Popüler bir psikoloji testi, yaratıcılığın ölçülebileceğini söylüyor.
TikTok kullanıcıları bugünlerde “yaratıcılık seviyelerini” ölçerek sonuçlarıyla ilgili videolar paylaşıyor. Fakat eğlenceli bir internet akımı gibi görünen bu test, aslında sağlam bilimsel temellere dayanıyor.
Üstelik yaratıcılığın moda olduğu tek yer TikTok değil. Küresel McKinsey Enstitüsünün 2018 yılında yaptığı bir çalışmada, Amerikan işgücünde yaratıcılığa ve diğer yüksek bilişsel becerilere dönük talebin 2030 yılında yüzde 19 artacağı bulunmuş. Peki böylesine soyut bir kavramın miktarı, bırakın bir bireyi; bir işgücünde belirlenebilir mi?
Davranış bilimine göre cevap evet. Kanada’daki McGill Üniversitesinde doktora sonrası araştırma görevlisi olan psikolog Jay Olson, basit bir yaratıcılık testinin geliştirilmesine katkıda bulunmuş. Testte, katılımcılardan birbiriyle alakasız 10 isim saymaları isteniyor. Bu sayede bir kişinin ıraksak düşünme becerileri veya birden fazla orijinal fikir ve çözüm üretme kabiliyeti değerlendiriliyor. Olson’a göre bireyin ıraksak düşünme gücünü ölçen bu test yardımıyla kişinin sahip olduğu yaratıcı gücün bazı kısımları ölçülebilir.
“Iraksak düşünme, belirgin bir çözümü olmayan bazı problemlere genel bir çözüm bulmaya çalıştığınız zaman rol oynuyor” diyor Olson. “Iraksak düşünmeyi gün boyunca doğal şekilde kullanıyoruz.”
Iraksak düşünme testinin bazı yaygın örnekleri arasında, ataşlar için şaşırtıcı kullanım alanları bulmak veya bir odadaki mobilyaları mümkün olduğunca farklı şekillerde yerleştirmek bulunuyor. Fakat yaratıcı bilişin diğer tarafında, iyi tanımlanmış bir probleme en uygun çözümün arandığı yakınsak düşünme yer alıyor. Bu becerinin ölçülmesinde kullanılan testlerden biri de, katılımcıların üç kelime arasında bağlantı kurmaya çalıştığı Uzak İlişkilendirme Görevi. Ancak Olson, ıraksak düşünmenin açık uçlu tabiatını incelemeyi daha ilginç bulduğunu belirtiyor.
“Biraz mantık testine benziyor, okulda çözdüğünüz testler gibi” diye açıklıyor. “Tek bir doğru cevap var. Tek doğru cevabı bulmak fazla ilgimi çekmiyor. Bunun yerine, başka bir cevap seçmenin bu muazzam karmaşıklığını nasıl ölçebiliriz diye düşünmek daha çok ilgimi çekiyor.”
Olson, ıraksak ilişkilendirme işlemi üzerinde neredeyse yedi yıldır kafa yorsa da, fikrin ilk olarak bir çocuk oyunundan geldiğini söylüyor. Olson ve arkadaşları, küçükken alakasız kelimeleri düşünmeye çalışırmış. Olson sonraki yıllarda psikoloji üzerine çalışmaya başlayınca, eskiden ıraksak düşünme becerilerini ölçmüş olabileceklerini fark etmiş. Olson’un testi, Stanford Üniversitesinin kelimeleri sayılarla değiştirip kullanım şekillerini karşılaştıran GloVe öğrenme algoritmasının da yardımıyla, insanların verdiği cevaplardaki isimler arasında bulunan anlamsal farklılıkları ölçüyor. Kelimeler arasındaki farklılık ne kadar büyükse, yaratıcılığın da o kadar yüksek olduğu düşünülüyor. Fakat Olson, düşük bir puan almanın kişinin hayal gücünün olmaması anlamına gelmediğini söylüyor.
“Yaratıcılığın sadece ufak bir bölümünü ve nasıl göründüğünü ölçüyoruz” diyor Olson. “Bunlar genelde diğer ölçümlerle uyum gösteriyor. Görev, ıraksak düşünmeyi çok hızlı şekilde yakalamaya çalışmanın otomatik hale getirilmiş bir yöntemi. Üstelik bazı kişiler bunu eğlenceli buluyor.”
Olson’un araştırma takımı, testi ve bunu destekleyen bir makaleyi geçtiğimiz yıl PNAS bülteninde yayımlamıştı:
Fakat sosyal medya sayesinde, kısa süre önce yeni bir katılımcı akını olmuş. Influencer Kamri Noel, geçenlerde 94,49 puan alıp bunu TikTok’ta paylaşmıştı. Testi çözen diğer katılımcıların yüzde 99,32’sinden daha yüksek bir puandı bu. Takipçileri de videonun altındaki yüzlerce yorumda kendi puanlarını paylaşmıştı. Fakat Olson, insanların başkalarının yüksek puanlarını gördükten sonra yılmaması gerektiğini belirtiyor.
“Twitter, bu olayın gerçekleştiği ilk büyük platformdu. Şimdiyse yüz binlerce insan gönderi atıyor ve neredeyse hepsi ortalamanın üzerinde puanlar alıyor” diyor Olson. Bu durumun sebebinin de, bazı kullanıcıların testi birden fazla defa çözmesi ve cevaplar hazırlayarak performanslarını yapay şekilde yükseltmesi olduğunu düşünüyor. “İnsanların testi sıklıkla tekrar tekrar çözüp sonrasında sonuçları göndermesi bir nevi komik bir durum” diyor.
Olson testin, insanların sahip olduğu özel düşünme şekillerini ortaya çıkarmasından keyif aldığını ve sonuçların da ıraksak düşünmenin güvenilir bir ölçütü olabileceğini ekliyor. Değerlendirmeyi uygulayıp paylaşmak her ne kadar eğlenceli olsa da, yaratıcılığı ölçmenin tek bir yolu yok.
Harvard Üniversitesinde psikoloji profesörü olan Ellen Langer, geçen yaz Olson’un araştırmasına cevaben CNN’e verdiği bir röportajda “Yaratıcılık, yeni bir şeyin ürünüdür” diyor. “Farkında olduğunuzda, sizin için yeni olan bir şey üretirsiniz.”
Test hazırlayanların da söyleyebileceği üzere, birden fazla yaklaşım genelde daha iyi sonuçlara yol açıyor.
Yazar: Ella Weaver/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.