Rezervler sakin, güzel yerler; kayıkla gezmek, yürüyüş yapmak ve sera gazı emisyonu için mükemmel.
Araştırmacılar sera gazı emisyonuna insan yapımı rezervlerin katkısını inceleyen 200’den fazla çalışmaya baktılar. İnsan yapımı rezervlerdeki sera gazı emisyonunun büyük ihtimalle her yıl atmosfere bırakılan bir gigaton karbondioksite eşit olduğunu buldular. Bu da en çok sera gazı çıkaranlar listesinde 7. olan Brezilya’nın (Çin, Avrupa Birliği ve ABD’nin gerisinde) yıllık sera gazı emisyonunun altına denk geliyor. Bir gigaton karbondioksitin eşdeğeri ABD’nin sera gazı emisyonunun 1/6’sından az.
Rezervler genellikle nehirlere baraj kurulması, nehirlerin taşması ve çevre bölgeleri sel basması, suyu enerji üretmek için tutan ya da su rezervi olan insan yapımı göllerin etkisiyle oluşturulmuştur. Ayrıca rezervler mikroplara karbondioksit ve metan (karbondioksitten yaklaşık 25 kat daha güçlü bir gaz) gibi sera gazlarını üretmek için mükemmel bir ortam yaratıyor.
John Harrison (Popular Science’ta ortak yazar) “Doğal sistemler metan üretiyor ama araştırmalar gösteriyor ki rezervler diğer sistemlerin birçok sebeple metan gazı üretmesinden çok daha hızlı metan üretiyor. Rezervlere su dolduğunda metan ve karbondioksitten mikroplar tarafından arıtılmış olabilecek toprak ve bitki örtüsü içeren organik madde var. Ayrıca, rezervler nehrin aktığı yerde olduğundan birçok organik maddeye ve metan, karbondioksit ve diazot monoksit üretimini yakabilecek kaynaktan gelen organik tabakaya ev sahipliği yapar” diyor.
Harrison, rezervlerin ayrıca çevre arazilerde kullanılan gübre bölgesi olmaya müsait olduğunu söylüyor. Suyun gövdesindeki gübreden olan akış daha fazla metan ve karbondioksit üretimi olabilecek alg patlamasına sebep olabilir.
Kendi yerel rezervlerinizin aşağısında bu olayı görebilirsiniz. Sera gazları suyun yüzeyinden yavaşça dağılarak ya da derinliklerden kaynayarak göllerden sızıyor. Harrison “Metan diğer sera gazlarından daha az çözünebilir olduğundan balon formu diğerlerinden daha çok. Herhangi bir göl veya rezervde görebileceğiniz tabandan yükselen baloncuklar ve onlar genellikle metan gazı.” diyor.
Rezervlerdeki emisyonlar sadece gelecek yıllardaki büyümeyi engelliyor. Harrison “Şu an giderek enerji ihtiyacı artan dünyanın hidroelektrik santral yapımıyla gücünü desteklemek için rezervlerin yapımında global bir çıkış var.” diyor.
Araştırmalar gösteriyor ki, rezervlerdeki sera gazı emisyonu tehlikeli olarak önceki tahminden %25 daha yüksek. Harrison, ve yazar Bridget Deemer’in liderliğini de içeren ortak yazarları, rezervlerdeki sera gazı emisyonu için ayrılan bütçenin, IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) tarafından koyulan sera gazı bilgi toplama prensibi 2019 güncellemesini de içermesini umuyor. Bu emisyon çetelesindeki insan yapımı rezervlerde olan emisyonun ülkeler tarafından hesaba katılmasına yardımcı olabilir.
Çeviren: Aleyna Küçükay
