Batı Afrika’daki şempanzelerin bir şarkısı var ve şuna benziyor: Sesli bir şekilde yuhalıyor ve ardından ağaca bir taş fırlatıyorlar. Belki de iki. Ardından, aylak aylak uzaklaşıyorlar.
Primat kuzenlerimizin ne yapmaya çalıştığını bilmiyoruz. Fakat enstrüman seçimlerine yakından bakmak, bazı ipuçları sağlayabilir. Çünkü şempanzelerin, belli tipte ağaçlara taş attığı gözlenmiş.
Bu davranışı ilk defa birkaç yıl önce gözlemleyen Almanya’daki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’ndeki araştırmacılar; şimdi kendileri de birkaç taş atarak, bu davranışın iletişim biçiminde kullanılıp kullanılmadığını öğrenmek istemiş.
Primat akrabalarımızın, taşları çeşitli pratik amaçlar doğrultusunda kullandığı biliniyor; kaplumbağaların kabuklarını kırmaktan, silah olarak fırlatmaya kadar…
Max Planck primatbilimcileri, 2016 yılında Batı Afrika’da yer alan dört vahşi popülasyondaki şempanzeleri kayıt altına almış. Şempanzeler, heyecanlı bir şekilde yuhalıyor ve daha sonra büyük bir ağacın geniş tabanına bir taş atıp kaçıyorlar.
Şempanzelerin neden böyle yaptığı belli değil. Davranışın kültürel, hatta ayinsel bir şey olabileceği akla geliyor. Düzenli şekilde kullanılan ağaç davulların altına yığılmış taşlar, bu özel enstrümanlar hakkında özel bir şey olabileceğini akla getiriyor.
İhtimallerden biri, çarpma sesinin uzak mesafelere mesaj iletmesi. Avustralya’daki palmiye kakaduları da eş ararken, çomak kullanarak bir ritim patlatabiliyorlar.
Şempanzelerin sürekli aynı ağaç türlerine taş attıklarını belirlediklerinde şaşıran araştırmacılar, bu davranışa ‘birikimli taş atımı’ (AST) adını vermişler
Belki de ağacın, sesi orman boyunca taşıyan bir tür şempanze telgraf hizmeti gibi özel bir kabiliyeti vardır? ‘Bizden uzak dur’ veya ‘bak nasıl taş atıyorum, bebek!’ gibi mesajların olduğu sesler…
Takım, yeni raporunda şöyle yazıyor: “Şempanze AST ağacı türlerinin, düşük frekanslarda yoğunlaşan enerjiye ve yüksek tınlamaya sahip sesler oluşturduğunu; bu seslerin de uzun mesafeli iletişim için en uygun olacağını tahmin ettik”
Maalesef (aşağıdan izleyebileceğiniz) video görüntüsü, takımın odun üzerinde belirli malzeme niteliklerini analiz etmek için kullanabileceği kadar ses sağlamıyor.
Bu durum; sahaya çıkarak AST örneklerini ve AST olmayan benzer görünümlü ağaç türlerini bulup, bunlara şempanze gibi taş atmanın gerekmesi demek.
Fransa’daki Aix Marseille Üniversitesi’nde yer alan PRISM (Algı, Temsil, Görüntü, Ses, Müzik) laboratuvarındaki araştırmacılarla bir araya gelen primatbilimciler, çeşitli ağaçlara atılan taşların çıkardığı 125 ses kaydını karşılaştırmışlar.
Daha sonra ise üç özel niteliğe yönelik detayların elde edilmesi amacıyla özel algoritmalar kullanılmış. Bu nitelikler; sesin zayıflama şeklini tanımlayan odunun iç sürtünmesi; vuruşun keskinliğini tanımlayan yüzey sertliği ve frekans tayfı hakkında fikir veren, makam tepkisi şeklinde adlandırılan bir şeyden meydana geliyormuş.
Araştırmacılar ayrıca ağaçların çapını da ölçmüş ve türün, yeterli boyutta destek köküne sahip olup olmadığını not etmişler.
Sonuçlar, iletişim hipotezini destekler şekilde; AST ağaçlarının nispeten daha uzun mesafelerde yankılanabilen daha derin titreşimlerle uğuldadığını göstermiş. Ayrıca ağaçların büyük bölümünde, gür ses çıkarmaya yardımcı olacak büyük payandalar varmış.
Ağaç, gürültünün uzamasına katkıda bulunan ve daha uzun olan bir ‘atak süresi’ de meydana getirmiş.
Ağaçların hepsinin ortak şekilde bu özellikleri sergilemesi, şempanzelerin aslında onları ses kalitesine göre seçiyor olduğunu akla getiriyor. Bu durum, görsel olmayan bir mesajlaşma biçimine katkıda bulunuyor olabilir.
Sonuçlar bizi pek ileri götürmese de, ilgi çekici. Bu şempanzeler, palmiye kakadularının çaldığı setlerden farklı olarak; pek dikkate değmeyen ve bir ya da iki vuruştan oluşan tekliler çalıyorlar.
Dahası; şempanzeler taşı atmadan önce derin bir yuhalama sesi çıkarıyor ve bütün olayın biraz lüzumsuz görünmesine sebep oluyor; tıpkı komşunuza bağırıp, ona SMS ile gülücük göndermek üzere olduğunuzu söylemek gibi.
Science Magazine dergisine konuşan baş yazar Ammie Kalan, taşların sadece keyif için fırlatıldığından emin değil.
“Oyun davranışı, biraz daha az planlı; biraz daha fazla doğaçlama olan bir şey” diye açıklıyor.
Diğer taraftan, en yakın akrabalarımız kültürel bir grup. Ayrıca, yeteneğinizi diğerleriyle paylaşırken fena bir ritim patlatmak suretiyle doğayla bağlantı kurmak da elbet keyifli olabilir.
Şempanzelerin enstrümanları ilk neye göre seçtiklerini öğrenmek, bu uygulama hakkında daha fazla ipucu sağlayabilir ve muhtemel olarak; atalarımızın duyguları harekete geçiren sesler oluşturmak amacıyla nasıl alet kullandıklarını daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir. Bu pek müzik gibi düşündüğümüz şey olmayabilir ancak müziğe giden yolun da bir yerden başlaması gerekiyor.
Maalesef; yabani şempanze popülasyonlarının kaybı, bu türden kültürlerin yok olmasını da beraberinde getiriyor. Eğer oralarda bir yerlerde primat müzik sahnesi varsa, onu kayıt altına alsak iyi olur.
Araştırma, Biology Letters bülteninde yayınlandı.
Yazar: Mike Mcrae/ScienceAlert. Çeviri: Ozan Zaloğlu.