İnsanların sesleri algılama kabiliyeti üzerinde derin araştırmalar yapılmış; özellikle de, kişinin hayatının ilk yılı sırasında. Peki doğumdan sonraki ilk saatlerde neler oluyor? Bebekler konuşulan sesleri algılama konusunda doğuştan kabiliyetler taşıyorlar mı, yoksa sinirsel kodlama sürecinin bir süre olgunlaşması mı gerekiyor?
Barselona Üniversitesi Sinirbilim Enstitüsü ile Sant Joan de Deu Araştırma Enstitüsü’nde çalışan araştırmacılar yeni bir yöntembilim geliştirerek, insan gelişimindeki bu temel soruyu cevaplamaya çalışmışlar.
Nature‘a bağlı açık erişimli Scientific Reports bilim bülteninde yayımlanan sonuçlar, yeni doğan bebeklerde ses perdesinin sinirsel kodlanışının, dile üç yıl maruz kalan yetişkinlerdeki kodlanmayla karşılaştırılabilir seviyede olduğunu doğruluyor. Fakat seslerin tayfsal ve zamansal bakımdan taşıdığı ince yapıların algılanışına yönelik farklılıklar bulunuyor. Bu farklılıklar, o ve a gibi sesler arasında ayrım yapma kabiliyetine dayanıyor. Dolayısıyla araştırmacılar, sesin ilk defa bu çalışmada kaydedilen sinirsel kodlama yönünün doğduktan sonra yeterince olgun bulunmadığını; dilin yanısıra çevresel uyanlara da belli bir süre maruz kalmayı ve bir süre gelişmeyi gerektirdiğini belirtiyorlar.
Araştırmanın yazarlarına göre doğumdaki bu sinirsel kodlama süreçlerinde tipik nitelik taşıyan gelişim seviyesinin bilinmesi, “dildeki yetersizliklerin erken tespit edilmesini sağlayarak, gelecekte olumsuz sonuçların azaltılması bakımından erken müdahale ya da uyarım yapılmasını mümkün kılacak.”
Barselona Üniversitesi. Ç: O.