Oturma Düzeni, İlkokul Öğrencileri Arasında Arkadaşlığı Teşvik Ediyor

0
Fotoğraf: Feliphe Schiaroll/Unsplash

Öğretmenlerin çoğu, öğrencilere sıra atarken akademik sebeplere odaklanıyor. Florida Atlantik Üniversitesinde (FAU) çalışan psikoloji araştırmacılarının yürüttüğü yeni bir çalışma, sınıftaki sıra atamalarının çocukların arkadaşları bakımından da önemli sonuçlar doğurduğunu ilk defa gösteriyor.

Frontiers of Psychology bülteninde yayımlanan çalışmanın sonuçları, arkadaşlıkların sınıftaki sıra dizilimini yansıttığını ortaya çıkarıyor. Buna göre birbirinin yanında veya yakınında oturan öğrencilerin birbirleriyle arkadaş olması, sınıftaki başka bir yerde oturan öğrencilere göre kıyasla daha muhtemel. Dahası; yapılan boylamsal analizlerin gösterdiğine göre sınıftaki oturma yakınlığı da yeni arkadaşlıkların oluşmasıyla bağlantılı. Sıra dizilimi değiştikten sonra öğrencilerin yanına yeni oturdukları kişilerle arkadaş olması, sırasında kalan veya daha uzağa oturtulan kişilere kıyasla daha muhtemel.

Çalışmanın kıdemli yazarı ve FAU Charles E. Schmidt Fen Bilimleri Fakültesinde psikoloji profesörü olan Brett Laursen, “Çalışmamızdaki öğrenciler, her gün zamanlarının büyük bir bölümünü aynı 15 kadar sınıf arkadaşıyla geçirmişti” diyor. “Eğitim döneminin ortasında, birbirine aşina olmayan öğrenciler yoktu. Fakat sıra dizilimi değiştiğinde, yeni sıra arkadaşları genelde yeni arkadaşlara dönüşmüştü. Bu durum, maruz kalmanın arkadaşlık için tek başına yeterli bir etmen olmadığına yönelik iddialarla tutarlılık gösteriyor. Görünüşe göre yakınlık, bir arkadaşlığın temelini oluşturan türden değiş tokuşlar için yeni fırsatlar sağlayıp aşinalığın ötesine geçiyor.”

Çalışmadaki katılımcılar arasında yaşları 8-11 ve sınıfları 3-5 arasında değişen, 13-14 haftalık aralıklarla arkadaş tayin edilen 235 öğrenci (129 erkek, 106 kız) yer alıyor.

Çalışma kapsamında öğretmenlerin yerleştirme çizelgelerinden faydalanılarak, sınıftaki öğrenci çiftlerinin her biri için üç farklı yakınlık biçimi hesaplanmış. Komşu yakınlığı, bir sıra veya masada birbirinin doğrudan yanına oturan ve bir masada doğrudan karşı karşıya oturan sınıf arkadaşlarını tanımlıyor. Grup yakınlığında ise komşu şeklinde tanımlanan sınıf arkadaşlarının yanısıra komşuların yakınında bulunanlar da yer alıyor; ikinci topluluk, aynı sırada birbirlerinden bir sandalye uzakta veya aynı masada birbirlerine köşegen şekilde oturan öğrencileri kapsıyor. En kuvvetli bulguların grup yakınlığında elde edilmesi, çocukların sürekli iletişim için yeterince yakında oturan akranları lehine en yakın komşularını göz ardı etmeye eğilim sergilediklerini akla getiriyor.

“Elbette öğrenciler sandalyelerine yapışık değildi; öğle yemeğinde, teneffüste ve (bazı sınıflarda) boş zaman faaliyetlerinde uzakta oturan akranlarla etkileşimler yaşanmıştı” diyor Laursen. “Diğer sınıf arkadaşlarıyla etkileşim fırsatları bulunmasına karşın, birbirlerinin yanına yeni oturan öğrenciler arasında yeni arkadaşlıkların ortaya çıkma eğilimi vardı. Bu durum, arkadaşlığın oluşumunda yakınlığın gücünü gösteriyor.”

 

Yazar: Gisele Galoustian/Florida Atlantik Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz