Kaç yaşında olduğumuzu hepimiz biliriz. Fakat yaş, sadece doğduğumuz tarihten itibaren geçen ve “kronolojik yaş” olarak da bilinen yıllarla ölçülmez. Hastalık bilimciler, yaşlılık bilimciler ve genetikçiler “biyolojik yaş” ve onu etkileyen geniş bir yelpazedeki değişkenler üzerinde çalışıyor. Araştırmacılar ayrıca hangi popülasyonların hızlanmış yaşlanma yönünden en yüksek tehdit altında olduğunu araştırarak, sağlığımızı daha uzun süre korumanın yollarını daha iyi anlamaya çalışıyor.
Biyolojik yaşın fiziksel olarak ne kadar yaşlı olduğunuzu gösterdiğini düşünüyor olabilirsiniz. Bu bir bakıma doğrudur ve kişinin vücudunun, hatta organlarının aynı yaştaki diğer insanlar kadar sağlıklı olduğunu değerlendirmenin yollarından birisi de biyolojik yaştır. 30’lu yaşlardaki bir bireyin biyolojik yaşının 50 olması, bu kişinin biyolojisinin kendisinden 20 yaş daha büyük birine benzediği anlamına gelir.
San Diego – California Üniversitesinde çalışan hastalık bilimi profesörü Andrea La Croix, “biyolojik yaş” teriminin araştırmalarda nasıl ölçüldüğüne göre biraz farklı anlamlara gelebileceğini söylüyor. Yürüme kabiliyetini ölçebilir, bir kişinin kendi yaşındaki insanlara göre ne kadar hızlı, çevik, yavaş veya ağır yürüdüğünü görebilirsiniz. Ya da vücudundaki iltihaplanma seviyelerinin kişinin yaşından beklendiği kadar olup olmadığı gibi çok daha ince detaylı bir şeyi ölçebilirsiniz. Basitçe ifade etmek gerekirse biyolojik yaş, farklı sağlık ölçütlerinde insanların diğerlerine göre nasıl olduklarını belirlemenin yollarından birisidir.
Biyolojik yaştan bahsederken, araştırmacılar çoğu kez “epigenetik yaş” terimini de kullanırlar. Epigenetik, bir bireyin davranışlarına veya içinde yaşadığı çevreye göre genlerin nasıl açılıp kapandığını inceleyen bilim dalıdır. Genomumuzda kapalı kalmasını isteyeceğimiz bazı bölümler varken, diğerlerinin açık olmasını isteriz. “Fakat yaşlandıkça bu ayrımlar eskisi kadar belirgin olmaz” diyen Steve Horvath, Altos Laboratuvarlarında çalışan bir biyogerontorolog olarak hangi genlerin aktif olup olmadığına bakmayı sağlayan ilk epigenetik saati geliştirmiş. Horvath bu verileri kullanarak, insan vücudundaki belirli organ ve dokuların yaşını oldukça doğru şekilde ölçüyor. Biyolojik yaşın beklenenden daha yüksek olması, bir kişinin genlerinin, bilim insanlarının o kişinin kronolojik yaşından beklediği veya o yaş için normal olduğunu düşündüğü değerden saparak aktifleştiği anlamına geliyor.
Biyolojik yaşı ne etkiler?
Biyolojik yaşlanmayı belirleyen değişkenler, daha genel olarak sağlığı etkileyen değişkenlerle örtüşüyor. Sigara içmek, obezite ve kanınızdaki iltihaplanma işaretleri, Horvath’ın aktardığına göre biyolojik yaşınızı gelişigüzel artıran etmenler. Menopoza daha erken giren kadınların biyolojik yaşı da daha yüksek oluyor.
Emory Üniversitesinde çalışan hekim ve çevresel sağlık bilimci Jamaji Nwanaji Enwerem, hesaba katılması gereken sosyal ve çevresel etmenlerin olduğunu da belirtiyor. Enwerem hava kirleticilerine, metallere ve hayattaki stres unsurlarına maruz kalmanın, biyolojik yaşın daha yüksek olmasıyla nasıl bağlantı sergilediğini analiz etmiş. 2021 yılında yürütülen bir çalışmada Enwerem ve araştırma takımı, ABD’nin Kaliforniya eyaletinde yaşayan ve çocuklukta olumsuz etkilere maruz kalan annelerin (ör. şiddet, suistimal veya ihmal), epigenetik yaşları biraz daha yüksek olan bebekler dünyaya getirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu keşfetmişler. ABD merkezli yürütülen ve iki ay önce yayımlanan bir diğer çalışmada da yeşil alanlara daha fazla erişimi olan mahallelerde yaşayan kişilerin biyolojik yaşının, sınırlı erişimi bulunan kişilere göre ortalama 2,5 yaş daha düşük olduğu bulunmuş. Makalenin yazarları etnisite, cinsiyet ve sosyoekonomik durumlara baktıklarında, uyumsuzlukların daha fazla olduğunu keşfetmişler.
Nwanaji Enwerem, biyolojik yaşta hesaba katılması gereken bir şey daha olduğunu belirtiyor. Birinin biyolojik yaşını belirlemek, hangi değişkene bakarsanız bakın bu kişinin özelliklerini not etmek ve onları bir çan eğrisinde nüfusun geri kalanıyla karşılaştırmak anlamına geliyor. Fakat biyolojik yaşın tam olarak nasıl iyi sağlık anlamına geldiğini bilmek için daha fazla araştırma gerektiğini belirtiyor; biyolojik yaşı 40 olan birinin karaciğerinin biyolojik yaşı da 40 ise, bu durum otomatikman sağlıklı olduğu anlamına mı geliyor? Bu konuda kesin cevaplarımız yok.
Yine de Nwanaji Enwerem, biyolojik yaşın araştırmacılar için faydalı bir ölçüt olduğunu düşünüyor çünkü bireylerin ve popülasyonların sağlığını etkileyen çok sayıda değişken için hızlı, nicel bir açıklama sunuyor. Uzmanlar bir insan topluluğuna bakıp, “bu bölgede yaşayan insanların hepsinde hızlanmış yaşlanma olduğunu” fark ederse, “Bu durumu açıklamaya yardımcı olması için bakmamız gereken daha geniş bir etmen var mı” diye sorabileceklerini belirtiyor Enwerem.
Biyolojik yaşınızı kontrol edebilir misiniz?
Eğer biyolojik yaşlanma sağlığı ve ölüm oranını değerlendirmede bir aracıysa, onu yavaşlatmanın bir yolu var mı? La Croix, hızlanmış yaşlanmayı önleme stratejilerinin her zaman duyduğumuz şeylerle oldukça benzerlik gösterdiğini söylüyor: Dengeli beslenme, yeterli fiziksel faaliyet, temiz hava ve su, düşük stres, güçlü sosyal destek sistemleri ve sağlık hizmetlerine erişim; “İyi sağlıkla ilişkilendirdiğimiz tüm bu şeyler önemli olacaktır.”
Bununla beraber uzmanlar, sıradan bireylerin gündelik yaşamlarında biyolojik yaşlarını düşünmesi gerekmediği fikrinde. Çoğu insanın yapabilseler bile örneğin epigenetiği kendi başlarına test etmesi veya ölçmesi gerçekçi bir durum olmadığını söylüyor Horvath. Bunu geri çevirecek bir hapın veya daha başka kolay bir müdahalenin bulunmadığını belirtiyor. Belli beslenme düzenlerinin ve maraton eğitiminin, yaşlanan bir vücuttan birkaç yıl eksiltebildiğini gösteren raporlar var fakat gerçekte, anatomik bir zaman makinemiz bulunmuyor.
La Croix, birçoğumuzun halihazırda “bilmiyor olsak bile biyolojik yaşı düşündüğümüzü” belirtiyor. Vücutlarımızın, hücrelerimizin ve kabiliyetlerimizin yıllar boyunca nasıl değiştiğini fark ediyor ve bu kelimeleri kullanmasak bile biyolojik yaşın etkilerini hissediyoruz. Maalesef, bilimin şu anki durumuyla “Kendinizi 25 yaşındaki birine geri döndüremezsiniz” diyor La Croix. Fakat sağlıklı alışkanlıkları muhafaza ederek ve tehlike unsurlarını azaltarak, “tüm yapabileceğimiz şey, yaşamı bir nevi en iyi hale getirip keyfini çıkarmak.”
Yazar: Hannah Seo/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.