Mars’ta akışkan suyun bulunmasıyla, zaten ilgi duyduğumuz kızıl gezegene hayat umutlarıyla bakmaya başladık. En başta gelen umut ise koloni kurmak! Belki de artık, Mars’ta koloni kurmak sadece bilimkurgu filmlerinde görebileceğimiz bir olay olmaktan çıkacak.
Bir koloni kurmak için en gerekli şey mikrobiyal yaşamdır. Bir grup bilim insanı akışkan suyun içerisinde mikrobik yaşamın olabileceğini düşünüyor. Ancak Mars’ta bir yaşam kurmak istiyorsak elimizde daha geniş bir mikrobik dünya olmalı. Neyse ki, Dünya üzerinde yapılan bazı çalışmalar, Mars üzerinde de mikrobiyal çiftçiliğin yapılabileceğini gösteriyor.
Yaklaşık 25 yıl önce, NASA tarafından yürütülen çalışmalar, mikropların özelleştirilmiş bölgelerde hayatta kalabileceklerini gösterdi. Bu da Mars’ta kurulacak bir koloni için ilk umut ışığı idi. Bahsi geçen alanlar genelde, kristalize olmuş tuzlu su birikintileriydi. Hidrat kristalleri de bu alanda yaşayan bakterilerin gelişimlerini sürdürmelerine olanak sağlıyordu. Mars’ta tuzlu su bulunduğunda da akla ilk olarak bu deneyler gelmişti.
Tuzlu su birikintilerin dışında, bakteriler Atacama Çölü’nde de yaşamayı başarıyorlar. Bu çöl Mars üzerindeki çalışmaların Dünya üzerinde provalandırıldığı alan olarak biliniyor. Burada yaşayabilen tek canlılar bakteriler değil, mantarlar, algler de bu alanda yaşabiliyorlar. Bu alanın en bilindik özelliği yüksek derecede nemli olması.
Elbette bu alanlarda yaşayan bakterileri Mars’ta da yaşatmak için gerekli olan şey yüksek derecede nem ve oksijen. Buna ulaşmak da In-Situ Yakıt Üretim Habercisi isimli alet ile mümkün. Fakat bu alet mikroplara çok az yardımcı olabilir. Çünkü Dünya üzerindeki mikrobiyal yaşamın atmosferimizde her daim bulunan oksijene borçlu olduğunu biliyoruz.
Bunlar üzerinde çalışmalar devam edecek, peki işe yarayacak mı? Mars çölüne Dünya üzerinden bir bakteri taşımak mümkün mü? Bu soruların cevabı geçen hafta Çin’li bir ekip tarafından verildi. Ekip çalışmalarını Gurbantonggut Çölü’nde gerçekleştirdi. Grup gübreleme ve sulama aletleri kullanarak burada yaklaşık 20 yıl boyunca kışlık buğday üretmeyi başardılar. 1990 yılında başladıkları çalışmayı 2011 yılında bölgeden buğday örneklerini toplayarak son verdiler.
Örnekler incelendikten sonra, beklendiği gibi, bu bölgede yetiştirilen buğdaylar ile normal buğdaylar arasındaki fark çok fazlaydı. Çöldeki buğdayların besin değerleri normal buğdaylar ile karşılaştırılamayacak kadar azdı. Fakat bu çalışma bizim Mars üzerinde mikrobiyal yaşam sağlayabilecek ortamlar oluşturabileceğimizi destekliyor.
Her ne olursa olsun, önümüzde çok uzun bir yol var. Bilim her geçen gün yeni çıkış kapıları buluyor. Acele etmeden elimizdeki tüm fırsatları kullandığımızda, gerçekten de Mars’ta bir koloni kurmanın imkansız olmadığını görebiliriz.
