Lobotomi İşe Yarıyor Mu?

0
insane man in straight jacket PSC0413_FYI

Lobotomi işe yarıyor mu? Kısa cevap Şaşırtıcı ama evet… Çağdaş lobotomi 1930’larda başladı. Doktorlar, beynin ön lobuna bağlı sinir liflerinin kesilmesinin inatçı depresyon ve anksiyete gibi bazı psikiyatrik problemlerde hastaları iyileştirebildiğini fark etti. Takip eden yirmi yıl içinde bu prosedür basitleştirildi ve yaygınlaştı. Genellikle keskin bir aleti göz yuvarının üstünden sokarak yapılan lobotomi, bir araştırmaya göre hastaların üçte ikisinde iyileşme sağlıyordu.

Ne var ki lobotomiyi uygulayan herkes aynı derecede dikkatli değildi ve bu teknik bazı hastalarda çok ciddi yan etkiler doğurdu. Nöbetler, uyuşukluk, kişilik değişikliği ve kendini tutamama bunlara dahildi. Bunun üzerine doktorlar tekniklerini geliştirdiler ve lobotominin yerine, singulotomi, anteriyör kapsülotomi ve subkaudat traktotomi gibi daha uzmanlaşmış yöntemleri koydular. Bu prosedürler incelendiğinde obsesif kompulsif bozukluk ve depresyon hastalarının en azından dörtte birinde yararlı olduğu görüldü. Profesyoneller tüm yan etkilerine rağmen prosedürlerin genelde başarılı olduğunu hâlâ savunuyor. Amerikan Stereotaktik ve İşlevsel Nöroşirurji Derneği’nin başkanı ve Chicago’daki Illinois Üniversitesi’nde tıp profesörü olan Konstantin Slavin, “Bana kalırsa araştırma bulguları, ablatif cerrahiyi nispeten temize çıkarıyor ve çok spesifik durumlarda işe yaradığını gösteriyor” diyor.

1980’lere gelindiğinde lobotomi gözden düşmüştü. Slavin, “Genel olarak tüm işlevsel nöroşirurji alanı yok etmekten, ablatif cerrahiden uzaklaştı” diyor. O zamanlar yeni olan derin beyin uyarımı tekniğinin ablatif cerrahiyi tarihe gömeceği düşünülüyordu. Bu teknikte, cerrah hastanın kafasına matkapla delikler açıp sinir dokusuna elektrotlar batırıyor. Elektrotlara akım uygulandığında beynin kimi bölgeleri etkinleşiyor ya da devre dışı kalıyor. “İşin güzel yanı dokuyu yok etmememiz” diyor Slavin. Doktorlar yan etkilerden yakınan hastaların sorunlarını giderebiliyor, akımı düşürebiliyor ya da Slavin’in deyimiyle “beyne tatil verip” akımı tümden kapatabiliyor.

Çoğu derin beyin uyarımı yöntemleri, şu anda Parkinson Hastalığı gibi hareket bozukluklarının tedavisinde kullanılıyor. Obsesif kompulsif bozukluk hastalarında cerrahi tedavi, çoğu ülkenin sağlık bakanlığı tarafından onaylanmış ancak sadece son raddede başvurulan bir yöntem. Slavin ile meslektaşları, şu an devam eden bir çalışmada cerrahinin daha geniş kullanımlarını araştırıyor. Slavin, “Önümüzdeki beş yıl içinde işe yarayıp yaramadığına dair kesin bir yanıt verebileceğiz” diyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz