Bilim-kurgu yazarı Arthur C.Clarke bir keresinde; yeterince gelişmiş olan ileri teknolojinin, sihirden ayrılamayacağını yazmıştır. Gerçi Clarke biraz dar görüşlü düşünüyordu. Aslında, yeterli düzeyde olan her teknik ve jargony(?) bilim, sihirden farksızdır ya da olimpiyatlar için, sözde bilimdir.
Oyunları kasıp kavuran en yeni fenomen ise “bardak çektirme”. Bu yöntem antik bir kan dökme uygulamasıdır, aslında eski çağlarda kanı temizlemek için geliştirilmiş bir metottur. Günümüzde ise; düzensiz kan akışını, fazla ısıyı, yüksek ateşi, bilinç kaybını, kasılmaları ve acıyı ortadan kaldıran bir cihaz olarak övülmektedir. Bilim çevrelerinde, kılcal damarları sıcak bardaklarla patlatmanın, bunları nasıl başardığına ilişkin bir fikir birliği olmamasına rağmen, bardak çektirmenin bazı tıbbı etkileri olduğu kesin, muhtemel doku ölmesi gibi.
Ancak, olimpiyatlardaki asıl sözde bilim devri uzun zaman önce sona erdi. Bir süre boyunca, 1904 olimpiyatlarındaki “vahşi” ırklar için antropoloji günlerinden, 1936 oyunlarındaki siyahi Jesse Owens’ın üstün ırk kavramını geride bırakan hızına kadar, olimpiyatlara ilişkin prensiplerin altında yatan bilimsel teoriler sadece öjenik (insanların sadece arzulanan özelliklere sahip olmalarının sağlanması için kontrollü üreme) sözde bilime dayalıydı.
Arzulanana uygun üremenin cazibesi azalınca, biyomekanik, olimpiyatlarda en çok başvurulan yöntem olmaya başladı. Sadece yüksek atlamada bile 1968’de en verimli teknik seçilen ve tuhaf bir şekilde Fosbury Flop adını alan yönteme kadar 7 popüler teknik denendi. Ayrıca dış etkenlerde daha önemli bir hale geldi. Koşu elbiseleri üç çeyrek boyundaki kombinasyonlardan insan vücuduna oturan kıyafetlere dönüştü. Karbon fiber bisikletler, erkeklerin Speedo mayoları (eski iki parçalı kıyafetlerden bir hayli farklı olan) ile birlikte 80’lerde popüler oldu. Daha sonra 1992 yılında Speedo s2000 adlı mayoyu tanıttı. Bu mayo direnci %15 azalttı ve 2008 LZR mayosuna önayak oldu. Ancak bu mayo verimliliği sebebiyle yasaklandı.
LZR kıyafetinin en etkili şekilde gösterdiği gibi olimpik sınırları zorlama kavramı değişti. İnsan fizyolojisi sınırlarına yaklaşmışken, mühendislik ve teknolojideki ilerlemeler, Dünya rekorlarının kırılmaya devam etmesinde daha baskın rol oynamaya başladı. Bu yüzden sporcuların kişisel limitlerine ulaşmak için sözde bilim dahil her yola başvurmalarına şaşmamak gerek.
Bardak çekme en öne çıkan yöntem olabilir ama olimpiyatlarda kullanılan sözde bilim sadece onunla kısıtlı değil. 2008’den beri oyunlar Elastik Bantlama Tedavisini de popüler hale getirdi. Bu yöntem cildinize hafif gerginlik uygulayarak rahatsızlıkları azaltır ve lenfatik drenajı kolaylaştırır. Bilimsel verilere göre ise böyle bir etkisi yoktur.
Bardak çekmenin yanı sıra bazı olimpiyat sporcuları, hastalıkları tedavi ettiğine dair hiçbir kanıt bulunmamasına rağmen akupunktura yöneldi. Akupunkturun iğnelerin konumuna bakılmaksızın acıyı (en azından fiziksel acıyı) azalttığı görüldü. Diğer bir deyişle, herhangi bir noktayı iğneleme ile acıyı azaltmak da hedeflenen yerleri iğnelemek kadar verimli bir yöntem.
Bunun dışında, yüzücü Amanda Beard tarafından övülen paleo diyeti var. Bu diyetin güzel bir prensibi var: “insanların yemesi gereken her şeyi yiyin ve zaten daha sağlıklı olacaksınız”. Ancak, avcı-toplayıcı diyetleri çok farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Genelde makro besinler yüzde 19-35 arası protein, yüzde 22-40 arası karbonhidrat ve yüzde 28-58 arası yağ değerlerine sahip oluyor. Ayrıca belirtmek gerekir ki, gelişmiş laktoz toleransı gibi durumlar sindirim sistemimizin de diyetlerle birlikte geliştiğini gösterir.
Ağrıyan kasları dondurmak genel kabul gören bir yöntemdir ve sık sık oyuna dönmek için başvurulan bilimsel dayanağı olmayan bir iyileştirme uygulamasıdır. Olimpiyatlar kas dondurmanın kullanıldığı tek organizasyon değildir. Günümüzde bu yöntemin ağrıyı belirli bir süre durdurup oyuna devam etmek için kullanılmasının yarar sağlamaktan çok zarar verdiğine ilişkin birçok kanıt vardır.
Dahası var. Beslenme uzmanları olimpiyatlar için destek vitaminleri kullanmanın birçok Amerikalı için gereksiz olduğunu ileri sürmektedir. En az 429.000 bireyin katıldığı çalışmada destek amaçlı alınan vitaminlerin genelde sağlığa zarar verdiği görüldü.
Yinede sporcuları suçlamak zor. Son dönemlerde düzenlenen olimpiyatlarda rekor kırma oranı daha önceki oyunlara göre azaldı. Bunun sebebi ise silis yüklü nanoparçacıklardan oluşan raketler, karbon nanofiber golf sopaları ve sporcuların hareketlerini modelleyen, performanslarını kaydeden, strateji belirlemelerine yardımcı olan dijital ortamdaki büyük veri analizleri gibi küçük çaplı mühendislik uygulamalarıdır.
Olimpiyat sporcularının çantalarındaki en iyi oklar bilimsel olarak bu kadar gelişmiş hatta neredeyse mistik düzeydeyken sporcuların sözde bilim ile gerçek bilim arasında fark görmemeleri hatta sözde bilimi basitliği nedeniyle daha akla yatkın bulmaları şaşırtıcı değildir.
Diclehan Karakaya