Bakteriler eskiden beri düşmanımız olmuştu. Antibiyotiklerin bulunuşundan önce bakterilerle mücadelemiz, onlardan haberdar olduğumuzda çoğunlukla ölümle sonuçlanıyordu. Bu nedenle birçoğumuz el dezenfektanlarının oldukça güçlü bakteri yok ediciler olduğunu ve onları, doğurabileceği sağlık sorunlarından korkmadan özgürce kullanabileceğimizi düşünüyoruz. Bu gerçekten doğru mu? Son on yılda, mikroplar hayatımızda yeniden olumlu bir rol almaya başladılar. Kötü mikropların bize bulaşmasına ek olarak, vücutlarımızda bulunan iyi bakterilerin de besinleri sindirdiğini ve hatta enfeksiyonu ilk oluştuğu yerden uzaklaştırdığını fark ettik. Maalesef antibakteriyeller, iyi ve kötü bakteriler için fark gözetmiyorlar. Bu da kullanıcıları yol ayrımında bırakıyor: Hastalıkları önlemek için el dezenfektanları kullanmalı mıyız yoksa sağlığımız için mikroplu ellerimizi sahiplenmeli miyiz?
Mikrobiyom hakkında şu anda bildiklerimize göre kesin bir cevap yok. Bu nedenle söz konusu durum, sorgulanması gereken bir konu haline geliyor.
California Üniversitesi’nde mikrobiyolog olan Jonathan Eisen “Bir görüşe göre el dezenfektanları genellikle vücudumuzun mikrobiyomunu birkaç yönden etkileyebiliyor ve bu yönlerden bazılarının kötü sonuçları olabiliyor” diyor. Tehlikeli mikropları muhtemelen öldürürken, aynı zamanda deride bulunan ve insanlığın yararına olan bakterileri de değiştiriyoruz. Biz hiçbirini göremiyorken milyonlarca bakteri ellerimizde, derimizde ve bağırsağımızın içinde yaşıyor. Bilim insanları son dönemlerde, her insanın diğer bakterilerin yanında kişisel bir bakteri dengesine sahip olduğunu ve bu bakterilerin vücudu kontrol altında tuttuğunu anlamaya başladı. El dezenfektanlarını kullandığımızda ise elimizde yaşayan iyi ve kötü mikropların neredeyse hepsini öldürmeye kalkışıyoruz.
Yararlı bakterileri potansiyel olarak öldürmenin yanında Eisen, el dezenfektanlarının aynı zamanda antibiyotik direncine sebep olduğunu da söylüyor. Eisen ”Genellikle standart antibiyotikleri içermeseler de, mikroplar bazı dezenfektanlara dirençli olmaya başladıklarında bu, mikropları önemli olan antibiyotiklere daha kolay direnç geliştirebilir yapıyor.” diyor. Burritonuzla (bir Meksika yemeği) birlikte herhangi bir zararlı bakteri yemediğinizden emin olmak isteyebilirsiniz fakat durmadan bunu yaparsanız ve tüm toplum da bunu yaparsa bakteriler daha sonra geri gelip bizi avlayabilir. Antibiyotik direnci zaten ciddi bir tehdit ve gittikçe kötüleşiyor.
O halde dezenfekte etmeli miyiz etmemeli miyiz?
Eisen “İnsanlara el dezenfektanlarını temkinli ve sadece gerçekten ihtiyaçları olduğunda kullanmalarını tavsiye ediyorum.” diyor.
Ellerinizin hemen öncesinde neye dokunduğunu göz önünde bulundurun. Eğer zamanınızı sadece hastanede harcıyorsanız, örneğin bir doktor ofisinde, veya metroda yanınızda biri öksürüyor ve hapşırıyorsa dezenfektan kullanmak kötü bir fikir sayılmaz. Ama başka insanlara çok fazla dokunmadığınız normal bir günde kendinizi dezenfekte etmeniz pek de gerekli değil. Eğer sabunları düzenli olarak kullanma fırsatınız varsa özellikle gerekli değil. 2009’da normal sabunla yapılan bir çalışmada, uygun bir şekilde ovalandığında sabunun, enfeksiyona sebep olan bakteri ve virüsleri potansiyel olarak öldürmede iyi olduğu bulundu.
Deri mikrobiyomunu daha iyi anlamak için hala bir çok çalışmanın yapılması gerekiyor özellikle de elimizde yaşayanlar için gerekiyor. Normalde bizimle yaşayan bakteri türleri hakkında daha çok şey bildiğimizde, her birinin spesifik fonksiyonunun ne olduğu ile ilgili daha az şey bilmiş olacağız. Bazı mikropların bizi nasıl sağlıklı tuttuğunu anlayabilirsek, el dezenfektanını hangi sıklıkta ve hangi durumlarda kullanmanın daha uygun olacağını da bilebiliriz. Şimdilik Eisen’ın tavsiyesine uyup dezenfektanları kullanabildiğiniz kadar tutumlu kullanın. Dünyayı kirlere karşı savunmak için son şansın bu olduğunu düşünün.
ScienceAlert/Çeviren: Firdevs Şahin