Deniz Kuvvetleri bir denizaltına mesaj göndermek istediğinde bazen çok düşük frekans (VLF-very low frequency) kullanır. Yeryüzündeki çok büyük kulelerden yayılan bu uzun dalga boyları tuzlu suda yol alabilmeleri açısından benzersiz. Ancak, bazıları su altı yerine uzaya ulaşabiliyor. Yeni yayımlanan bir rapora göre bu dalgalar Dünya’nın atmosferinin çevresinde koruyucu bir tabaka oluşturuyor olabilir.
Bu keşif 2012 yılında gönderilen ve Dünyayı çevreleyen radyasyon kuşaklarını inceleyen Van Allen uzay sondalarına dayanıyor. Van Allen radyasyon kuşakları, güneşten gelen yüklü parçacıkların Dünya’nın manyetik alanına yapışıp kaldığı bölgelerdir. Yüksek enerjili bu proton ve elektronlar bir uydunun elektroniğini bozabilir. Bu durum kuşaklar her zaman belirli bir yerde sabit kalmadıkları için sürekli bir sorun teşkil eder. MIT’de uzay plazma fizikçisi Phil Erickson şöyle açıklıyor: “Geleneksel kanı dıştaki kuşağın iç kenarının atmosfer (özellikle de iyonosfer ve plazmasfer) büyüyüp küçüldükçe içe ve dışa doğru hareket ettiği yönünde”.
2015’teki şiddetli bir jeomanyetik fırtına sırasında büyük bir güneş fırtınası plazmasferi etkiledi, fakat şaşırtıcı bir şekilde dıştaki Van Allen kuşağı Dünya’ya daha çok yakınlaşmadı- “plazma geri çekildi ama kuşak bunu takip etmedi” diyor Erickson. Ancak, Erickson ve meslektaşları başka bir şey fark ettiler: “Çok güçlü radyo sinyallerinin kesildiği kenar ile elektronların kesildiği yer aynı.”
Bunlara ek olarak, 1960’lardaki veriler VLF iletimlerinin daha az yaygın olduğu zamanlarda kuşağın iç sınırının Dünya’ya daha yakın olduğunu öne sürüyor. Erickson ve ekibi, günümüzde bir güneş fırtınasından çıkan elektronlar Dünya’ya yaklaşırken VLF’nin onları güzergahlarından çıkarıp atmosferin derinliklerine iterek yönlerini değiştirdiğini ve sonunda kaybolduklarını düşünüyor.
Erickson “En azından güneş fırtınasının ilk saatleri ila ilk günlerinde dalgalar elektronların daha da yaklaşmalarını engelliyor gibi görünüyor” diyor ve ekliyor: “Eğer daha çok beklerseniz işler biraz daha karmaşıklaşıyor, çünkü yavaş yavaş dağılıyorlar. Fakat bu, uydunuz Dünya’ya 24140 km’den yakınsa düşündüğümüz kadar kaygılanmanız gerekmediğini gösteriyor.”
Bu sene içerisinde ABD Hava Kuvvetleri uzay radyasyonunun yönünü değiştirmek üzere VLF dalgalarının kullanılabilirliğini incelemek için DSX uydusunu fırlatmayı planlıyor. Eğer işe yararsa bu dalgaları güneş sistemine yüklü parçacıkların olduğu devasa bulutlar bırakan güneş patlamalarına karşı korumaya yardımcı olmak için kullanabiliriz.
Daha açık olmak gerekirse, taç küre kütle atımı ve süper güneş fırtınaları nadir olmakla beraber insan medeniyeti için çok önemli bir tehdit. VLF dalgaları bizi güneş rüzgarlarından gelen ve dalgaların yönünü değiştiremeyeceği kadar ağır olan protonlara veya güneşten gelecek büyük bir patlama sonucu oluşacak diğer elektriksel sorunlara karşı korumuyor. Erickson yapılan bu yeni araştırmadan süper güneş fırtınaları hakkında endişelenmemiz gerekmediği gibi bir sonuç çıkarılmamasını söylüyor ve ekliyor: “Daha ayrıntılı etkilerinin ne olacağı ile ilgili öğrenecek daha çok şey olduğunu gösteriyor”.
Şimdiye kadar Erickson ve meslektaşlarının VLF dalgalarının bir süper fırtına sırasında nasıl davrandıkları görme fırsatı olmadı- yapabildikleri en iyi şey mevcut sonuçları alıp daha şiddetli fırtınalarda ne olacağını tahmin etmek için kullanmak. Erickson “VLF’nin etkili olması mümkün, ancak benimki sadece bir tahmin” diyor. “Henüz hiçbir şey kesin değil.”
Gelecekte, Erickson ve meslektaşları bu olguyu daha ayrıntılı incelemeyi, bu sınırın normal uzay hava durumunda nasıl davranacağını bulmayı, başka güneş fırtınalarında aynı şekilde davranıp davranmayacağını görmeyi ve onu neyin daha güçlü ya da zayıf yapacağını bulmayı umuyor.