Bilim tatil yapmıyor.
Günlük rutininize ara verip, bilimdeki en son olayların bütün heyecanıyla (ve korkusuyla) birlikte mola vermek kesinlikle çok sağlıklı bir şey.
Fakat bilimde, birkaç gün içinde bile birçok şey meydana geliyor; bu yüzden, yaz boyunca kaçırmış olabileceğiniz en büyük 9 bilim olayını bir araya getirdik.
1. Uzay, büyüleyici ve tuhaf olgularıyla birlikte bizi yine hayal kırıklığına uğratmadı. Gezegen bilimciler, daha geçen hafta Satürn’deki tuhaf ve altıgen şeklindeki bulut oluşumunun üzerinde yükselen garip bir yapıyı incelediler ve bundan önce de, uzayın derinliklerinden gelen gizemli radyo sinyalleri tespit edildi.
Dünya’ya geri dönersek; bilim insanları, kuantum mekanikleri hakkında daha fazla şey öğrenmek için bir nesneyi çılgın derecede yüksek bir hızda döndürmeye çalışıyorlardı.
2. Sağlık bilimciler bu yaz bazı efsaneleri ortaya çıkardılar ve bazı besin ve vitaminlerin, sanıldığı gibi olmadığını gösterdiler. Yapılan geniş ölçekli bir klinik çalışmada, D vitamini desteklerinin, kemik kırığı tehlikesini azaltmakla bir ilgisinin olmadıkları gösterildi. Ayrıca Harvard’da çalışan bir bilim insanı, hindistan cevizi yağına “Katıksız Zehir” diyerek bir takım tartışmalara yol açtı.
Bu arada yoksulluk, insanların artık yeterli miktarda besin almasını engelliyor ve bu durum, 18’nci yüzyılda görülen bir hastalığın ABD ve Avustralya gibi zengin ülkelere geri dönmesiyle sonuçlanıyor.
3. Temmuz ayında, kendimizi Mısır’ın İskenderiye şehrinde keşfedilen siyah renkli, gizemli bir lahitin açılmasını sabırsızlıkla beklerken bulduk. Bir noktada internetin tamamı (veya en azından Twitter’ın tamamı), lahitin içinde yatan şeyi görmeye çalıştığımızda hangi lanetin başlayacağını tartışıyor gibi görünüyordu.
Elbette lahit açıldığında, arkeologlar tam da tahmin ettiğiniz şeyi buldu ve bazı şaşırtıcı (ve iğrenç) fotoğraflar paylaştılar. İçeriklerin çözümlenmesi, lahitte yatan kişinin kim olduğuna dair birkaç ipucu daha verdi.
Lahitin içinde yer alan ve 2.000 yıllık mumyaya ait olan yapışkan maddenin tadına bakmak isteyen rahatsız edici insanlardan ayrı olarak, kıyametle ilgili bir lanete dair hiç işaret yoktu. İklim değişikliğini saymazsak, kesinlikle çok kıyametsel görünen fakat halihazırda gerçekleşen başka ne var ki (önceden ayarlanmış lanet diye bir şey var mı ki?).
4. İklim değişikliğinden bahsedecek olursak, olağanüstü hava koşullarının şiddetlenmesiyle birlikte iklim değişikliği, geçmişizi de ortaya çıkarıyor. Dünya’nın karşı karşıya kaldığı eşi görülmemiş yangınlar, İrlanda’da 2. Dünya Savaşı sırasında taşlarla yazılan bir mesajı ortaya çıkardı.
Bu taş mesajlar, bombalama uçaklarının tarafsız bir bölgenin üzerinde uçtuğunu bilmesi için sinyal şeklinde kullanılıyordu.
Avrupa’nın başka yerinde meydana gelen olağanüstü sıcaklıklar, 1616 yılında nehir yatağındaki taşlara oyulan dehşetli uyarıları gün yüzüne çıkardı. Bu taşlar genel olarak Çekya’daki bir nehre daldırılmış, fakat suların azalmasıyla, gelecekteki zor zamanları işaret eden uyarı mesajları açığa çıkmış. Bunların arasında, “eğer beni görürsen, ağla” yazan bir taş bulunuyor.
Bu taşlar, bilim insanlarımızın şimdilerde yaptığı uyarıları hatırlatıyor; Sera haline gelmiş bir Dünya’nın ipini koparma yolunda ilerliyoruz, sıcaklık artışlarıyla ilgili ölümler kapıda ve siyasetçiler bunları görmezden gelmeye devam ediyor.
5. Bu sırada Avustralya’da, çölün içinde kurumuş halde duran bir göl yatağında, uzaydan görülebilen ve cinsel organ şekline sahip devasa bir geoglif (toprağa kazınmış tuhaf şekil) ortaya çıktı. Tamam; bu durum, gizemden ziyade daha çok ‘bu ne be’ dedirten bir olay olabilir, fakat yine de insanların biraz eğlenmesini sağladı.
6. Son birkaç ay içinde yapılan diğer keşifler arasında ise şunlar var: Jüpiter’in etrafında dönen 12 yeni uydu, insanlarda yeni bir tür beyin hücresi ve bunca zaman boyunca gözümüzün önünde, cildimizde gizlenen, bilim için tamamen yeni olan bir hücre şekli…
7. Mikroplar ve bulutlar arasında şaşırtıcı bir bağlantı bulundu; bu durum, yaşayan gezegenimizdeki her şeyin, birbiriyle nasıl sıkı bir şekilde bağlı olduğunu kanıtlıyor.
8. Bilim insanları ayrıca, evrimi iki seviyede iş başındayken kaydetti:
Doğal seçilim gözümüzün önünde gerçekleşiyor; Sadece bir tane fırtına mevsimi, Karayipler’deki bir kertenkelenin ayağının anatomik yapısını değiştirdi.
Kolera bakterisi de, ölü arkadaşlarından DNA parçaları çalarken yakalandı. Video görüntüsü inanılmaz görünüyor ve bu sinir bozucu canlıların, nasıl bu kadar hızlı bir şekilde antibiyotik direnci oluşturduğunu gösteriyor.
Kankalarından mutasyon çalmak varken, neden nesil değişimi yoluyla uyum sağlamayı bekleyesin ki?
9. Nihayet, okula dönmek için hazırlananlar veya başkalarının hazırlanmasına yardım edenler için; sınıflarda eğer ekranlı cihazlar varsa, bu konuda bazı tavsiyeler var: Yapılan yeni bir çalışmada bu cihazların, kullanılmıyorken bile dikkat dağıtabilecekleri gösterildi.
ScienceAlert