O zaman evde tatil yapalım?
ARUNIMA MALİK & YA-YEN SUN
8 Mayıs günü Nature Climate Change bülteninde yayınlanan ve dünyada ilk olan bir çalışmaya göre, turizmin karbon ayakizi, daha önce sanılandan yaklaşık dört kat daha büyük.
Avustalya’daki Sidney Üniversitesi, Queensland Üniversitesi ve Tayvan’daki Ulusal Cheng Kung Üniversitesinde yer alan araştırmacılar beraber çalışarak, turizmin bütün tedarik zincirini değerlendirdiler.
Bunun içerisinde taşımacılık, kalacak yer, yemek ve meşrubatlar, hatıra eşyalar, giyim, bakım ürünleri ve diğer ürünler yer alıyor.
Hepsi bir araya getirildiğinde, küresel turizm; küresel sera gazı yayımlarının yaklaşık yüzde 8’ini üretiyor. Bu miktar, önceki tahminlerden çok daha yüksek.
Hepsini toplayınca
Turizm endüstrisi trilyon dolarlık bir endüstri. Ayrıca, uluslararası ticarete göre daha hızlı büyüyor.
Araştırmacılar, turizmin oluşturduğu gerçek yayım değerlerini belirlemek için, turistlerin tükettiği ve sayısı bir milyarı geçen hammadde tedarik zincirini incelediler. Detaylı ve uluslararası ölçekli bir ticaret veritabanıyla, turistlerin aldığı ürün ve hizmetlerin izlendiği hesapları birleştiren araştırmacılar, 2009’dan 2013’e kadar geçen süreçte 160 ülke arasında meydana gelen karbon akışlarını belirlediler.
Elde edilen sonuçlar, turizmle ilgili yayımların bu dönem boyunca yaklaşık yüzde 15 arttığını ve 3.9 gigatondan (Gt) 4.5 gigaton eşdeğer karbondiokside (CO₂-e) çıktığını gösterdi.
Bu artış çoğunlukla, turistlerin yaptığı taşıma, alışveriş ve gıda harcamalarından geliyordu.
Araştırmacılar, seyahat iştahının artmasıyla birlikte, olağan bir durum senaryosunda küresel turizmden kaynaklanan karbon yayımlarının 2025 yılında yaklaşık 6.5Gt’ye çıkacağını tahmin ediyorlar.
İnsanların gelirlerinde meydana gelen artış ile birlikte turizm, gelir bakımından esnek ve karbon bakımından yoğun hale getiriyor ve bu etmenler, yükselişte büyük rol oynuyor.
Sorumluluk kimde?
Araştırmacılar yaptıkları çalışmada, bu yayımların sorumluluğunu bölüştürmek için iki açıdan karşılaştırma yapmışlar: Bunlardan biri ikâmete dayalı değerlendirme, diğeri ise istikamete dayalı değerlendirmeymiş. Birinci açıda, yayımlar turistlerin ikâmet ülkesine göre, ikincisinde ise istikamet ülkesine göre bölüştürülmüş.
Basit şekilde söylemek gerekirse, turizmle ilişkili karbon yayımlarından yolculuk yapanlar mı, yoksa turistlerin gittiği yerler mi sorumlu?
Eğer sorumluluk yolculuk yapanlardaysa, o zaman dünyaya en fazla turist gönderen ülkeleri belirlemek ve turistlerin yaptığı yolculukların karbon ayakizini azaltma yöntemleri bulmak gerekir.
Diğer taraftan, istikamete dayalı değerlendirmede yer alan turizm noktaları, turizmin karbon ayakizini azaltan teknolojik ilerlemeler ve yasalardan fayda görebilir.
İstikamete dayalı değerlendirmede yayımları belli bir dönem boyunca takip etmek, araştırmacıların ve kanun yapıcıların, teşvik planları ve düzenlemeleri hakkındaki soruları cevaplamasına ve ayrıca turizmle ilişkili sektörlerin karbonsuzlaştırılma hızının belirlenmesinde yardımcı olabilir.
Peki ülkeler, bu iki değerlendirme açısında hangi sırada yer alıyorlar?
Birleşik Devletler, her iki açıda da turizmle ilişkili yayımların büyük bölümünden sorumlu durumda; ABD’ye seyahat eden ve ABD’den başka yerlere seyahat eden pek çok insan var. Ardından ise Çin, Almanya ve Hindistan geliyor.
Ancak kişi başına göre baktığımızda, durum epey farklı görünüyor. Küçük ada istikametleri, istikamete dayalı ayak izlerinde kişi başına en yüksek değere sahip. Listenin başında Maldivler geliyor; adanın turizmle ilişkili yayımlarının %95’i, uluslararası ziyaretçilerden kaynaklanıyor.
Turistler, ada ekonomilerinin ulusal yayımlarının %30-80’inden sorumlu. Bu bulgular, turizmin küçük ada devletleri üzerindeki etkisini sorgulatıyor.
Turist istikameti olarak adalar
Küçük adalar, turistlerden elde ettikleri gelire bağımlılar. Bu turistler aynı zamanda adaların doğal biyolojik çeşitliliğini de tehdit ediyorlar.
Küçük ada devletleri, küçük ölçekli ekonomileri ve soyutlanmış konumları sebebiyle genelde teknolojik gelişmeleri benimseyecek kapasiteden yoksunlar.
Onlara bir yardım eli uzatabilir miyiz?
Bu adalara parasal ve teknik yönden destek vermek, adaların altyapılarını karbonsuzlaştırmaya yardımcı olabilir. Bu destek, özellikle gelişmiş ülkelerden gelen “şebeke yolcularının“ olmak üzere, tüketici sorumluluğundaki payın bir yansıması olacaktır.
Maldivler, Mauritius ve diğer küçük adalar; yerel otellerin, taşımacılığın ve dinlence noktalarının karbon yoğunluğunu azaltmak için yenilenebilir enerji kapasitesi oluşturmanın yollarını arıyorlar.
Birçok seviyede farkındalık oluşturulması
Araştırmacılar yaptıkları çalışmanın, halk, şirketler ve kanun yapıcılar arasında sürdürülebilir turizm konusunda yapılan görüşmeler için bir başlangıç noktası oluşturmasını umuyorlar.
Nihayetinde, gerçek değişim, düşük karbonlu işletmeleri desteklemek amacıyla yasal düzenlemelerin ve özendirmelerin uygulanmasıyla gelecek. Ancak kişisel bir seviyede, yaptığınız uçuşların karbon maliyetine bakmayı, mümkün olduğu zaman karbon yayımlarınızı dengelemeyi ve sürdürülebilir şekilde işlemeyi hedefleyen turizm şirketlerini desteklemeyi düşünebilirsiniz.
The Conversation