Hoş bir gülümsemenin kökenleri, uzun bir süredir günümüzdeki köpek balıklarının korkutucu çenelerinde aranmış. Bu canlılar, omurgalıların diş gelişiminin atalardaki durumunu ve evrimini yansıtan canlı fosiller şeklinde düşünülüyor. Fakat söz konusu görüş, antik ataların tabiatını daha doğru biçimde yansıtan gerçek fosilleri görmezden geliyor.
Bristol Üniversitesi ile Naturalis Biyoçeşitlilik Merkezi’nin öncülüğünde yürütülen ve Nature Ecology and Evolution bülteninde yayımlanan yeni çalışma, yaşayan köpek balığı akrabaların diş yapılarının, çeneli omurgalıların son ortak atasını hiç temsil etmediğini ortaya çıkarıyor.
Çalışma; dişler bir zamanlar evrimleşmiş olsa bile karmaşık diş yapılarının evrimsel tarihte pek çok kez kazanılıp kaybedildiğini ve yaşayan köpek balıklarındaki diş değişiminin, insanlardaki diş patolojilerine yönelik tedavi amaçlı çözüm arayışında en iyi örnek olmadığını gösteriyor.
Hollanda Leiden’deki Naturalis Biyoçeşitlilik Merkezi’nde çalışan baş yazar Martin Rücklin şöyle aktarıyor: “İsviçre’deki Paul Scherrer Enstitüsü’nde yer alan İsviçre Işık Kaynağı’nın TOMCAT ışın hüzmesi hattındaki yüksek enerjili x-ışınlarını kullanıp, köpek balığı atalarındaki diş ve kemik yapısı ile bunların gelişimini inceledik. Bu isnakantid dikenli yüzgeçliler, birden fazla ardışık diş sırasından meydana gelen marjinal diş yapısı sergiliyor. Bunlar ise dikenli yüzgeçlilerin çenesinin karşısında ve taçlı kıkırdaklı balıkların çenelerinde görülen diş helezonlarına hiç benzemiyor.”
Araştırmanın eş yazarı ve Briston Üniversitesi Dünya Bilimleri Fakültesi’nde çalışan Profesörü Philip Donoghue şöyle aktarıyor: “Omurgalıların diş yapıları, perdelemeyi ve bir hayvanın ömrü boyunca verimli beslenmesini sağlayan düzenli bir dizilim sergiliyor. Bu diş düzeninin, köpek balıklarında görülen ve dental lamina adı verilen evrensel bir gelişim mekanizmasından çıktığı düşünülüyor. Ardışık diş sıralarında gördüğümüz durum, bu mekanizmayla açıklanamıyor.”
Bristol Üniversitesi. Ç: O.