Beyin plastisitesi* ve görsel algılama üzerine yürütülen eşsiz bir çalışmada, çocukken beyinlerinin yarısının alındığı bir ameliyat geçiren kişilerin kelime ve yüz çiftleri arasındaki farklılıkları %80 doğru şekilde tanıdığı ortaya çıkarılmış. Bu şaşırtıcı başarı oranı, alınan beyin dokusunun hacmi düşünüldüğünde beynin yeniden bağlantı oluşturma ve dramatik bir ameliyat ya da travmatik yaralanmaya karşı uyum sağlama kapasitesini (ve kısıtlarını) vurguluyor.
Pittsburgh Üniversitesinde çalışan araştırmacıların üç gün önce PNAS bülteninde yayımlanan bulguları, insanlardaki nöroplastisiteyi karakterize etmek ve beynin tek bir yarımküresinin, genelde beynin iki tarafı arasında ayrıştırılan işlevleri yerine getirip getiremeyeceğini anlamak için gerçekleştirilen ilk girişim olma özelliğini taşıyor.
Pittsburgh Üniversitesi ve Carnegie Mellon Üniversitesinde göz hekimliği ve psikoloji profesörü olan kıdemli makale yazarı Dr. Marlene Behrmann şöyle aktarıyor: “Beynin işlevsel kabiliyetleri ile doğuştan mı yapılandığı yoksa bu işlevi olgunlaşıp çevresini tecrübe ettikçe dinamik şekilde mi düzenlediği sorusu, görme bilimi ve nörobiyolojinin büyük bir kısmına yön veriyor. Hemisferektomi hastalarıyla çalışmak, beynin tek bir yarımküresinin işlev kapasitesinin üst sınırlarını incelememize olanak sağladı. Bu çalışmadan gelen sonuçlarla, artık insan nöroplastisitesine kapı araladık. Yeniden düzenlenen beynin kabiliyetlerini nihayet incelemeye başlayabiliriz.”
Nöroplastisite, beynin faaliyetini değiştirmesini ve çevresindeki değişimlere karşı kendini yapısal ya da işlevsel olarak yeniden yapılandırmasını sağlayan bir süreç. Beyin plastisitesi gelişimin ilk dönemlerinde zirveye ulaşsa da, beyinlerimiz yetişkinliğe kadar değişmeye devam ediyor. (* yoğrulabilirlik, şekil verilebilirlik.)
Kaynak: Pittsburgh Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.