısından ilginç şeyler akla getiriyor.

Felsefedeki standart görüşe okuma yeteneği, harfleri tanıma yeteneğiyle doğrudan bağlantılı. Bu yüzden her bir harf hakkında, her kıvrım ve dönemece varana kadar süper detaylı bilgi sahibi olduğumuzu düşünebilirsiniz.

Küçük ‘g’ harfi devreye girdiğinde ise bu görüş geçerliliğini yitiriyor.

Gördüğünüz üzere, bu harfi basmanın birden fazla yolu var. Üstelik, kişilerin farklı yazı özellikleriyle ortaya çıkan farklardan bahsetmiyoruz.

Çağdaş matbaacılıkta, küçük ‘g’ harfinin alabildiği iki tane standart şekil var; ya tek katlı veya açık uçlu ‘g’ şeklinde, ya da çift katlı veya kapalı uçlu ‘g’ şeklinde olabiliyor. Burada, her ikisinin de yan yana bulunduğu bir resim görülüyor:

(Jim Hood/Wikimedia)

Şimdi, açık uçlu olan harf baş ağrıtan cinsten değil; çünkü Latin alfabesi kullanan insanlara okulda öğretilene benziyor.

İnsanların tepesini attıran şey, harfin kapalı uçlu hali. Çoğu insan iki farklı baskı şekli olduğunu fark etmemekle kalmıyor; aynı zamanda hangisinin doğru olduğunu hatırlamakta da zorlanıyorlar ve çoğu kişi, neye benzemesi gerektiğini bildiği zaman bile çizemiyor.

Bunlar, Johns Hopkins Üniversitesi’nde çalışan algıbilimcilerin yaptığı çalışmada elde edilen sonuçlar. Üç deneyden oluşan çalışmada, insanların tezat harf şekillerini ne kadar fark edebildikleri test edilmiş.

Birinci deneyde, üniversitenin öğrenci havuzundan alınan 38 katılımcıya, farklı biçimleri bulunan harflerin ne kadar farkında olduklarına dair bir dizi soru sorulmuş. Sonuçlar ise şaşırtıcı olmuş.

“Tekrar tekrar sorulmasına ve G harfinin, küçük harf biçiminde iki baskı şekli bulunduğu doğrudan söylenmesine rağmen; katılımcıların yaklaşık yarısı, kapalı uçlu ‘g’ harfine yönelik herhangi bir bilgi sunamadı. 38 katılımcıdan ise sadece bir tanesi, kapalı uçlu ‘g’ harfini doğru şekilde yazabildi” diye yazıyor araştırmacılar.

Acıklı. (Wong vd., 2018)

Harf bilgisindeki bu belirgin eksikliği takip etmek isteyen araştırma takımı, ikinci bir deney gerçekleştirmiş. Bu deneyde ise 16 katılımcının bir paragraf okuması ve hepsi kapalı uç küçük ‘g’ harfiyle yazılmış metne özellikle maruz kalması gerekiyormuş.

Metin ortadan kaldırıldığında ise katılımcılara, ‘g’ harfini az önce okudukları metinde görüldüğü biçimde yazmaları söylenmiş.

Yine sadece bir kişi doğru yazmış. Deneklerin yarısı, açık uçlu harfi gördüklerini düşünmüş ve hatta bir tanesi, bu konuda epey utanmazmış.

“Bir katılımcı; göreve karşı verilebilecek tek makul tepkinin, açık uçlu ‘g’ yazmak olduğunu düşünüyor gibiydi: Bu kadın, görmüş olduğu G harfini yazması istendiği zaman, ‘Ne kadar aptalca bir şey’ dedi” diye yazıyor takım. Şaka gibi.

Üçüncü deneyde araştırmacılar, bütün meseleyi çok daha açık hale getirmiş: 44 yeni katılımcının; ya kapalı uçlu bir ‘g’, ya da iki katlı ‘a’ harfinden doğru şekli seçmesi gerekiyormuş.

Evet. Deneklerin çoğu, bütün bütün yanlış ‘g’ harfini seçmiş:

(Wong vd., 2018)

Çalışmanın kıdemli yazarı, algıbilimci Michael McCloskey şöyle söylüyor: “Burada neler dönüyor olabileceğine yönelik şöyle bir düşüncemiz var; çoğu harfin şeklini kısmen öğreniyoruz çünkü okulda yazmamız gerekiyor”

“Kapalı uçlu ‘g’ yazmak hiç öğretilmedi. Bu yüzden, şeklini de öğrenmiyor olabiliriz.”

Araştırma takımına göre bu bulgular, aslında harfleri ince detaylarına kadar değil; sadece ayırt edecek kadar öğrendiğimizi söyleyen görüşü destekliyor.

Buna ek olarak, söz konusu tutarsızlıkların ortaya çıkarılması, insanların etraflarındaki dünyayı nasıl algıladığı konusunda hâlâ anlamadığımız çok şey olduğunu gösteriyor; iş, harfler gibi inanılmaz derecede yaygın bir şeye geldiğinde bile…

“Peki ya okumayı yeni öğrenen çocuklar? Bu g şekline dikkat etmeye ve onu yazmaya zorlanmamış oldukları için, o harfle biraz daha fazla sorun yaşıyor olabilirler mi?” diyor McCloskey.

“Bunu gerçekten bilmiyoruz. Bizim bulgularımız, okuma amacıyla yazmanın önemine dair soruları ele almanın ilginç yollarını sunuyor.”

Çalışma, Journal of Experimental Psychology: Human Perception and Performance bülteninde yayınlandı.

(*Tipografi: şekle uygun biçimde yazmak)

 

 

 

Yazar: Signe Dean/ScienceAlert. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz