JWUT, kendisinden önceki teleskoplardan daha fazla bilgiyi daha hızlı şekilde gönderecek.
Evrendeki ufak köşemiz artık daha büyük, daha parlak ve daha belirgin hale geldi. Tüm bunlar James Webb Uzay Teleskobu (JWUT) sayesinde mümkün oldu. NASA, evrenin şimdiye kadar çekilmiş en yüksek çözünürlüklü görüntülerinden bazılarını geçtiğimiz gün yayımladı. Teleskop bilimsel faaliyetlerine daha altı ay önce başlasa da, aktardığı ilk görüntüler (Stephan Beşlisi isimli beş komşu galaksi ve yıldızların doğduğu gazlı bir alan olan Carina Bulutsusu da dahil) şimdiye dek uzaydan yakalanan en çarpıcı fotoğraflar arasında yerini aldı.
Dünya genelindeki uzay severlerde hayranlık uyandırmak göründüğü kadar kolay değil. Bu kozmik yakın çekim fotoğrafların salt güzel olmakla kalmayıp, aynı zamanda gökbilim camiasının bilimsel önceliklerini de yansıtmasını sağlamak için epey bir çalışma yürütülüyor. Peki JWUT’nin mükemmel fotoğrafları hazırlanırken tam olarak neler yapılıyor?
Bu sorunun cevabı, JWUT ve selefi 32 yaşındaki Hubble Uzay Teleskobu arasındaki farklılıkta yatıyor. İki teleskop da büyük ölçüde farklı kabiliyetlere sahip: Mesela Hubble, çoğunlukla görünür ve morötesi dalga boyları içerisinde görüntü alıyor. JWUT ise hedeflerini çıplak gözle görülmeyen ışık dalgalarında, kızılötesi renk tayfında yakalıyor. Yeni yayımlanan o muhteşem sahneleri oluşturmak için bilim insanlarının bu görüntüleri işlemesi ve renkle doldurması gerekiyor. Evrendeki aynı cismin birçok fotoğrafı, gökbilimcilerin ton seçimlerine bağlı olarak çok farklı görünebiliyor.
Bunlara ek olarak aynalarının boyutu ve kızılötesi ışığı görebilme kabiliyetiyle JWUT, Hubble’a kıyasla zamanın daha gerisine bakış atabiliyor. Uzay ajansına göre Hubble’ı sadece “çocuk galaksileri” görebilen, JWUT’yi ise “bebek galaksileri” görebilen bir teleskop şeklinde düşünebilirsiniz.
JWUT’nin program görevlisi olan bilim insanı Eric Smith, NASA’nın Salı günü gerçekleştirilen basın toplantısında teleskobun ilk fotoğraflarının özellikle olağanüstü olduğunu çünkü bunların teknik açıdan egzersiz çalışmasından fazlası olmadığını belirtiyor. Görünüşe göre gökbilimciler, teleskobun ilk hedeflerini seçerken fazla ılımlı davranmış çünkü bu projeleri planlarken, görüntülerin ne kadar iyi çıkacağını bilmiyorlarmış. “Keşif yapıyoruz ve aslında daha deneme yapmaya bile başlamadık. Dolayısıyla teleskop inanılmaz şeyler vadediyor” diyor Smith.
Fakat yeni görüntülerin kanıtıyla birlikte Smith, JWUT’nin ikinci bilimsel döngüsünde “insanların artık tesisin ne denli iyi olduğunu bildiklerinden, çok daha maceraperest olmalarını” beklediğini aktarıyor.
JWUT ayrıca Hubble’a göre daha fazla veriyi daha seri bir şekilde toplayabiliyor. JWUT program görevlisi olan bilim insanı Klaus Pontoppidan, NASA’da çalışan bilim insanlarının görüntüleri tek tek indirip işlemelerinin genelde haftalar sürdüğünü söylüyor. Hubble, Dünya’ya her hafta yaklaşık 120 gigabayt’lık bilimsel veri aktarıyor. JWUT, sonraki birkaç gün boyunca hemen hemen 50 terabayt’lık veri (Hubble’ın haftalık aktarımından 400 kat daha yüksek) iletecek. ABD Başkanı Joe Biden’ın Pazartesi günü gösterdiği JWUT’nin yeni derin alan görüntüsü, farklı dalga boylarından yaklaşık 12,5 saatte alınan görüntülerin birleştirilmesiyle oluşturulmuş. Hubble’ın yakaladığı en derin alanları bir araya getirmek haftalar almış.
NASA henüz yeni hedef listesi veya yeni görüntüler için bir zaman çizelgesi yayınlamasa da, ajans yetkilileri JWUT’nin birinci tam faaliyet yılında görev takımının Trappist-1 sistemindeki ötegezegenleri incelemeye odaklanacağını aktarıyor. Teleskop sistemin atmosferleri, yaşanabilirliği ve gezegen oluşumları hakkında daha fazlasını öğrenmek için “atmosferik keşif” gerçekleştirecek.
Teleskobun onlarca yıl çalışması bekleniyor. Yeteri kadar yakıtı olduğu ve uzaydaki hayatın acı gerçeklerine göğüs gerdiği sürece, bu süre boyunca tam kapasitede işleyebilmesi gerekiyor. Yıldızlara baktığı süre zarfı boyunca, bir nevi zaman makinesi görevi görecek ve gökbilimcilerin ışıldayan küçük bir pencereden evrenin 13 milyar yıldan daha uzun bir süre önce nasıl göründüğüne bakmasını sağlayacak. Austin – Texas Üniversitesinde havacılık ve uzay mühendisliği ile mühendislik mekaniği yardımcı profesörü olan Moriba Jah, teleskobun bize geri ışınlayacağı ölçümlerin evrenin kökenlerine bakmak için gereken kanıtları sağlamanın yanında, gelecekte gökbilim ile havacılık ve uzay mühendisliğinde gerçekleşecek ilerlemeler için de bilgi sunacağını söylüyor.
“Asıl istediğimiz şey sadece ne olduğunu anlamak değil, gelecekte de neler olacağını tahmin etmek” diyor. “Daha isabetli tahmin yapabilirsek, tür olarak ebediyen var olabilmemizi sağlayacak daha iyi kararlar alabiliriz.”
JWUT’nin geleceği şu an için parlak görünse de, gökbilimciler uzayın hiç de boş olmadığını söyleyerek uyarıyor: Uzay tahmin edilemez bir yer. Teleskop şu an, uzay çöpleri veya mikro gök taşları gibi cisimlerin sürüklenme eğilimi sergilediği (hatta bir tanesi JWUT’ye çarptı) ve Dünya’dan yaklaşık 1,5 milyon kilometre uzaklıktaki sabit bir kütleçekim alanı olan ikinci lagrange noktasında (L2) bulunuyor. Ancak Jah büyük bir roket parçasının, bir uzay kayasının ya da ufak bir uydunun JWUT ile çarpışması durumunda gözlemevinin bir anda enkaza dönebileceğini belirtiyor.
Yine de teleskobun devam eden başarısına bağlı bu kadar çok şey varken, JWUT’nin ufka erişmeye devam etmesi ve önümüzdeki yıllarda yıldız gözleminin sınırlarını zorlaması neredeyse garanti görülüyor.
Yazar: Tatyana Woodall/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.