Kaplumbağalar Son Derece Yavaş Yaşlanıyor

0
Fotoğraf: Eugene Chystiakov/Unsplash

Yaşayan bütün canlılar yaşlanıyor ve ölüyor; ölümden kaçmanın yolu yok. Mantığa aykırı gibi görünse de, canlıların hepsi yaşlanıp ölürken aynı yolu takip etmiyor.

Yeni araştırma tamamlandığı sırada Güney Danimarka Üniversitesinde çalışan biyolog Rita da Silva şöyle aktarıyor: “Yaşlanmayla ilgili yaygın kuramların aksine, pek çok kaplumbağa ve kara kaplumbağası türünün yaşlılığı yavaşlatabildiğini ve hatta tamamen kapatabildiğini keşfettik. Bu durum, yaşlanmanın bütün canlılar için kaçınılmaz olmadığı anlamına geliyor.”

Silva ve Güney Danimarka Üniversitesinde çalışan diğer araştırmacılar, hayvanat bahçeleri ve akvaryumlarda yaşayan kaplumbağalar ile kara kaplumbağalarını inceledikleri yeni çalışmayı dün Science bülteninde yayımladı.

Çalışmada, kaplumbağalardaki yaşlanma güzergâhının insan ve diğer hayvanlarınkine benzemediği gösteriliyor: Aslında çoğu kaplumbağa daha yavaş yaşlanıyor ve hatta bazı durumlarda yaşlanmayı ihmal edebiliyorlar.

52 türün %75’i son derece yavaş yaşlanma sergilerken, %80’i de çağdaş insanlardan daha yavaş yaşlanıyor.

Cinsel olgunluktan sonra

Güney Danimarka Üniversitesi Biyoloji Bölümünde yardımcı profesör olan eş yazar Dalia Conde, “Bu türlerden bazılarının, hayvanat bahçeleri ve akvaryumlarda doğaya kıyasla iyileştirilen yaşam şartlarına yanıt olarak yaşlanma hızlarını düşürebildiklerini keşfettik” diyor.

Bazı evrimsel kuramlarda, yaşlanmanın cinsel olgunluktan sonra ortaya çıktığı tahmin ediliyor. Bu kuramlara göre yaşlanma, bir bireyin hücre ve dokularındaki hasarları onarmaya yatırdığı enerji ile (genlerinin sonraki nesillere geçmesini sağlayan) üremeye yatırdığı enerji arasındaki ödünleşmeden kaynaklanıyor.

Bu değiş tokuş işlemi, diğer unsurların yanında cinsel olgunluğa ulaşıldıktan sonra bireylerin büyümeyi durduğunu ve vücut işlevlerinin yaşla beraber kademeli şekilde bozulması anlamına gelen yaşlanmayı tecrübe ettiğini belirtiyor.

Kaplumbağalar cinsel olgunluktan sonra büyümeye devam ediyor

Çeşitli kuramlarda, bu gibi ödünleşimlerin kaçınılmaz olduğu ve dolayısıyla yaşlanmanın önlenemeyeceği tahmin ediliyor. Aslında bu tahmin, kuşlar ve memeliler başta olmak üzere çeşitli türlerde de onaylanmış durumda.

Fakat kaplumbağalar ve kara kaplumbağaları gibi cinsel olgunluktan sonra büyümeye devam eden canlıların, hücresel hasarları onarmaya yönelik yatırım yapmaya devam etme potansiyeli taşıdıkları düşünülüyor. Dolayısıyla bu canlılar, yaşlanmanın zararlı etkilerini azaltmak ve hatta bunlardan kaçınmak bakımından ideal adaylar şeklinde görülüyor.

Güney Danimarka Üniversitesi Matematik ve Bilgisayar Bilimleri Bölümünde yardımcı profesör olan eş yazar Fernando Colchero şöyle aktarıyor: “Fakat bazılarının ihmal edilebilir ölçüde yaşlanma sergilemesi, bu canlıların ölümsüz olduğu anlamına gelmiyor; sadece ölüm tehlikelerinin yaşla birlikte artmadığı fakat halen sıfırdan büyük olduğu anlamına geliyor. Kısacası, hepsi nihayetinde hastalık gibi kaçınılmaz sebeplerle ölecek.”

İnsanların yaşlanması, yaşam şartlarının iyileşmesine rağmen yavaşlamıyor

İnsan ömründe geçtiğimiz yüzyılda eşi görülmemiş bir artış meydana geldi. Fakat insanlarda ve insan olmayan primatlarda yürütülen araştırmalar, iyileşen yaşam koşullarının yaşlanma hızını çok fazla değiştirmediğini gösteriyor.

Bu türler arasında, çevresel değişimler çoğunlukla bebek ve gençlerdeki ölüm oranlarının yanısıra yırtıcılık veya olağanüstü koşullar gibi yaştan bağımsız ölüm sebeplerini etkiliyor.

“Dolayısıyla insanların da içinde yer aldığı bu türler, yaşlanmaktan kaçamıyor” diyor Fernando Colchero.

 

Yazar: Irgitte Svennevig/Güney Danimarka Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz