ABD’li araştırmacılara göre modern insandaki hayal gücü, 70 bin yıl önce modern dil ile eşzamanlı olarak gelişti.
Boston Üniversitesi nörobilimcilerinden Dr. Andrey Vyshedskiy tarafından ortaya atılan ve “Remus ve Romulus” adı verilen bu hipotez, belki de dilin evrimi konusunda karanlıkta kalan noktaların aydınlatılmasına yardımcı olacak.
Bugüne kadar yapılan arkeolojik ve genetik araştırmalar sonucunda, insandaki konuşma aygıtının gelişimini Neandertal atalarımızdan ayrıldığımız dönemde (yaklaşık 600.000 yıl önce) tamamladığı kabul ediliyor. Şempanzelerde iletişim sisteminin 20 ila 100 farklı ses kalıbı barındırdığı göz önünde bulundurulursa konuşma becerisinin günümüzdeki haline yakın bir yapıya dönüşmesi sayesinde atalarımızın çıkarabildikleri sesler de bu sayede katlanarak artmış oldu. Yani 600 bin yıl öncesinden bu yana iletişimde kullanılan seslerin, modern dillerde kullanılanlarla çok benzediğini varsaymak mümkün.
Diğer taraftan modern imgeleme yeteneğini ortaya koyan insan-hayvan karması figürler, detaylı süslemelere sahip mezarlar, kemikten dikiş iğneleri ve yerleşkelerin inşa edilme biçimleri gibi tarihi bulgular en erken 70,000 yıl öncesine tarihlendiriliyor. Modern hayal gücü ve modern konuşma becerisinin oluşması arasında geçen yarım milyon yıllık fark, bilim insanlarının aklını uzun zamandır meşgul ediyor.
Çocuklarda imgeleme yeteneğinin ortaya çıkması üzerinde çalışmalar sürdüren Dr. Vyshedskiy ve arkadaşları, hayal gücünün gelişimi için bir zaman sınırı olduğunu farkettiler. Buna göre erken çocukluk döneminde dilin tamamına mazruz kalmayan bireylerde, hayali nesneleri karşılaştırma açısından önemli bir olgu olan prefrontal sentezleme (PFS) özelliğinin hiç oluşmadığı öne sürülüyor.
Dr. Vyshedskiy, PFS olgusunun ne denli önemli olduğunu anlamak için aynı kelimelerden oluşmuş iki cümleyi örnek veriyor. Biz bunları “Kadın çocuk doğurdu” ve “Çocuk kadın doğurdu” olarak kabul edelim. Sadece kelimeler veya sadece dilbilgisi üzerinden giderek cümlelerin arasındaki farkı ortaya çıkarmak mümkün değil; zira her ikisi de aynı kelimelerden oluşuyor ve dilbilgisi açısından da farkları yok. Farkı anlamak, cümleleri duyan kişinin birinci cümledeki olayın tamamen sıradan; ikincisinin ise imkansız olduğunu zihninde “görebilmesi” demektir. Bunun için her iki cümledeki nesneleri (kadın ve çocuğu) zihinde canlandırarak karşılaştırmak gereklidir. Benzer şekilde, “tepenin ardındaki büyük ağacın soldaki dalına sarılmış yılan” gibi bir zincirleme tamlamayı anlamak için, dinleyen kişi PFS kullanarak cümledeki nesneleri (tepe, ağaç, dal, yılan) zihninde canlandırarak niyet edilen sahneyi oluşturabilmelidir. Bu tür esnek zincirleme tamlamalar tüm modern dillerde bulunan bir özelliktir.
Dr. Vyshedskiy, insanın yaşam boyu öğrenebileceği kelime dağarcığı ve dilbilgisinin tersine, PFS gelişimi için bir son derece kritik bir zaman sınırı olduğunu, erken çocukluk döneminde modern dilin zincirleme yapısını duymamış kişilerin yetişkinlik döneminde PFS sahibi olamayacağını belirtiyor. Bu bireylerin kullandığı cümlelerde her zaman PFS yeteneğini gerektiren uzamsal (mekansal) belirteçlerin hatalı olacağını, yer-yön zarflarını anlamakta zorlanacaklarını, bu bireylerin kendi çocuklarına da dilin bu özelliğini öğretmekte yetersiz kalacaklarını ve çocukların PFS edinemeyeceklerini ileri sürüyor. Dolayısıyla bahsi geçen kritik PFS edinim süresi, dil becerisinin kazanımı açısından kültürel bir evrimleşme engeli otaya çıkaracak.
Öngörülen ikinci (çocuktaki) evrimleşme engeli daha hızlı bir PFS oluşumu anlamına geldiğinden, kritik sürenin de daha kısa olduğu öne sürülüyor. Modern çocuklarda PFS edinme şansı 5 yaş civarında sona eriyor. Modern dönemden önce bu sürenin 2 yaş civarında sona erdiği varsayılırsa, PFS edinme şansı çok daha düşük olmalı. Kritik sürenin uzun olması, doğal olarak, zincirleme tamlamalar ve karmaşık cümleler kurabilme yeteneğinin edinilmesi için de daha fazla zamana sahip olmak anlamına geliyor.
Dr. Vyshedskiy tarafından geliştirilen matematiksel evrimleşme modeline göre insanlar, her iki evrimsel engeli de birkaç nesil içinde atlamış olmalı. Zira modern insanda hala bulunmasına rağmen Neandertallerde mevcut olmayan kritik PFS sınırı, yani “PFS Gecikmesi” aslında zarar verici bir olgu; dolayısıyla PFS oluşumunu sağlayacak bir dil olmaması halinde bir popülasyon içinde yok olması bekleniyor. Dr. Vyshedskiy tarafından geliştirilen model, “PFS Gecikmesi” mutasyonunun da PFS kazanımı ve karmaşık dil oluşumu ile eşzamanlı olarak tetiklenmiş olduğunu öngörüyor. Modele göre:
• Çağlar önce iki veya daha fazla çocukta, PFS gecikmesi mutasyonu gerçekleşti;
• Bu çocuklar birbirleri ile sürekli konuşuyorlardı;
• Bu sürede dilin karmaşık, zincirleme öğelerini (tamlamalar, zarflar, edatlar) meydana getirdiler;
• Böylece karmaşık dil yeteneklerine dayalı PFS olgusunu edindiler;
• Edindikleri bu dil özelliklerini kendi çocuklarına da öğrettiler.
Bu hipoteze, Roma’nın kurucusu ikizlere atfen “Remus ve Romulus” adı verildi. Efsanede bir kurt tarafından büyütülen kardeşler gibi, modeldeki çocukların iletişimleri de hayvanlardaki gibi birçok ses barındırıyordu; ancak karmaşık imgelemden uzaktı. Aileleri onlara zaflar, edatlar ve zincirleme tamlamalarla örülü bir dil öğretmiş de olamazlardı. Dr. Vyshedskiy, “70 bin yıl önce gerçekleşen PFS ve karmaşık dil edinimi, davranışsal anlamda yeni bir tür oluşmasına neden oldu; modern davranışa sahip ilk Homo sapiens” diyor: “Yeni edinilen bu zihinsel, hızlı mukayese yeteneği, zihinsel imgelem yeteneğini geliştirdi ve teknolojik ilerlemenin de hızlanmasına yardımcı oldu. Her tür planı zihinde canlandırma becerisi ve bunu çevresindekilere aktarabilme gibi benzersiz bir güç sayesinde insan kısa zamanda dominant tür haline geldi” diyor ve ekliyor: “İnsan büyük hayvanlara tuzak kurarak büyük bir beslenme avantajı sağlamış oldu. Nüfusu katlanarak arttı ve yaklaşık 50 bin yıl önce Afrika’dan çıkıp gezegenin en verimli bölgesi olan Avustralya’ya ulaştı. Bu insanların yaşantısı modern insanınkinden çok farklı değildi; çünkü kültürel olarak aktarılabilen karmaşık bir dil avantajına ve “PFS gecikmesi” mutasyonu sayesinde oluşan PFS yeteneğine sahiptiler”.
JDUCKECK / WIKIMEDIA Andrey Vyshedskiy ve ekibi tarafından yapılan bu araştırma, Research Ideas and JDUCKECK / WIKIMEDIA Outcomes (RIO)’da yayınlandı.
(Popular Science arşivinden)