
Fakat hangi tip mantık kullandıklarını test etmek kolay değil.
Bu makale aslen The Conversation‘da yayımlandı.
Bir maymun, güvercin veya balık, bir insan gibi mantık yürütebilir mi? Bilim insanları bu soruyu gittikçe daha yaratıcı şekillerde test ediyor. Şimdiye kadar bulduklarımız ise zannettiğinizden daha karmaşık bir tablo ortaya koyuyor.
Bir basketbol turnuvasında turnuva ağacını doldurduğunuzu hayal edin. A Takımı’nın B Takımı’nı yendiğini ve B Takımı’nın da C Takımı’nı yendiğini duyuyorsunuz; dolayısıyla A Takımı’nın muhtemelen C Takımı’ndan daha iyi olduğunu varsayıyorsunuz. Bu tip mantıksal muhakemeler geçişli çıkarım olarak bilinir. O kadar otomatiktir ki yaptığınızı bile zor fark edersiniz.
Görünüşe bu türden zihinsel atlayışlar gerçekleştirenler sadece insanlar değil. Dünya genelindeki laboratuvarlarda araştırmacılar, primatlardan kuşlara ve böceklere kadar pek çok hayvanı geçişli çıkarımın incelenmesi için tasarlanan görevlerde test etti ve çoğu da testi büyük bir başarıyla geçti.
Hayvanlarda öğrenme ve davranış üzerine odaklanan bir bilim insanı olarak güvercinlerle çalışıp ilişkilerden, örüntülerden ve kurallardan nasıl anlam çıkardıklarını anlamaya çalışıyorum. Diğer bir ifadeyle, hiçbir zaman bir basketbol turnuvası ağacını doldurmayacak ama yine de kazananı tahmin edebilecek olan hayvanların zihinlerini inceliyorum.
Kelimeler olmadan mantık testi
Temel fikir basit: Bir hayvan A’nın B’den daha iyi olduğunu ve B’nin de C’den daha iyi olduğunu öğrenirse, A’nın C’den daha iyi olduğunu çözebilir mi? A ve C’yi hiç birlikte görmemiş olsa bile.
Araştırmacılar laboratuvarda bunu hayvanlara rastgele eşleştirilmiş görüntüler vererek (tek seferde bir çift) ve doğrusunu seçtiklerinde onları yiyecekle ödüllendirerek yapıyor. Örneğin hayvanlar bir el fotoğrafı (A) bir sınıf fotoğrafıyla (B) eşleştirildiğinde doğru olduğunu, bir sınıf (B) fotoğrafı çalılarla (C) eşleştirildiğinde doğru olduğunu, çalılar (C) bir otoyol (D) ile eşleştirildiğinde doğru olduğunu vebir otoyol (D) bir günbatımıyla (E) eşleştirildiğinde doğru olduğunu öğreniyorlar. Resimde bulunan şeyi “anlayıp” anlamadıklarını bilmiyoruz ama yaptıkları deneyde bu çok da önemli değil.

Bu konudaki muhtemel açıklamalardan biri de görevlerin hepsini öğrenen hayvanların, bu görüntülere yönelik A > B > C > D > E gibi zihinsel bir sıralama oluşturması. Hayvanlara, sınıfa (B) karşılık otoyol (D) gibi daha önce hiç görmedikleri yeni çiftler vererek bu fikri test ediyoruz. Eğer sürekli olarak daha yüksek sıradaki nesneyi seçerlerse, altta yatan sırayı çıkarmışlar demektir.
Büyüleyici olan ise bu görevde ne kadar çok türün başarı sergilediği. Maymunlar, fareler, güvercinler, hatta balıklar ve eşekarıları bile o veya bu şekilde geçişli çıkarım sergiliyor.
[İlgili: Yabani balıklar dalgıçları tanıyabiliyor]
İşin püf noktası: Görevlerin hepsi kolay değil
Fakat tüm muhakeme tipleri o kadar kolay gelmiyor. Geçişlilik şeklinde adlandırılan ve benzer ismine rağmen geçişli çıkarımdan farklı olan başka bir kural var. Geçişlilik, hangi görüntünün daha iyi olduğunun sorulmasından ziyade denklikle ilgili.
Bu görevde hayvanlara üç görüntüden oluşan bir takım gösteriliyor ve merkezdeki görüntü ile hangisinin gittiği soruluyor. Örneğin beyaz bir üçgen (A1) gösterildiyse, kırmızı kareyi (B1) seçmek bir ödül kazandırırken mavi kareyi (B2) seçmek kazandırmıyor. Sonrasında ise kırmızı kare (B1) gösterildiği zaman beyaz çarpıyı (C1) seçmek ödül kazandırıyor ama beyaz daireyi (C2) seçmek kazandırmıyor. Şimdi test geliyor: Beyaz üçgen (A1), seçenek olarak beyaz çarpı (C1) ve beyaz daire (C2) ile beraber gösteriliyor. Eğer beyaz çarpıyı (C1) seçerlerse, o zaman geçişlilik göstermiş oluyorlar.

Aradaki değişiklik ufak görünebilir fakat o ilk geçişli çıkarım görevlerinde başarı gösteren türler, bu görevde sık sık tökezliyor. Aslında, kırmızı kareyle olan ortak ilişkilerine karşın beyaz üçgene ve beyaz çarpıya tamamen ayrı şeyler gibi davranma eğilimi sergiliyorlar. Kısa süre önce bu iki görevin kullanıldığı araştırmalara yönelik yayımlanan inceleme makalemde, söz konusu testlerde aynı bilişsel kabiliyetten yararlanılıp yararlanıldığının belirlenmesi için daha çok bulgu gerektiğine kanaat getirmiştim.
Ufak farklılıklar, büyük sonuçlar
Peki geçişli çıkarım ve geçişlilik arasındaki bu fark neden önemli? İlk bakışta aynı kabiliyetin; mantıksal muhakemenin farklı halleri gibi görünüyor olabilirler. Fakat hayvanlar birinde başarılı olup diğerinde zorlandıklarında, önemli bir soru işareti doğuyor: Bu görevler aynı tip düşünme şeklini mi ölçüyor?
Görünürde iki görev arasındaki bu fark, hayvan davranışındaki acayiplikten ibaret değil sadece. Psikoloji araştırmacıları bu görevleri insanlara uygulayarak, insanların nasıl muhakeme yürüttüğüyle ilgili kanılara varmaya çalışıyor.
Örneğin yeni bir badem sütü seçmeye çalıştığınızı düşünelim. A Markası’nın B Markası’ndan daha kremalı olduğunu biliyorsunuz ve arkadaşınız size C Markası’nın B Markası’ndan çok daha sulu olduğunu söyledi. Buna dayalı olarak, daha yoğun bir süt sevdiğiniz için A Markası’nın C Markası’ndan daha iyi olduğunu varsayabilirsiniz. Bu bir geçişli çıkarım örneği.
[İlgili: Hayvanlar düşündüğümüzden çok daha zekiler]
Fakat şimdi de dükkanın, hem A Markası’nın hem de C Markası’nın üzerine “barista harmanları” yazdığını düşünün. Aynı sınıfta olduklarından, tatlarına bile bakmadan aynı işlevi sergiliyor olduklarını düşünebilirsiniz. Bu durum, cisimlerin ortak ilişkilere göre gruplandığı geçişliliğe daha çok benziyor. Bu vakada “barista harmanı”, markaların benzer nitelikte olduğu işaretini veriyor.
Araştırmacılar bu tipteki muhakemelere genellikle aynı kabiliyeti ölçmek gibi davranıyor. Ancak farklı zihinsel süreçlere dayanıyorlarsa, birbirleriyle yer değiştiremeyebilirler. Diğer bir ifadeyle bilim insanlarının sorularını nasıl sordukları cevabı şekillendirebilir; üstelik bunun, hayvanlarda ve insanlarda başarıyı nasıl yorumladıkları bakımından büyük sonuçları vardır.
Söz konusu farklılık, araştırmacıların karar vermeyi sadece laboratuvarda değil, aynı zamanda gündelik tercihlerde ve klinik ortamlarda da yorumlama biçimini etkileyebilir. Bunun gibi görevler bazen otizm, beyin hasarı veya yaşla bağlantılı bilişsel gerileme üzerine yürütülen araştırmalarda kullanılıyor.
Eğer iki görev yüzeyde benzer görünüyorsa, o zaman yanlış olanı seçmek birinin bilişsel kabiliyetleriyle ilgili kusurlu çıkarımlara yol açabilir. O yüzden laboratuvarımda devam eden çalışmada, bu iki mantıksal süreç arasındaki aynı ayrımın insanlarda geçerli olup olmadığı araştırılıyor.
Tıpkı bir basketvol turvunası ağacının kazanını her zaman haber vermemesi gibi, bir muhakeme görevi de birinin doğru cevaba nasıl ulaştığını her zaman göstermez. Araştırmacıların hâlâ üzerinde çalıştığı bulmaca işte bu; yani farklı görevlerde gerçekten aynı tip düşünmeden mi faydalanıldığını yoksa sadece öyle mi göründüğünü çözmek. Benim gibi bilim insanlarına laboratuvarda sorular sorduran, deneyler yürüttüren ve muhakemenin gerçekte ne anlama geldiğini anlamaya çalıştıran şey de bu; düşünme işini kim yapıyor olursa olsun.
Yazar: Olga Lazareva/The Conversation. Çeviren: Ozan Zaloğlu.