Nihayet!
Bilim insanları, vücuttaki inaktif HIV’in varlığını ele veren eşsiz bir protein keşfettiler.
Araştırmacılar on yıllardır virüslerin saklandıkları yeri tespit etmeye çalışıyorlardı. Şimdi bize yol gösteren bu buluş ile birlikte, tedavi üzerinde yapılan araştırmalar hızlanabilir.
HIV, çağdaş antiretroviral tedaviler sayesinde, pek çok insan için bir zamanlar olduğu gibi idam cezası demek değil. Fakat bu virüsü birisinin vücudundan kalıcı olarak çıkarmanın güvenilir bir yöntemi hâlâ yok.
İlaçlar virüsü kontrol altında tutabiliyor, fakat maalesef HIV’ın büyük bir silahı var; bağışıklık sisteminde bulunan gizli depolarda saklanıyor. Orada, koşullar yeniden ortaya çıkmak için daha uygun hale gelene kadar uykuda bekliyor.
Bu yüzden, kendilerine HIV bulaşan insanlar, pahalı ilaçlar ile bir ömür geçirmek zorunda kalıyor, çünkü tedavi durursa, virüsün gizli halinden geri dönüş yapması sadece haftalar sürebiliyor.
HIV’in oluşturduğu bu iğrenç ve gizli depolar, dingin T hücreleri olarak bilinen uzun ömürlü bağışıklık hücrelerinde bulunuyor. Virüs bu hücreleri gasp edip, kendi genetik malzemesini hastanın DNA’sına ilave ettiği için, depo T hücrelerinin izini arayıp bulmak son derece zor hale geliyor.
Şimdi Fransalı bilim insanlarından oluşan bir takım, sadece gizli virüsü barındıran T hücrelerinin yüzeyinde mevcut olan bir biyoişaretleyici keşfettiler ve HIV araştırmasındaki bu önemli kilometretaşına ulaştılar.
Fransa’daki Montpellier Üniversitesi’nden virüsbilimci Monsef Benkirane şöyle söylüyor: “1996’dan beri, gizlenen bu iğrenç virüsleri öldürmek hayal ediliyordu, fakat bunu yapmamızın bir yolu yoktu, çünkü onları belirlememizin yolu yoktu.”
Benkirane’nin takımı, CD32a adı verilen özel bir proteinin, gizli bir HIV enfeksiyonuna sahip T hücrelerinin yüzeyine takıldığını, fakat enfekte olmayan T hücrelerinde ve hatta aktif HIV sahibi T hücrelerinde bulunmadığını keşfettiler.
Bu büyük bir şey. CD32a’nın HIV depolarının biyoişareti olması, bilim insanlarının bunları bir hastanın kanında arayıp bulmaları konusunda daha şanslı oldukları anlamına geliyor. Bu durum, HIV’in daha en başta böyle depolar oluşturmasına izin veren işleyişler konusunda daha fazla araştırma yapılmasının önünü açacak.
Bilim insanları böyle bir bilgiyle donandıktan sonra, bu HIV yuvalarından temelli kurtulmak için yeni yollar bulabilecekler.
Takım, proteini ilk olarak laboratuvarda yapılan bir HIV enfeksiyonu örneğinde tespit etti. Daha sonra ise, HIV ile yaşayan ve tedavi gören 12 insandan alınan gerçek kan örneklerinde bunu bir biyoişaretçi olarak test etmeye geçtiler.
Kan örneklerindeki CD32a’lı T hücrelerini diğer T hücrelerinden ayırdılar ve bu özel proteine sahip hücrelerin, aslında kendi içlerinde gizli HIV barındırdığını buldular.
Maalesef, bu durum her vakada kesin bir delil değil. Çünkü protein sadece, gizlice enfekte olmuş T hücrelerinin sadece yaklaşık yarısında bulundu.
Araştırmaya katılmamış olan California San Diego Üniversitesi’nden Douglas Richman şöyle yazıyor: “Gizli HIV’in yok edilmesi, vücutta gizlice enfekte olmuş hücre sayısında çok daha fazla azalma gerektirecektir.”
Fakat bu, iğrenç virüs gizlenmeye başladığı zaman onu arayıp bulmamızda bize yardımcı olabilecek bir işaretçi bulmak için yaptığımız uzun arayışta, son derece ümit verici bir ilk adım olma özelliğini taşıyor.
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Kurumu’nun müdürü Tony Fauci, Nature bültenine konuşarak, virüse sahip olan daha geniş bir hasta çeşitliliğinden alınan daha fazla kan örneğinde bu bulguları tekrarlamanın, iyi bir adım olacağını söylüyor.
Gerçek bir HIV tedavisi yolunda olduğumuzu söylemek için henüz çok erken, ancak, bu sorun üzerinde on yıllardır durmadan çalışan araştırmacılar için bu haberler süper heyecan verici.
Fauci şöyle söylüyor: “Sahiden bunun doğru olmasını umuyorum. Bu çalışmanın, böylesine yetenekli araştırmacılar tarafından yapılmış olması ve verilerin iyi görünmesi, beni iyimser yapıyor.”
HIV’in önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ettiği bir dünyada, bu keşif gerçekten iyimserlik sebebi.
ABD CDC’deki verilere göre dünya çapında yaklaşık 36.7 milyon insan HIV ile yaşıyor, ancak sadece 17 milyon kişinin antiretroviral tedaviye erişimi var.
Bilim insanları, yeni biyoişaretçinin teşhis ve tedavi alanında kullanımı için şimdiden bir patent başvurusu yaptılar.
Bu araştırma, Nature bülteninde yayınlandı.
ScienceAlert