Galaksiler hakkında birçok şey biliniyor. Örneğin, içlerindeki yıldızların gazda asılı duran eski yıldız toz ve molekül karışımından şekillendiğini biliyoruz. Fakat bu basit elementlerin birbirine çekilmesiyle yeni bir yıldız oluşmasına giden süreç gizemini koruyor.
Şimdiyse uluslararası bir araştırma takımı, bir galakside bulunan gazlı içeriğin nasıl birleşip yeni nesil yıldızlar haline geldiğini anlamada önemli bir adım atmış.
Araştırma takımının elde ettiği bulgular, galaksilerin sık ve dramatik biçimde çarpıştığı ve yıldızlar ile galaksilerin bugün olduğundan daha etkin şekilde ortaya çıktığı evrenin ilk günlerinde, yıldızların nasıl oluştuğunu anlamaya yönelik önemli sonuçlar doğuruyor.
Dört gün önce yayımlanan çalışmada araştırmacılar, Şili’de yer alan Atakama Büyük Milimetre Teleskop Dizisi’ni (ALMA; birleştirilerek bir tane mega teleskop meydana getiren radyo teleskop ağı) kullanarak, gelgitsel cüce galaksi (TDG) adı verilen bir galaksi tipini gözlemlemişler. TDG’ler, büyük bir güçle çarpışan iki eski galaksinin enkazından ortaya çıkıyor. Bunlar, kendi galaksimizin de dahil olduğu (Samanyolu galaksisi; 13,6 milyar yaşında olduğu düşünülüyor) diğer galaksilerin ilk günlerini anlamaya çalışan bilim insanları için faal yıldız oluşum sistemleri ile saf ortamlar niteliği taşıyor.
Araştırmacılar, yaptıkları gözlemler ile bir TDG’nin moleküler bulutlarının hem boyut, hem de içerik bakımından Samanyolu galaksisinde bulunanlarla benzer olduğunu öğrenmişler. Bu durum, evren boyunca rol oynayan evrensel bir yıldız oluşum süreci olduğunu akla getiriyor.
Fakat çalışmadaki TDG’nin (TDG J1023+1952 şeklinde etiketlenmiş), dağınık gazlar yönünden beklenmedik biçimde zengin olduğu da görülmüş. Samanyolu galaksisinde yer alan gaz bulutları, açık ara en göze çarpan yıldız oluşturma fabrikaları gibi.
Çalışmanın eş yazarı ve Bath Üniversitesi Astrofizik bölümü başkanı profesör Carole Mundell, “Moleküler gazın hem bulut, hem de dağınık gaz şeklinde görünmesi şaşırtıcıydı” diyor.
Bath Üniversitesi. Ç: O.
