Bazı mercan kayalıkları iklimsel değişimi atlatacak gibi görünüyor
Dünya, tüm deniz canlılarının %25’ine ev sahipliği yapan resifleri yok etmeye çalışıyor. Tarımsal artıklar onların etrafındaki suyu kirletiyor, kıyı gelişimi onları parçalıyor, aşırı avlanma canlıları tüketiyor, karbondioksit salımı okyanusları aşırı sıcak ve asidik hale getiriyor. Geçtiğimiz yıl New York Times’ın serbest kürsü köşesinde kışkırtıcı bir yazı kaleme alan Roger Bradbury (Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde ekolog) resifler için “bir insan nesli içinde yok olmaya mahkum zombi ekosistemler” tanımlamasını kullandı. Geçtiğimiz yıl yaz aylarında yapılan ve 2.000 bilim insanının katıldığı Uluslararası Mercan Kayalığı Sempozyumu (ICRS) daha ümitli bir açıklamada bulundu. Dünyadaki resiflerin %25 ila 30’unun “ciddi biçimde hasar gördüğü,” fakat “gerek karbondioksit ve diğer sera gazlarının salımını azaltmak için yapılacak bir küresel eylemin, gerekse yerel koruma tedbirlerinin artırılmasının” mercan kayalıklarını kurtarabileceği belirtildi.
Bununla birlikte üçüncü bir senaryo var ki, felaket tellalları ile iyimserler arasında kalıyor ve kamuoyu tarafından çok az biliniyor ayrıca çok tartışmalı. Bu senaryo, hükümetlerin deniz koruma alanları oluşturacağını ancak karbon salımının çarpıcı bir şekilde azaltılamayacağını öngörüyor. Bu görüşü savunan bilim insanları, geleceğin resiflerinin bugünküler gibi olmayacağını (sayılarının ve barındırdıkları yaşam çeşitliliğinin daha az olacağını) fakat ayak uydurup sağ kalabileceklerini söylüyor.
Resifler dünyanın her yanında aynı hızla ölmüyor. Küçük bir azınlık diğerlerinden daha iyi durumda ve genetik faktörlerin, uygun su koşullarının, doğal savunma yöntemlerinin ve koruma stratejilerinin sonucunda, değişimlere karşı bir hayli dayanıklı.
Sözgelimi Oahu’daki Kaneohe körfezi resifi. Alışılmadık su dolaşımı yüzünden körfez suları, yörenin geri kalanından birkaç derece daha sıcak ve asidik. Bu, çoğu Hawaii mercan kayalığının 21. yüzyıl ortalarına, belki de daha sonrasına kadar yüzleşmeyeceği bir iklimsel değişim senaryosu. Buna rağmen, Hawaii Deniz Biyolojisi Enstitüsü’nden Christopher Jury, ICRS konferansında “canlıların hızla büyüdüğünü ve mercan kayalığının geliştiğini” vurguladı. Jury geçtiğimiz yıllar içinde, mercan kayalığının gelecekteki sıcaklık ve asitlik artışına bir derece ayak uydurabileceği izlenimi edinmiş. Fakat karbon salımını azaltmak için harekete geçilmezse “durum mercan kayalıkları için çok ama çok vahim görünüyor,” diyor.
Bir diğer olumlu öykü de Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki Line Adaları’ndan geliyor. Buradaki resifler insan müdahalesiyle (aşırı avlanma ya da zirai artıklar gibi) karşılaşmamış ve tahmin edilebileceği gibi, civardaki resiflere kıyasla mükemmel durumda. Daha da şaşırtıcı olan, korunmuş mercan kayalıklarının küresel ısınmaya ve okyanusların asitleşmesine karşı daha dayanıklı olması. Bunu, bünyesi sağlam birinin ciddi bir enfeksiyonu atlatma olasılığının zaten hasta durumdaki birine göre daha yüksek olmasına benzetebiliriz. Bilim insanları, korunmuş mercan kayalıklarındaki yaşamın %80’inin, diğer resiflerdekinin ise ancak %20’sinin değişimi atlatabileceğini öngörüyor.
Fransız Polinezyası’ndaki mahvolmuş Moorea resifi, korunmuş resiflerin büyük tehditler karşısında daha dayanıklı olduğunun bir kanıtı adeta. Dış resifler 2008’de gerçekleşen bir yamyam denizyıldızı istilasının ve 2010’daki şiddetli kasırganın ardından neredeyse yok olmuştu (iklim değiştikçe kasırgaların da şiddetlendiği görülüyor). Bununla birlikte, Uzun Dönem Ekolojik Araştırma sitesinde bilim insanı olan Andrew Brooks, kıyıya en yakın sağlıklı resiflerin bazılarının yerel düzenlemeler sayesinde aşırı avlanmadan korunan yavru balıklara ev sahipliği yaptığını söylüyor. Bu balıklar büyüdüklerinde dıştaki resiflere taşınıyor ve yeni mercanların oluşmasını önleyen algleri yiyor. Kimi mercan kayalıkları kendi savunma yöntemlerini geliştirmiş olabilir Northridge’deki Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Bob Carpenter ile Peter Edmunds, şu anda Moorea’da araştırma yapıyor ve içinde canlı mercan bulunan devasa tanklara asitliği artıran karbondioksitten farklı oranlarda veriyor. Böylesi koşullarda mercanın büyümesinin durmakla kalmayıp kalsiyum karbonattan oluşmuş iskeletlerinin de çözünmesi beklenir. Halbuki bilim insanları 2011 yılında, en kötü senaryoda bile asitlik arttıkça mercan gelişiminin azaldığını, ancak hiçbir zaman durma noktasına gelmediğini gözlemlemiş. Dahası, mercanların dokularının büyüdüğü anlaşılmış. Araştırmacılar tüm mercan türlerinin eşit olmadığını da öğrenmiş: Güney Pasifik’te çok yaygın olan Pocillopora damicornis adlı dallanan mercanın büyümesi yavaşlamamış bile. Elbette ki resiflere ilişkin bu müjdeli haberler sadece birer istisna. Ancak bazı bilim insanları dayanıklı mercanların gelecek için çok değerli bilgiler sunduğunu söylüyor. Kazananların sağ kalım sırlarını öğrenerek, koruma için ayrılmış parayı en fazla etki göstereceği yerde kullanabiliriz.