Bütün gergedanlar aslında birer tek boynuzlu at… Gerçekten. Sadece, mitolojilerde anlatıldığı gibi inci beyazı ve sihirli değiller. Güçlerini gökkuşağı ya da sihir yerine bodur kaslarından ve keratin vücut zırhlarından alan bu kuvvetli canavarlar, elimizdeki tek Tekboynuz’lar. Ayrıca nesli tükenen bir türe; Sibirya tek boynuzlu atına da buna uygun bir isim verilmiş.
Elasmotherium sibericum, bir zamanlar büyük ve çeşitli bir dev gergedan grubu olan Elasmotherium cinsinin hayatta kalan tek türüydü. Sibirya tek boynuzlu atlarının, bir zamanlar erken ve orta Pleistosen sırasında (yaklaşık 126.000 ila 2,5 milyon yıl öncesini kapsayan bir dönem) meydana gelen büyük çaplı bir “geri plan yok oluşu” esnasında yok oldukları düşünülüyordu. Bu tür üzerinde pek inceleme yapılmamıştı ancak öncesinde, E. sibericum‘un kabaca 100.000 ila 200.000 yıl önce yok olduğu düşünülmüştü.
Fakat bu antik tek boynuzlu atların fosilleşmiş azı dişleri üzerinde yapılan yeni bir çalışma, bu canlıların geç dönem Kuaterner megafauna yok oluşu olayına kadar yaşadığını gösteriyor. Son buzul çağının bitimi şeklinde bildiğiniz ve kalbimizde geçmişe dönük şekilde yer edinen pek çok hayvanın (kılıç dişli kaplanlar ve yünlü mamutlar gibi) iklim değişimi sebebiyle öldüğü olayın bilimsel ismi bu. Yaklaşık iki yıl önce Nature Ecology & Evolution bülteninde yayımlanan çalışma, en yeni fosillerin tarihini yaklaşık 35.000 ila 39.000 yıl öncesine dayandırıyor. İnsanlar, bu megafaunal yok oluşun hemen öncesinde geniş bir dağılım gösteriyormuş. Bu yüzden geçmişte, çeşitli türlerin aşırı avlanma sebebiyle mi, yoksa iklim değişimi sebebiyle mi yaygın şekilde öldüğü konusunda birçok tartışma yaşanmış.
Ancak bu vakada, bu dev canavarları öldüren şey sıcaklık artışı gibi görünüyor. Araştırmacılar makalelerinde, Sibirya tek boynuzlu atlarının beslenme düzenlerini kısıtlayan bir takım uç noktalı adaptasyonlar geçirdiğini ve bu yüzden bitki örtüsü değişmeye başlayınca, E. sibericum‘un hayatta kalacak kadar hızlı biçimde değişemediğini belirtiyorlar. Modern antiloplara ve gergedanlara yol açan soy hatları, farklı besinler yemeye doğru evrim geçirerek bu yok oluştan sağ kurtulmuş çünkü çeşitli bitkiler ile otlanmışlar. Sibirya tek boynuzlu atları bunu yapamamış. Kafalarının arkası ile damakları (ağzınızın çatısında bulunan kemik) arasındaki açıya dayanan bilim insanları, Sibirya tek boynuzlu atlarının kafalarını modern gergedanlardan çok daha aşağıda tuttuklarını düşünüyor. Bu durum, yere çok yakın olan bitkilerle beslenmelerini sağlamış. Fakat ekolojik nişleri ortadan kaybolduğunda, onlar da kaybolmuş.
Çalışmanın yazarları, bu yok oluşun özellikle ihtimal dahilinde olduğunu çünkü E. sibericum‘un çok kısıtlı bir coğrafi menzile, küçük bir popülasyon boyutuna ve düşük bir üreme oranına sahip olduğunu belirtiyor. Çağdaş gergedanları içerisinde barındıran gergedangiller grubu, Elasmotherium kuzenleri yok olurken hayatta kalmış. Araştırmacıların makalesi, bu iki grubun çok önce; yaklaşık 43 milyon yıl önce ayrıldığını da gösteriyor. Her ne kadar benzer görünseler de, antik gergedanlar çoğunlukla; iklimde meydana gelen dev bir değişimde hayatta kalamayan, yüksek oranda özelleşmiş bir grubun parçasıymış.
Tüm bunları, söz konusu araştırma grubu ellerinde ne gibi kanıtlar bulunduğuna bakmaya karar verdiği için biliyoruz. Araştırmacıların üzerinde radyokarbon tarihleme yürüttüğü 25 numune, çeşitli müze koleksiyonlarından alınmış. Fakat çalışmada yazdıklarına göre, tür için hiçbir tarihleme ve genetik analiz yapılmamış. En azından bu gerçek hayattaki tek boynuzlu atlar gün yüzü gördü.
Yazar: Sara Chodosh/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.