“Beklenmeyen bir şeyin gerçekleştiği ortaya çıktı.”
CRISPR, çağdaş bilimdeki en önemli buluşlardan bir tanesi olarak takdim edilmişti. Ancak yeni bir çalışmanın ortaya çıkardığına göre, genetik düzenleme teknolojisinin mucizelerinde gizli ve muhtemelen tehlikeli bir yan etki bulunuyor olabilir.
Fare ve insan hücrelerindeki CRISPR/Cas9 genom düzenleme teknolojisinde yapılan sistematik bir incelemede, bu yöntemin sık sık geniş mutasyonlara ve genetik hasara sebep olduğu keşfedildi. Araştırmacılar, bunların mevcut DNA testleriyle tespit edilemediğini söylüyorlar.
İngiltere’deki Wellcome Sanger Enstitüsü’nde çalışan genetikçi Allan Bradley şöyle söylüyor: “Bu çalışmada, tedaviyle ilgili hücrelerin CRISPR/Cas9 ile düzenlenmesinden kaynaklanan beklenmedik olaylar ilk defa sistemik şekilde değerlendirildi”
“DNA’da gerçekleşen değişimlerin, daha önce ciddi şekilde hafife alındığını keşfettik.
Bilim insanları, daha önce de CRISPR yönteminin gizli ve muhtemel tehlikelerine dikkat çekmişlerdi.
Geçen yıl Mayıs ayında Columbia Üniversitesi’nde çalışan bir takım, genetik düzenleme aracının, genoma binlerce hedef dışı mutasyon getirebileceğini açıklamışlardı ve bu durum büyük yankı uyandırmıştı.
Söz konusu iddialar, esas çalışmada yer alan bilim insanları kendi sonuçlarını tekrarlamayı başaramadığı zaman geri çekilmişti, fakat o zamandan beri yapılan diğer çalışmalarda da CRISPR’ın tehlikeli yan etkilere sebep olabileceği öne sürülmüştü.
Bradley ve araştırmacıları meslektaşları, bu olasılıkları daha fazla tahkik etmek amacıyla, yöntemin fare kök hücreleri ve insan retina epitel hücreleri üzerindeki etkisini incelediler.
Yeni çalışmanın ilk yazarı, doktora öğrencisi Michael Kosicki şöyle söylüyor: “Ben CRISPR/Cas9’u ilk olarak gen faaliyeti üzerinde çalışma yaparken kullanmıştım, ancak beklenmedik bir şeyin gerçekleştiği anlaşıldı”
“Genetik düzen değişimlerinin boyutunu fark ettiğimizde, bunun üzerinde sistematik biçimde çalıştık ve farklı genler ile tedaviyle ilgili farklı hücre hatlarına bakarak, CRISPR/Cas9 etkilerinin doğru olduğunu gösterdik.”
Bu etkiler arasında, CRISPR/Cas9 kullanılarak düzenleme yapılan hedef bölgeden birkaç bin DNA bazı (diğer adıyla kilobaz) uzaklıkta bile meydana gelen geniş boyutlu silme ve mutasyonlar da yer alıyordu.
DNA kodunda meydana gelen böylesi önemli mutasyonlar, sağlıklı genleri ve hücresel işlevleri bozarak zararlı etkiler oluşturabilir. Üstelik araştırmacılar, standart DNA genotipleme tahlillerinin, normal şartlar altında bu hataları algılamayabileceğini söylüyorlar.
En kötü durumda, eğer insanlarda yapılan bir CRISPR/Cas9 tedavisinde bu tür bozuk düzenlemeler gerçekleşirse, önemli genler açılıp kapanabilir ve bu durum, sağlık açısından ciddi sonuçların oluşmasına yol açabilir.
Yazarlar şöyle yazıyor: “Klinik bağlamda düzenlenen milyarlarca hücre içerisinde çok sayıda farklı mutasyon oluşması, her protokolde düzenlenen bir veya daha fazla hücrede patojenik bakımdan önemli bir doku bozulması meydana gelmesini muhtemel hale getiriyor”
“Bu gibi doku bozulmaları, kök ve ata hücrelerde kanserojen bir ilk ‘darbeyi’ meydana getirebilir. Bunun da yinelenme bakımından uzun bir ömrü vardır ve zamanla ursu (anormal büyümeleri destekleyen) hale gelebilir.”
Araştırmacılar, CRISPR/Cas9 kullanılarak kesilen genomda böylesi beklenmedik yan etkiler oluşabiliyorsa, gelecekteki klinik uygulamalarda söz konusu tehlikelerin ele alınmasının zorunlu olduğunu söylüyorlar.
Ayrıca bu gibi düzenleme hatalarının ortaya çıkışını önlemenin mümkün olup olmadığını bulmak için, muhtemelen pek çok araştırmanın daha yapılması gerekecek.
“Gen terapisi için bu teknolojiyi kullanmayı düşünen herkesin dikkatli olmasında ve muhtemel zararlı etkileri çok dikkatli şekilde kontrol etmesinde fayda var” diyor Bradley.
Bulgular Nature Biotechnology bülteninde sunuldu.
ScienceAlert