Bu organizmalar, bilinen önceki rekor sahiplerinden 1,9 milyar yıl daha eski.
Zeminin yaklaşık 15 metre altındaki mühürlü bir kaya çatlağı, son 2 milyar yıldır mikropların evi olmuş; yani böyle koşullarda keşfedilen en eski yaşama. Yaklaşık 30 santimetre boyutunda olan ve Güney Afrika’daki Bushveld Volkanik Kompleksi’nin altından çıkarılan örnek, önceki mikrobiyal rekor sahiplerinden 1,9 milyar yıl kadar eskiye uzanıyor. Bulgular, araştırmacıların yalnızca Dünya üzerindeki değil, (eğer varsa) Mars üzerindeki evrimsel yaşamın da ilk aşamalarını daha iyi anlamasına yardımcı olabilir.
Üç gün önce Microbial Ecology bülteninde yayımlanan bulgular, Tokyo Üniversitesi Dünya ve Gezegen Bilimleri Bölümünde çalışan ve önceki en eski yaşam biçimlerini 2020 yılında doğrulayan bir araştırma takımından geliyor.
Tokyo Üniversitesi Lisans Üstü Fen Bilimleri Fakültesinde çalışan makale baş yazarı ve yardımcı profesör Yohey Suzuki, Perşembe günü yapılan bir açıklamada “2 milyar yıllık kayaların yaşam barındırabileceğini bilmiyorduk” diyor. “Bu yüzden çok heyecan verici bir keşif oldu.”
Çağlar boyunca yüzeyden gizli kalmış mikropların ortaya çıkarılması için araştırmacıların bir canlının yaş ve kökenini belirlemede kullandığı önceki metodolojileri temel alması gerekmiş. Bunu yaparken de üç tip görüntüleme yaklaşımı (elektron mikroskobisi, floroışıl mikroskobi ve kızılötesi tayfölçümü) birleştirilerek mikrobiyal yaşamın gerçekten bu kadar eski mi olduğu yoksa kazı ve analiz esnasında kazara gerçekleşen bir bulaştan mı geldiği belirlenmeye çalışılmış. Araştırmacılar hücrelerin DNA’sını boyadıktan sonra mikropların proteinlerinin yanısıra etraflarındaki kilden yaşam alanlarına da bakarak, mikropların hem canlı olduklarını hem de çatlaktaki numuneye özgü olduklarını belirlemişler.
Mikropların Dünya üzerindeki neredeyse tüm diğer yaşam biçimlerinden daha uzun süre var olmaya devam edebilmesi, büyük ölçüde yaşam alanlarından kaynaklanıyor olabilir. Güney Afrika’nın kuzeydoğusunda yer alan Bushveld Volkanik Kompleksi, zengin maden yataklarıyla bilinen ve çıkarılan tüm platinin tahmini olarak yüzde 70’ini barındıran, yaklaşık 106.000 kilometre karelik bir bölge. Milyarlarca yıl önce volkanik magma, Dünya’nın yüzeyinin altında 9 km kadar kalın bölgelerde aşamalı biçimde soğumuş.
O zamandan beri çoğunlukla değişmeden kalan bu oluşumlar, mikrobiyal yaşamın yoğun şekilde bulunduğu ufak çatlaklar da barındırıyor. Bununla birlikte kil tortusu, söz konusu çatlakların yakınlarındaki boşlukları kaplamış ve başka hiçbir şeyin girmesine izin vermezken bu küçük canlıları içeride hapsetmiş. Uzmanlar bu durumun, mikrobiyal yaşamın neredeyse hiç evrimsel değişim geçirmeden son derece yavaş bir hızda devam etmesi yönünden istikrar olanağı sağladığını düşünüyor. Araştırma takımı daha fazla keşif yaparak, insanların gelişinden milyarlarca yıl önce gezegenin en eski yaşam formlarından bazılarının neye benzediğini detaylı şekilde öğrenmeyi ümit ediyor.
Gelecekteki çalışmalar Dünya üzerindeki canlıların zamanla nasıl evrimleştiğini daha iyi anlamamızla sınırlı kalmayabilir. Araştırma takımı, ilave keşiflerin günün birinde Mars’ta yaşam bulgusu arayışına da yardımcı olabilmesini umuyor.
Suzuki şöyle açıklıyor: “NASA’nın Perseverance uzay aracı şu an bu çalışmada kullandığımız kayalara benzer bir yaştaki kayaları geri getirmek üzere. Dünya’daki örneklerden mikrobiyal yaşam bulmak… şimdi Mars’taki örneklerde neler bulabileceğimiz bakımından beni heyecanlandırıyor.”
Yazar: Andrew Paul/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.