Sıcaklıklar yükseldikçe, öğrencilere ve dışarıda çalışanlara nasıl destek olacağımızı yeniden düşünmemiz gerekiyor.
Kuzey Amerika, kayıtlı tarihindeki en kötü ısı dalgalarından birini yaşıyor. ABD ve Kanada’yı vuran kuraklıklar, ısı dalgaları ve orman yangınları, hastaneye kaldırılan insanların artmasına ve yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı. Fırtına ve sellerin tehlikeleri nispeten biliniyor olsa da, sıcaklık sessiz bir katil. Araştırmacılar, havayla ilgili en tehlikeli olaylardan biri olan ısı dalgalarının daha sık yaşanmadığını ve bazılarının daha uzun sürdüğünü bulmuş. Bazı halk sağlığı uzmanı ve araştırmacılar, olağanüstü sıcaklıkların birçok insan için (özellikle de yaşlılar, bağışıklık sistemi daha zayıf olanlar ve dış mekanda çalışanlar için) ne kadar tehlikeli olduğu yönünde farkındalık oluşturmak üzere ısı dalgalarına da fırtınalar gibi isim vermeyi öneriyor.
Adrienne Arsht–Rockefeller Vakfı Direnç Merkezi müdürü ve Aşırı Isı Direnci Birliği liderlerinden biri olan Kathy Baughman-McLeod, “Isı dalgalarında daha fazla drama ihtiyacımız var” diyor. “Bizce isim vermek, gereken dramı sağlayacaktır. Tropik fırtınalara, kasırgalara ve siklonlara isim vermek, kasırga ve siklonlar ile başı belada olan dünyanın bazı bölgelerinde farkındalık, önleme ve hazırlanma kültürü ile birlikte kaynak sağladı.”
Bir başka fikir ise tıpkı okullara sel ve kar tatili verilmesi gibi işçiler ile öğrencilere de “sıcaklık tatilleri” verilmesi. Sıcaklık tatilleri, sıcaklık ile nemin başa çıkılamayacak seviyeye ulaştığı günlerde işçiler ve öğrencilerin evde kalmasını sağlar. Sıcaklık tatili seçeneğinin bulunması, olağanüstü ısılara alışık olmayan bölgeler için özel önem taşıyor. Bölge okullarının da havalandırma ve iklimlendirme sistemlerinde acil iyileştirmeler yapması gerekebilir.
Tufts Üniversitesi’nde araştırmacı olan Elena Naumova, sıcaklık tatilleri sunmanın olumlu ve olumsuz yanları olduğunu açıklıyor. Birçok durum için tek çözüm sunulması, gelecekteki daha sıcak ve daha uzun ısı dalgalarının ele alınmasında doğru bir yöntem olmayabilir.
“Sıcaklık tatillerinin olması ve kimin çalışacağını, nasıl çalışacağımızı düşünmek bence çok mantıklı” diyor. “İnşaat işçileri ve çiftçiler gibi dışarıda çalışan insanları da düşünmemiz gerekiyor. ‘İşe daha erken başlayabiliriz’ diyebilir ve böylece durumu tamamen telafi edebilirler.”
Vermont Üniversitesi’nde halk sağlığı ve sağlık politikası dekan yardımcısı ile tıp profesörü olan Jan Carney da tüm işyerleri ve okul bölgelerine çözüm olarak sıcaklık tatili sunmanın etkisini sorguluyor. Carney’a göre bunun bir adım ötesi, bir konumun ısıyla ilgili ihtiyaçlarına yönelik yaygın eğitim ve tavsiyelerin sunulması olabilir. Bu sayede, ısı dalgaları sırasında insanların güvenliği daha etkili şekilde sağlanabilir.
“Eğer o gün okul varsa, evlerde olmasa bile okullarda klima kullanılabilir” diyor Carney, “ve bu durum bölgeden bölgeye değişiklik gösterebilir. Binaların daha yoğun olduğu ve kentsel ısı adası adı verilen yerlerde, söz konusu konumların çok daha sıcak olmasıyla birlikte bu etki daha da artarabilir.” Hazırlık yapmak da dersliklerin kapatılması kadar önemli olabilir; özellikle de her hanenin klimaya erişimi bulunmadığı düşünüldüğünde.
Carney, yaklaşan ısı konusunda daha iyi bir uyarı da öneriyor. “Isı gözlemlerine ve uyarılara/tavsiyelere ek olarak, bu konuyu daha da güçlendirmemiz gerekebilir. Suça, hava kirliliğine ve şiddetli hava olaylarına yönelik önemli uyarılarımız mevcut. Bu listeye aşırı ısıyı da eklememiz gerekiyor” diyor.
Giderek artan hava ısınması tehdidini derslerde işlemek de gerekiyor. Naumova, çocuklar ve ailelerine aşırı sıcağın diğer iklim sorunlarıyla ne şekilde bağlantılı olduğunun öğretilmesini öneriyor.
“Aşırı ısı, hiçbir zaman öylece gelip gitmez” diyor. “Fırtınalar, dolu, kuraklık ve orman yangınları gibi diğer olağanüstü olayların öncüsüdür. Peş peşe etkiler oluşturur ve toplum zaten ısı sebebiyle tükenmişse, (yaklaşan hava olaylarıyla) mücadele etmek çok daha zor olur.”
Naumova, araştırmacılar ve halk sağlığı yetkililerinin ısı dalgalarının sonuçlarını iyileştirmek maksadıyla göstereceği her çabaya diğer sağlık krizlerinde olduğu gibi yaklaşılması gerektiğini söylüyor. Salgın, düşük gelirli grupların halihazırda ne gibi eşitsizlikler yaşadığını gösterdi. Tıpkı COVID-19’da olduğu gibi aşırı ısının ele alınması da iş güvenliğine, gelire, suya adil erişime ve havalandırma ile iç mekanda güvenli hava kalitesi sağlayan adil altyapıya bakılmasını zorunlu kılacak.
“Bu sadece tek bir insanın uygulayabileceği basit bir çözüm değil” diyor Naumova. “İnsanların bir araya gelip bir karar vermesi gerekiyor.”
Yazar: Angely Mercado/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.