1959’da Dmitry K. Belyaev adlı bir Sovyet genetikçi gizlice evcil tilki üretme çalışmalarına başladı. Araya 50 yıldan fazla süre, binlerce tilki ve Sovyetler Birliği’nin çöküşü girdi fakat bu program hâlâ Novosibirsk, Sibirya’daki Sitoloji ve Genetik Enstitüsü’nde etkinliğini sürdürüyor.
Belyaev’in hedefi evcilleşmenin sırrını çözmek, davranış – üreme ve fiziksel özellik arasındaki bağları ortaya çıkarmaktı. Fakat bilim insanı olmayan bir sürü kişi de bu projeyle farklı bir nedenden ötürü ilgileniyor: Tilkiler çok tatlı hayvanlar, onları bağrımıza basmayı ve onların da bundan hoşlanmasını istiyoruz.
Evcilleştirmeyle uysallaştırma birbirinden çok farklı şeyler. Birçok vahşi hayvanı doğumundan itibaren büyüterek uysallaştırabilir, böylece sizi öldürmemesini sağlayabilirsiniz. Fakat bu, öğrenilmiş bir davranış. Yani uysallaşan hayvan size karşı aslında “sevgi” dediğimiz şeyi beslemiyor, uysal davranışlarını da kendinden sonraki nesillere aktaramıyor. Evcilleştirme ise genetik düzeyde gerçekleşiyor. Bir hayvan belli davranışsal özellikleri vurgulayacak biçimde, kasıtlı insan çabası olarak ya da olmadan (bazen ikisinin de karışımıyla) üretiliyor. Yani çiftleştirme için, vahşi hayatta insana karşı agresif olan değil de en sakin, en az agresif, en oyuncu hayvanlar seçiliyor.
Bu Sovyet (ve daha sonra Rus) araştırması nihayet evcil bir gümüş tilki (yani gümüş kürklü kızıl tilki) yetiştirmeyi başardı. Bu hayvan, düşlediğimiz ideal tilkiye çok yakın. İnsanları çok seviyor, kendini sevdirmeye çalışıyor, yüzünüzü yalıyor, sizinle oynuyor, sizi görünce o kocaman, pofuduk kuyruğunu sallamaya başlıyor, siz fotoğraflarını çekip Instagram’a koymaya çalışırken evinizdeki oyuncaklarla oynuyor. Halbuki vahşi tilkiler ise böyle bir şeyi asla yapmıyor; ya sizden kaçıyor ya da yüzünüzü parçalamaya çalışıyorlar. Uysal tilkiler sizden kaçmıyor, size saldırmıyor fakat sevmenize de izin vermiyor.
30-35 nesillik seçici yetiştirmenin sonucu olan ilk evcil tilkilerin fiyatı 8.000 dolar civarında.