Dünya çapındaki bitki ve hayvanları şimdiden etkileyen iklim değişimi, biyoçeşitliliğe yönelik büyüyen bir tehdit niteliği taşıyor. Bunun yanısıra doğal yaşam alanlarının kaybı, istilacı türler, çevre kirliliği ve aşırı kullanım gibi mevcut sorunları ise kötüleştiriyor.
Biological Conservation bülteninin Nisan sayısında yayımlanan yeni bir çalışmada, bilim insanlarının iklim değişimine karşı biyoçeşitlilik yönetimi için sunduğu çözümler incelenmiş. Özet niteliğinde pratik bir rehber sunan araştırma, daha fazla araştırma yapılması gereken alanları gösteriyor.
Santa Cruz – California Üniversitesinde ekoloji ve evrimsel biyoloji profesörü olan kıdemli makale yazarı Erika Zavaleta, “İleriyi düşünmek ve önlem almak doğrultusunda muazzam bir gereklilik var; hemen faaliyete geçmemiz gerektiğini gitgide daha fazla anlıyoruz” diyor.
Türlerin uyum sağladığı iklim koşulları, ısınan gezegenin coğrafyası boyunca değişiyor ve bitkiler, hayvanlar ile ekosistemlerin tamamını artık hayatta kalamayacakları yerlerde yaşama tehlikesine sokuyor.
“İklim değişimi, türlerin şu an bulundukları yer ile onlar için uygun olan doğal yaşam alanı ve koşulların gittiği yer arasında bir uyumsuzluk meydana getiriyor” diyor Zavaleta. “Farklı ekolojik topluluklara uygun yaşam alanlarının gelecekte nerelerde olacağını ve bu toplulukların oraya nasıl ulaşacağını düşünmemiz gerekiyor.”
İklim değişimi, gezegenimizin tarihinde yeni bir şey değil. Türler de buna karşılık olarak göç edip evrimleşmiş. Fakat fosil yakıtların yakılmasıyla gerçekleşen günümüzdeki değişimler, geçmişteki iklim geçişlerinden çok daha hızlı gerçekleşiyor. Bunlara ilaveten doğal yaşam alanlarında görülen mevcut parçalanma, türlerin göç etmesini geçmişe kıyasla çok daha zor hale getiriyor.
“Göç edebilme kabiliyeti düşükken, göç etme ihtiyacı daha büyük” diyor Zavaleta. “Durumlar değişiyor. Türleri kaybetmek istemiyorsak, doğal dünyanın uyum yanıtlarına yardımcı olmamız gerekiyor. Biz doğal ekosistemlere bağımlıyız. Doğal ekosistemlerin uyum sağlamasına yardımcı olmak, insanların ve insan topluluklarının iklim değişimine uyum sağlamasına yardımcı olmaktan ayrı bir şey değil.”
Bilim insanları mevcut önerilerin kavramsal kılavuzların ötesine uzandığını ve belirli ekosistemler ya da türler için uygulanacak stratejilere dönük daha özel, eyleme geçirilebilen fikirler sağladığını keşfetmiş. “Bu yaklaşımların bazıları, daha fazla yerinde uygulanan türden” diyor Zavaleta.
Ekosistemleri koruyup onarmak ve bağlantılarını artırmak gibi eskiden beri süregelen koruma önlemleri, iklim değişimi bağlamında büyük önem taşımaya devam ediyor. Fakat son yıllarda, özellikle iklimle ilgili güçlüklerin ele alınmasında giderek daha fazla dikkat çeken üç yeni strateji bulunuyor. Bunlar ise iklim değişimi refijyumu, göçe yardımcı olmak ve iklime uyumlu genetiği korumak şeklinde belirtiliyor.
Yazar: Tim Stephens/Santa Cruz – California Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.