Plastik Kaplar Mikrodalgada Isıtıldığında Milyarlarca Nanoplastik Yayılıyor

0
Kazi Albab Hüseyin (solda) bir eliyle oğlunu tutarken bir eliyle de mikrodalga fırından plastik bir su kabını çıkarıyor. Lincoln-Nebraska Üniversitesinde çalışan Hüseyin ve meslektaşları, bu tür kapların milyarlarca nanoskobik ve milyonlarca mikroskobik parçacık yayabildiğini bulmuş. Fotoğraf: Craig Chandler

Kültür ortamında yetiştirilmiş böbrek hücrelerinin %75’e kadarı, plastik parçacıklara maruz kaldığında ölüyor.

Nebraska-Lincoln Üniversitesinde yürütülen bir araştırmaya göre yiyecek ve içecekleri ısıtmanın en hızlı yolu, devasa miktarda çok küçük plastik parçacığı yutmanın da en hızlı yolu olabilir.

Yapılan deneyler, ABD’deki dükkan raflarında bulunabilen plastik bebek mama kaplarını mikrodalgaya koymanın devasa sayıda plastik parçacık yayabileceğini göstermiş; bazı durumlarda kabın her santimetre küpü başına 2 milyardan fazla nanoplastik ve 4 milyon mikroplastik…

Mikro ve nanoplastik tüketmenin sağlığa dönük etkileri hâlâ belli olmasa da; Nebraska’da çalışan araştırma takımı kültür ortamında yetiştirilmiş embriyonik böbrek hücrelerinin dörtte üçünün aynı parçacıklara maruz bırakıldıktan iki gün sonra öldüğünü keşfetmiş. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayımladığı 2022 tarihli bir raporda, bu gibi parçacıklara maruz kalmanın sınırlandırılması tavsiye ediliyor.

Nebraska-Lincoln Üniversitesinde inşaat ve çevre mühendisliği doktora öğrencisi ve çalışmanın baş yazarı Kazi Albab Hüseyin, “Ne kadar mikro ve nanoplastik aldığımızı bilmek cidden önemli” diyor. “Belli gıdaları yediğimizde, genelde bunların kalori içeriği, şeker seviyeleri ve diğer besin değerleri ile ilgili bilgilendirilir veya bir fikir sahibi oluruz. Bence yiyeceğimizdeki plastik sayısının farkında olmamız da eşit derecede önemli.

“Kalori ve besinlerin sağlığımız üzerindeki etkisini anladığımız kadar, sebep olabilecekleri muhtemel zararları anlamada plastik parçacık sindirmenin boyutunu bilmek de büyük önem taşıyor. Bizimki de dahil pek çok çalışmada, mikro ve nanoplastiklerin toksik etkisinin büyük ölçüde maruz kalma seviyesiyle bağlantılı olduğu gösteriliyor.”

Araştırma takımı bu çalışmaya, Hüseyin’in baba olduğu 2021 yılında koyulmuş. Önceki çalışmalarda bebek biberonlarından yayılan plastik parçacıklar araştırılmışsa da; ekip hiçbir çalışmada Hüseyin’in kendini alışveriş yaparken bulduğu tipte plastik kap ve torbaların incelenmediğini fark etmiş. Milyonlarca anne babanın da düzenli olarak yaptığı bir şey bu.

Hüseyin

Hüseyin ve meslektaşları, polipropilenden yapılan iki mama kabı ile polietilenden yapılan ve yeniden kullanılabilen bir torba ile deneyler yürütmeye karar vermiş. Her ikisi de ABD Gıda ve İlaç Dairesi FDA tarafından onaylanmış plastikler. Deneylerden birinde araştırmacılar, kapları ya iyonsuzlaştırılmış suyla ya da %3 asetik asitle doldurup sonrasında bunların 1.000 watt’lık bir mikrodalgada tam güçte üç dakika boyunca ısıtmışlar (ikinci sıvıyla süt ürünleri, meyveler, sebzeler ve diğer görece asidik gıdalar canlandırılmak istenmiş). Sonrasında bu sıvıları mikro ve nanoplastikler yönünden analiz etmişler: Mikrolar çapları bir milimetrenin 1/1000’i kadarken, nanolar ise bunlardan küçük olan tüm parçacıkları kapsıyor.

Mikrodalgada ısıtmayla yayılan parçacıkların gerçek miktarı, plastik kap ve içerisindeki sıvının da dahil olduğu birden fazla etmene bağlı. Fakat parçacık yayılımı, vücut ağırlığı ile kişi başına çeşitli gıda ve içecek tüketiminin hesaba katıldığı bir modele göre araştırmacılar, en büyük göreli plastik yoğunluklarını mikrodalgada ısıtılmış su içeren ürünleri içen bebekler ile mikrodalgada ısıtılmış süt ürünlerini tüketen küçük çocukların tükettiğini tahmin ediyor. Yiyeceklerin veya içeceklerin altı aylık bir süre boyunca buzdolabında ve oda sıcaklığında depolanmasını taklit etmek üzere tasarlanan deneyler, her ikisinin de mikro ve nano parçacık yayılışına yol açabileceğini akla getiriyor.

“Kendi bebeğimde plastik kullanımından tamamen kaçınamıyorum” diyor Hüseyin. “Fakat mikro ve nanoplastiklerin daha fazla yayılmasına sebep olan bu senaryolardan kaçınabildim. İnsanlar bunları bilmeyi de hak ediyor ve dikkatli seçim yapmaları gerekiyor.”

Nebraska Tıp Merkezinde çalışan Svetlana Romanova’nın da yardımıyla araştırmacılar, daha sonra kültür ortamında embriyonik böbrek hücreleri yetiştirerek onları bu kaplardan yayılan gerçek plastik parçacıklarına maruz bırakmışlar; Hüseyin’in bildiği kadarıyla böyle bir şey dünyada ilk defa yapılıyor. Araştırmacılar sadece tek kaptan yayılan miktarda parçacığı maruz bırakmak yerine, hücreleri bebek ve küçük çocuklarda günlerce birikebilecek ya da birden fazla kaynaktan gelebilecek yoğunlukta parçacığa maruz bırakmışlar.

İşlem uygulanmayan embriyonik böbrek hücrelerine (solda) karşılık mikro ve nanoplastiklerle 72 saat işlem uygulanan hücrelerin (sağda) yan yana karşılaştırması. Görüntü: Environmental Science & Technology/ Amerikan Kimya Derneği

İki gün sonra, en yüksek yoğunluklara maruz kalan böbrek hücrelerinin sadece %23’ü hayatta kalmayı başarabilmiş; bu miktar, mikro ve nanoplastik toksisitesine yönelik yürütülen önceki çalışmalarda gözlenenlerden çok daha yüksek oranda bir kayıp. Araştırma takımı, böbrek hücrelerinin bu parçacıklara karşı önceki araştırmalarda incelenen diğer hücre tiplerinden daha savunmasız olabileceğinden şüpheleniyor. Fakat o önceki çalışmalarda, bazıları hücrelerden geçemeyecek kadar büyük olabilecek daha büyük çaptaki polipropilen parçacıklarının etkileri incelenmiş. Eğer durum böyleyse, Hüseyin’in öncülük ettiği çalışmada özellikle şok edici bir şey kanıtlanmış olabilir: Deneysel koşulları ne olursa olsun, Husker’ın ekibi polipropilen kapların ve polietilen torbaların genelde 1.000 kat kadar daha fazla nanoplastik ve mikroplastik yaydığını keşfetmiş.

Hücreden geçip geçmeme sorusu, Hüseyin’in söylediğine göre mikro ve nanoplastik tüketmenin gerçek tehlikeleri belirlenmeden önce cevaplanması gereken pek çok sorudan sadece biri. Fakat sağlık riski sergiledikleri (ve plastikler bebek mama kaplarında gözde bir seçim olduğu) düşünüldüğünde, ebeveynlerin plastik kap üreten şirketleri uygun alternatifler aramaya yöneltmesinin onların yararına olduğunu söylüyor bilim insanı.

“Daha düşük miktarda parçacık yayan polimerler bulmamız gerekiyor” diyor Hüseyin. “Muhtemelen araştırmacılar herhangi bir mikro ya da nanoplastik yaymayan veya yaysa bile önemsiz miktarda yayan plastikler geliştirebilecekler;.

“Bu ürünlerin üzerinde ‘mikroplastik içermez’ veya ‘nanoplastik içermez’ yazdığı günlerin geleceğini düşünüyorum.”

Çalışma Environmental Science & Technology bülteninde yayımlandı.

Yazar: Scott Schrage/Lincoln-Nebraska Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz