Kutuplar kaybederse hepimiz kaybederiz. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) geçtiğimiz günlerde yıllık Kuzey Kutup raporunu yayımladı ve maalesef tablo acımasız.
Kolorado Ulusal Kar ve Buz Merkezi müdürü (Kuzey Kutup raporuna hiçbir katkısı olmayan) Mark Serreze, “Bu yılın Kuzey Kutbu için benim gördüğüm en ekstrem yıl olduğunu söyleyebilirim,” dedi ve “bu çok çılgınca.” diye ekledi.
Son 10 yıldır her yıl yayımlanan hakemli rapor Kuzey Kutbu çevresiyle ilgili en yetkili öngörüleri içeriyor. 2016 yılı kayıtlara en sıcak yıl olarak geçti ama bilim insanları Kuzey Kutbu’ndaki şartlarla ilgili endişeliler. Eğer ısı erime derecesinin üzerine sık sık çıkmaya devam ederse tüm alanlarda radikal değişimler yaşanabilir.
Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’nden Jeremy Mathis “Diğer yerlerde ısı 24ᵒC’den 26ᵒC’ye çıkarsa pek bir şey değişmeyebilir, ama eğer ısıyı erime derecesinin üzerine çıkartırsanız yepyeni bir dünyaya adım atarsınız.” diyor. “Eriyen kutup buzundan ortaya çıkan soğuk hava tüm dünyadaki hava şartlarını değiştirir. Kuzey Kutbu’ndaki ısınma nedeniyle ABD’de bile daha ekstrem iklim olayları yaşanabilir” diye ekliyor.
Rapora göre 1990 yılından beri 2016 yılındaki ortalama yüzey hava ısısı en yüksek değerlerde ve aylık kayıtlara baktığımızda bu değer en çok ocak, şubat, ekim ve kasım aylarında yükseliyor. Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’nin değerlendirmesine göre değerlerin yaz aylarından ziyade kış aylarında yüksek olması yeni iklimin kalıcı olduğunun bir işareti olabilir. Kuzey Amerika Kuzey Kutbu’ndaki ilkbahar karı yayılım alanı uydusal gözlemlerin başladığı 1967 yılından beri en düşük değerine ulaştı ve bilim insanları 37 yıldır sadece bir kez Grönland buz örtüsünün ilkbaharın ilk aylarında eridiğini gözlemlediler.
Buzun yüzeyden görünüşü zayıf. 2016 yılında 2007 yılıyla birlikte yaz sonunda ikinci en düşük minimum deniz buzu yayılım alanı yaşandı. Bu kulağa çok kötü gelmeyebilir ama bilim insanları 2013-2015’ten beri sadece küçük batışlar gördüler, yani düşüş üzücü. Amerikan Jeofizik Toplantısı’nda Dorthmunt Üniversitesi’nden jeofizik uzmanı Donald Perovich, gazetecilere “Notları yüksek tutan birisi olmama rağmen, deniz buzu yayılımı düşük bir not olan D+’yı hak ediyor.” dedi.
2016’da Arktika tundranın eriyen kalıcı buz tabakası, atmosfere bitki örtüsünün absorblayabileceğinden daha fazla karbon ortaya çıkmasına neden oldu. Bölge, atmosfere salındıkça atmosferi ısıtan bir gaz olan CO2 salınımının artmasıyla, CO2 salınımını arttıran atmosferin daha da ısınması arasında bir kısır döngüye yakalanmış olabilir.
Bölgedeki vahşi yaşamda bu yeni tuhaf dünyaya uyum sağlamaya çalışıyor. Küçük Kuzey Kutbu memelilerinde bulunan parazitler, Kuzey Kutbu altı türlerin kuzeye çıkıp burada biyoçeşitliliği arttırdığına işaret ediyor. Bu Kuzey Kutbu’ndaki azalan kaynaklarla yaşama tutunmaya çalışan yöre halkı için pek iyi bir haber değil. Bu koşullar Kuzey Buz Denizi’ni asitleşmeye meyilli hale getirebilir. KuzeyKutbu’ndaki kısa besin zinciri düşünüldüğünde, besin zincirinin altında bulunan canlıları öldürürse bu olay hayvanlar için yıkıcı olabilir.
Perovich, gazetecilere “Kuzey Kutbu değişimi fısıldıyordu, artık konuşuyor hatta bağırıyor ve değişim çok büyük.” diye konuştu.
Rapor, iklim değişimi araştırmacıları için bir bilinmezlik sürecinde geldi. Donald Trump yönetimi insanlar tarafından tetiklenen iklim değişiminin (bilimsel verilerle desteklenen bir fenomen) karşıt görüşlerini içermekte. Scott Pruitt, Trump’ın Çevre Koruma Ajansı (EPA) başkan adayı, belki bir gün EPA’nın aktivist gündemine karşı savunucu bir lider olarak yönetimi dava edebilir.
Bilim, Uzay ve Teknoloji Komitesi temsilcileri EPA’yı denetlemekle görevlendirildiler ve temsilciler, konuyla ilgili iklim değişikliğinin hafifletilmesine karşı şüpheli kaynaklardan yanlış yönlendirici makaleler olarak tweet attılar. Trump’ın eyalet sekreter adayı ise Kuzey Kutbu’nda sondaj yapmak isteyen dünyanın en büyük petrol şirketi ExxonMobil’in başkanı Rex Tillerson.
Aynı zamanda, Trump, NASA’nın yerküre bilimleri araştırma fonunu kapatmayı istediğini, oluşturduğu verilerin iklim değişikliğini destekleyen verilere katkı yaptığı gerekçesiyle kapatmak istediğini açıkladı.
The Washington Post gazetesi, iklimbilimcilerin verilerini, muhalif bir yönetim tarafından kafa karıştırıcı hale getirilmesi ihtimaline karşı iklim değişimini destekleyen verileri derleyerek “gerilla arşivlemesi” yaptıklarını yazdı.
Kaliforniya Üniversitesi’nden çevrebilimleri araştırmacısı Nick Santos, The Post gazetesine verdiği röportajda “Eskiden birazcık paranoyakça görünen şeyler bir anda gerçekçi görünmeye başladı ve en azından bunları önlemek iyi bir şey olabilir. Her şeyin yolunda gitmesini umabiliriz ama yolunda gitmeyen bir şeyler olursa planımız hazır olmalı.” dedi.
Veriler devlet tarafından yok edilmese bile pek çok bilim insanı fonların kesilmesi ve yönetimden gelecek baskılarla iklim değişimi araştırmalarının sekteye uğramasından korkuyor. Kuzey Kutup raporu gözümüzün önünde dururken bilim insanları gezegenimizdeki hızlı ısınmayı kesinlikle araştırmaya devam etmeliler.
Çeviren: Gülşah Bayraktar