SAVERIO STRANGES
Kanadalıların neredeyse yarısı; vitaminler, mineraller, lif takviyeleri, antasitler ve balık yağları gibi en az bir besin takviyesini düzenli olarak alıyor. Bu bireylerin pek çoğu sağlıklı durumda olmalarına karşın, böyle yaparak genel durumlarını geliştirmeyi ve kronik hastalıkları önlemeyi umuyorlar.
Ancak bilimsel kanıtlar, belirli mikrobesinlerin eksik olduğuna dair bir teşhis olmadığı müddetçe; yüksek dozlu bazı besin takviyelerinin (beta karoten, E vitamini ve A vitamini gibi), sağlıklı bireylerde kronik hastalıkları önleme yönünden etkisinin az olduğunu öne sürüyor.
Araştırmalar, aslında bu takviyelerin yarardan çok zarar getirebileceğini iddia ediyor.
Bir tıp doktoru ve kamu sağlığı uzmanı olarak; Kuzey Amerika ve Avrupa’daki birkaç popülasyon üzerinde, selenyum gibi mikrobesinlerin ve besin takviyelerinin faydaları ve tehlikelerinin araştırıldığı birkaç çalışmada yer almıştım.
Geçenlerde yapılan bir çalışmada, meslektaşlarım ve ben; selenyum takviyelerinin kronik hastalığı (bu vakada diyabeti) önlemeye yardımcı olduğuna dair hiçbir kanıt bulamadık. Hatta doğal beslenme düzenlerinde nispeten düşük miktarlarda selenyum bulunan bölgelerde bile aynı şey geçerliydi.
Yaptığımız çalışmada, Danimarka’da yürütülen ve geçenlerde Diabetes, Obesity and Metabolism bülteninde yayınlanan, rastgeleleştirilmiş klinik bir çalışmadan alınan veriler kullanılmıştı.
Diğer taraftan ise, sağlıklı yaşlanmada ve önemli kronik hastalıkların önlenmesinde, diğer yaşam şekli değişimlerinin etkili olduğunu gösteren bol miktarda bilimsel bulgu var.
Bunlar arasında; genel beslenme kalitesini yükseltmek, fiziksel faaliyeti artırmak, sigaradan kaçınmak, sağlıklı uyku düzenlerini sürdürmek ve stresi en aza indirmek yer alıyor.
Takviyeler, diyabet tehlikesini artırıyor
Birleşik Devletler’de yürütülen ve rastgeleleştirilen önceki bir klinik deneyde, beslenme düzenlerinde halihazırda bolca selenyum bulunan yerlerde (ABD gibi); nispeten yüksek miktardaki selenyum dozlarının, aslında Tip 2 diyabet tehlikesini artırdığını gözlemledik.
Bu konu, birkaç sebep yönünden kamu sağlığı için önemli sonuçlar barındırıyor. Birincisi, ABD ve diğer pek çok Batı ülkesinde, selenyumla zenginleştirilmiş gıdaların ve besin takviyelerinin kullanımı, son yıllarda kayda değer oranda artış gösterdi.
Bunun sebebi, selenyum ve diğer antioksidan takviyelerinin, muhtemel bakımdan kronik hastalıkların tehlikesini azaltabildiğine yönelik bir algının mevcut olması.
Selenyum takviyesinin, yeni teşhis edilen diyabet veya kalp damar hastalıklarının halihazırdaki yüksek oranlarını daha da artırmamasını temin etmek gerekiyor.
İkinci olarak ise, bu alanda yapılan önceki çalışmaların çoğu; selenyum referans değerinin Avrupa’dakine oranla oldukça yüksek olduğu Kuzey Amerika popülasyonlarında yürütülmüştü.
Beslenme yoluyla alınan selenyum miktarları, ülkeler ve bölgeler arasında kayda değer miktarda değişiyor. Bunun sebebi ise çoğunlukla, dünyanın bir bölümündeki bitkisel gıdalarda bulunan selenyum içeriğinin (dolayısıyla da hayvan yemlerinin), diğer bir bölgeye göre değişken olması.
Son olarak; antioksidan takviyeleri üzerinde yapılan ve masraflı olan birkaç klinik deneyde, hayal kırıklığı yaratan bulgular elde edildi. Söz konusu bulgular, bu takviyelerin hem sağlık açısından hiçbir fayda sunmadığını, hem de muhtemel zararları olabileceğini gösterdi.
Bitkisel beslenin, iyi uyuyun, daha fazla hareket edin
Annals of Internal Medicine bülteninde yayınlanan önceki bir başmakalede bildirildiği üzere; mevcut deney verileri, sağlıklı bireylerin oluşturduğu genel nüfusta rutin besin takviyesini önermek yönünden yetersiz durumda.
Mesaj basit: Çoğu takviye, kronik hastalığı veya ölüm oranını önlemiyor. Yaygın şekilde kullanılmaları tavsiye edilmiyor ve kaçınılması öneriliyor.
Bu bildiri özellikle, ABD, Kanada ve diğer ülkelerde takviye kullananların büyük bir bölümünü temsil eden ve mikrobesin eksikliği yönünden belirgin bir kanıtın olmadığı genel nüfus için geçerli.
Kamu sağlığı yönünden bakacak olursak, sermayenin; genel nüfusta ve dezavantajlı alt nüfus gruplarındaki beslenme kalıplarını geliştiren tedbirlere, seferberliklere ve müdahalelere paylaştırılması gerekiyor; bu müdahalelerin de, en uygun sağlık düzeyi için gereken vitamin ve mineralleri içeren bitkisel gıdaların tüketimini artırması lazım.
Saverio Stranges, Western Üniversitesi‘nde Salgın Hastalık Bilimi Profesörü & Kürsü Başkanı
The Conversation
Yine de günde 1 tane multivitamin hapının zararı olmaz sanırım ;)