NASA, Zamanın Geriye Aktığı Paralel Evren’in Kanıtını Bulmadı

0
Ayna evren yok, üzgünüz. NASA/Hubble

Üzgününüz, bu evrende mahsur kaldınız.

Haydi bir kötü haber, iyi haber, kötü haber oyunu oynayalım.

İlk önce kötü haber: 2020. Hem de hepsi. Her saniyesi. 2020’nin uyanık olduğunuz her anı. Acımasız, biliyoruz. Orman yangınları, salgın, katil arılar. Bu yıl ne zaman bitecek?

Fakat iyi haber: Görünüşe göre bilim insanları, tıpkı bizimki gibi paralel bir evren keşfetmiş. Ancak bizimkinden biraz farklı. Bu ayna alemde, zaman geriye akıyor. Bir Benjamin Button evreni gibi. 2019’a geri gidiyorlar. Eski güzel günlere, değil mi?

Şimdi de daha fazla kötü haber: Bu paralel evren partisini berbat etmek üzere buradayız. Bilim insanları aslında paralel bir evren keşfetmedi. Fakat internetteki birçok habere göre keşfettiklerini düşünebilirsiniz.

Son birkaç gündür birçok haber sitesi, bilim insanlarının paralel evren “kanıtını bulduğunu” ve bu evrende zamanın geriye aktığını öne sürdü. Bu şaşırtıcı haberlerde, Antartika’da yapılan ve fizik kanunlarını ihlal eden parçacıkların tespit edildiği bir deney temel alınıyor. Tüm haberler, iddiaları aynı bilgi kaynağından çekiyor: 8 Nisan’da New Scientist dergisinde yayınlanan ve “Zamanda geriye giden bir paralel evren keşfetmiş olabiliriz” başlığını taşıyan, okumak için para ödemenin gerektiği bir yazıdan.

Yazının merkezinde, NASA’daki araştırmacıların yürüttüğü bir deney olan Antartika İtici Geçici Anten veya ANITA deneyinde elde edilen bulgular var. Deneyde, Güney Kutbu buz katmanının 37.000 metre üzerinde (ticarî uçuşların neredeyse dört katı yüksekte) uçan bir helyum balonuna bağlanmış bir grup radyo anteni var. Böyle bir yükseklikte, antenler evreni “dinleyebiliyor” ve nötrino olarak bilinip, gezegeni sürekli bombalayan yüksek enerjili parçacıkları tespit edebiliyor.

Bu parçacıklar bizim için tehlike oluşturmuyor ve insanlar farkına bile varmadan çoğu katı cismin içinden geçiyorlar; bazı tahminler, vücudunuzdan her saniye 100 trilyon nötrino geçtiğini ileri sürüyor! Maddeyle nadiren etkileşime geçiyorlar. Fakat bir atoma çarparlarsa, ikinci bir parçacık yağmuru oluşturuyorlar ve bunlar tespit edilebiliyor. Böylelikle evrende nereden geldikleri araştırılabilir. ANITA, evrende vızır vızır gezen ve Güney Kutbu buzul katmanında maddeyle çarpışan nötrinoları tespit ediyor.

ANITA, yıllar boyunca bir dizi “anormal” olay tespit etti. Bu yüksek enerjili nötrinolar uzaydan gelmek yerine, dedektöre çarpmadan önce Dünya’nın iç kısmından tuhaf bir açıda geliyor gibi görünüyorlar. Söz konusu bulgular, mevcut fizik anlayışımızla açıklanamıyor; bu kadarı doğru.

Avustralya’nın ulusal bilim kurumu CSIRO’nun fahri üyesi Ron Ekers, “Olağandışı ANITA olayları biliniyor ve 2016’dan beri tartışılıyordu” diyor. “Dört yıldan beri, ANITA’nın gördüğü anormal olaylara dair hiç tatmin edici bir açıklama olmadı. Bu yüzden bu durum, özellikle bu işle uğraşanlar için çok sinir bozucu.”

New Scientist haberi 8 Nisan’da yayına girdiyse de (ve ANITA’nın sonuçları neredeyse iki yıllık), kuram daha yeni ses getirdi. Gazlayıcı manşetler, haberin sosyal medyada yayılışını hızlandırdı. Bir tanesinde “NASA, fiziğin ve zamanın ters işlediği paralel evrenin kanıtını ortaya çıkardı” yazıyor. Bir diğeri ise “Bilim insanları, paralel evrenin kanıtını bulmuş olabilir” diyor.

New Scientist sitesindeki yazıyı okumak için para ödemek gerektiğinden, paralel evren haberlerinin çoğunda açılış paragrafları alınmış ve bulguların ardındaki detaylar açıklanmamış. Bu detaylar arasında bilim insanlarından biri, paralel evren kuramı için “yarım kalan bir iki tane iş var” diyor. Güney Kutbu’nda, IceCube adıyla bilinen başka bir nötrino rasathanesi var. ANITA’da yapılan gözlemler burada da kullanılıyor ve rasathane, standart fizik modelinin bu tuhaf olayları açıklayamadığını öne sürüyor.

“Böyle bir durumda, çok daha uç noktadaki ihtimalleri araştırmaya başlıyorsunuz” diyor Ekers.

Bilimsel yönden burada çok ilginç bir olay dönüyor fakat bu, size söylenen şey değil. ANITA deneyi, kendi içinde akıllara durgunluk veren türden. Çoğu maddenin içinden geçen “hayaletvari” parçacıkları arıyor. Olağandışı ve beklenmedik bir şeyi kesin olarak tespit etti. Güney Kutbu’ndaki buzulların bu anormal olaylara yol açıyor olabilmesi gibi, hızlı hit haberlerde keşfedilemeyecek bir sürü kuram var.

Queensland Üniversitesi’nde astroparçacık görüngü bilimci olan Pat Scott, bu fikrin “mantıklı” olduğunu açıklıyor ve ANITA’nın tespit ettiği anormal şeyleri açıklayabilecek çok daha fazla kuram olduğunu ileri sürüyor. “Paralel evrenin keşfedilmesine yönelik hiçbir şey yok” diyor.

Durumun özeti basit: Nötrinolar hakkında bilmediğimiz çok şey var ve astrofizikçiler ile bilim insanları halen bunları aydınlatmaya çalışıyor. Avustralya’daki Curtin Üniversitesi’nde radyo gökbilimci olan Clancy James, “Bulunacak yeni fizik kanunları var ve bundan kesinlikle eminiz” diyor.

Doğrudan “paralel evrenlere” atlamak biraz fazla ileri gitmek gibi. Üstelik, akıllara bu kadar durgunluk vermeyen fakat ANITA’nın tespit ettiklerini açıklayabilecek kuramlar da var. Sidney Üniversitesi’nde astrofizikçi olan Geraint Lewis, “ANITA’nın sonuçlarını açıklayabilecek bir dizi muhtemel parçacık adayı var” diyor.

“ANITA’daki sinyalleri tartışırken, paralel evrenler kulağa heyecan verici ve seksi gelse de; alternatif fikirler hâlâ masada” diye belirtiyor Lewis. Ayrıca bu durumun, görüşün yanlış olduğu anlamına gelmediğini belirtiyor; fakat şimdilik delillerin miktarı aleyhte.

Maalesef, bu kuramı tekrar eden haberlerin büyük bölümünde, bulgular etraflı biçimde incelenmiyor ve bu durum, halkın bilimle olan ilişkisini zora sokuyor. Bu ilişki, iklim değişikliği ve koronavirüs salgınına yönelik yanlış bilgi kampanyaları yüzünden halihazırda sallantıda.

Bu gibi haberleri gördüğünüz zaman, “Sagan Standardı”nı hatırlamak iyi olabilir. Meşhur gökbilimci Carl Sagan şöyle demiş: “Sıradışı iddialar, sıradışı kanıt gerektirir.” Şu an harika bir kuramımız var fakat onu destekleyecek sıradışı kanıtımız yok.

Ekers, yaptığımız şeyin “Bir miktar küstah bir açıklama” olduğunu söylüyor: “Başka hiçbir şey işe yaramadığı için, hayal kırıklığından doğan bir şey.” Bu görüşün, “Ezber bozan bir düşünce” ve “büyüleyici” bir fikir olduğunu; fakat çok ciddiye alınmaması gereken bir şey olduğunu söylüyor.

Bu yüzden, üzgünüz ama paralel evren kanıtı bulunmadı. Maalesef; eğer paralel evren varsa, o halde bu makale paralel kuramını hiç de bozmuyor. Onu destekliyor! Bu yüzden lütfen, bütün epostalarınızı paralel evren Popular Science’ına yönlendirin.

 

 

 

 

Yazar: Jackson Ryan/CNet. Çeviri: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz