Sivrisineklerin Koku Algılayıcıları, Böceksavarlardan Kaçınmalarını Sağlıyor

0
Fotoğraf: Jeny/Pixabay

Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalışan araştırmacılar şaşırtıcı bulgulara ulaştıklarını ve sivrisineklerin (meyve sineklerinden farklı olarak) koku algılayan sinir hücrelerinin, hücre yüzeyinde kokuyla ilişkili protein veya almaç üretmeye zorlandıklarında kapandığını aktarıyor. Bu “ifade” süreci, görünüşe göre böceklerin yaygın şekilde kullanılan böceksavarları görmezden gelebilmesini sağlıyor.

Bunun aksine meyve sineklerindeki koku algılayıcıları koku almacı ifade etmeye zorlandığında, sinekleri bazı kokulardan kaçmaya teşvik ediyor.

Araştırmacılar, geçtiğimiz hafta Cell Reports bülteninde yayımlanan bulguların böceklerdeki koku sisteminin çeşitliliğini ortaya çıkardığını ve sivrisinekleri insan cildinden uzaklaştırma yöntemlerini geliştirmeyi hedefleyen araştırmalara yenisini eklediğini belirtiyor.

Sivrisinek ısırığı cildin şişmesine ve kaşınmasına sebep olmakla kalmıyor, aynı zamanda dünya çapında sıtma ile dang ateşinin yanısıra Zika virüs enfeksiyonları gibi önlenmesi zor ve sıklıkla da ölümcül olan hastalıkların yayılmasında da rol oynuyor.

Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesinde yardımcı sinirbilim profesörü olan Dr. Christopher Potter, yeni çalışmayı “Deneyler beklendiği gibi gitmediğinde, genelde keşfedilecek yeni bir şey vardır” sözleriyle tarif ediyor. “Görünüşe göre sinekler, zannedilenden çok daha kurnaz.”

Potter ile eski doktora sonrası araştırma görevlisi Dr. Sarah Maguire araştırma projelerini tasarlarken, sivrisineklerin yeni koku almaçları ifade etmeye zorlandıklarında meyve sinekleriyle aynı tepkiyi verdiklerini bulmayı bekliyormuş.

Yapılan başka araştırmalar, sinek koku nöronlarındaki koku almaçları anormal biçimde ifade edildiğinde, ifade edilen koku almacına dayalı yeni bir sinyalin beyne gittiğini ve bu sayede böceklerin rahatsız edici kokudan uzaklaştığını göstermiş.

Araştırmacılara göre sineklerin büyüdüğü ortam, sineklerde ifade edilen koku almaçlarını belirliyor.

 

 

 

 

Kaynak: Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz