Kimyasal materyallerle hazırlanmış İkinci Deri (Second Skin), kırışıklıkları ve diğer deri vakalarını tedavi etmekte kullanılabilir.
Bebeklerin yumuşacık ve sağlıkla ışıldayan derilerini kıskanmamak elde değil. Biz büyüdükçe kaçınılmaz ve terse çevrilemez olan yaşlanma süreci; çiller, kırışıklıklar ve yaşlılık lekeleriyle belirmeye başlıyor. Ancak, bazı araştırmacılara göre bu nihai sonuç değil. Araştırmacılar, neredeyse görünmeyen ve deriye yapıştırılan silikon bir zar ürettiler. Kırışıklıkları ve gözaltı torbalarını kapatan, güneşe karşı koruyan ve hatta egzama gibi bazı deri hastalıklarını tedavi eden bu ikinci deri çalışmalarını, Nature Materials dergisinde yayımladılar.
Genç deri, daha fazla kolajen içerir. Kolajen, deriyi bir arada tutan bir tür proteindir. Ve biz yaşlandıkça, her sene belli miktarda kolajeni kaybederiz. Bu da derimizin daha az elastik olmasına sebep olup, kırışıklık ve gözaltı torbalarının oluşmasına daha yatkın hale getirir. İkinci Deri adı verilen siloksanlardan yapılan bu materyal, birbirini tekrar eden birimlerden oluşan uzun zincirler şeklinde, polimer formda bulunuyorlar. Bu ultra ince ve neredeyse görünmez olan materyal, tam olarak genç derinin bu özelliklerini taklit ediyor. Derinin uygulanması şu şekilde gerçekleşiyor: Önce temiz bir solüsyon cilde uygulanıyor, ardından İkinci Deri yerleştiriliyor. Bu şekilde deri, sıvı polimere bağlanarak, moleküler bağları bir arada tutuyor, yani daha güçlü bir hale getiriyor. İkinci deri bir gün boyunca yüzde durabiliyor, ama istenilen her an çözücü sıvısıyla yıkanıp çıkartılabiliyor.
Bütün bir gün boyunca, görünmez bir katman olarak cildi kaplayabiliyor.
Bu gayet basit yöntemle, İkinci Deri pek çok şekilde kullanılabilir. Cildin elastikliğini arttırarak, kırışıklıklar gerilebiliyor ve takıldığı zaman boyunca ve sonrasındaki birkaç saat etkisini sürdürebiliyor. Bütün gün boyunca takılabildiği ve neredeyse görünmez olduğu için de, gün içinde kırışıklıklar çok aza indirmede yardımcı oluyor. Bu materyali, derinin yüzeyini kaplayarak, su veya terden dolayı çıkma korkusu olmadan, güneş koruyucu olarak kullanmak da mümkün.
Aynı zamanda egzama ve sedef gibi hastalıklarda nemlendirici ya da ilaçla birlikte uygulandığında, İkinci Deri, cildin daha uzun süre bunları tutmasını sağlıyor. Şu anda pek çok deri hastalığı cilde uygulanan kremler sayesinde tedavi ediliyor ancak bu kremler ciltte yeteri kadar duramıyor, silinip çıkıyor.
Araştırmacılar materyalin en az 24 saat ciltte kalabildiğini, hatta suya ve tere de dayanıklı olduğunu da belirttiler.
Araştırmalar, cildin yaşlanmasında tam olarak nasıl bir tedavi izlenmesi gerektiği ve insanların kendilerine nasıl kolay bir şekilde uygulayabileceği konusunda devam etmeli. Bu çalışmada, araştırmacılar ürünün su, güneş ve ter gibi dış etkenlere ne kadar dayanıklı olduğunu ve gözaltı torbalarını ne oranda yok edebileceklerini test ettiler. Ve ne olursa olsun, deride kalabildiğini ve dayanıklı olduğunu kanıtladılar. Ayrıca katılımcıların yarısına İkinci Deriyi, yarısına ise plasebo etkisini uyguladıkları bir kontrol deneyi de yaptılar. Ve katılımcılardan gözaltı torbalarını gözlemlemeleri ve notlandırmaları istendi.
Bütün bu testler, İkinci Derinin gerçekten işe yarayıp yaramadığını kanıtlamak için yapıldı. New Scientist’te belirtildiği gibi, eğer İkinci Deri ticari bir şekilde kozmetik ürünü olarak satılmaya başlanırsa, FDA tarafından polimer yapısının insana hiçbir zarar vermediği onaylanmak zorunda. Ve eğer medikal bir ürün olarak satılmaya başlanırsa da, etkili olup olmadığını göstermek için daha birçok kontrol testinden geçmesi gerekiyor.
Ürüne, Living Proof adında bir biyoteknoloji şirketi tarafından fon sağlandı ve Olivo Laboratories şirketi tarafından da geliştiriliyor.