Kısa cevap Garajı icat eder etmez.
Modern garaj ilk defa 1920’lerde ortaya çıktı ve anında mucitler (en çok da otomobil parçası icat edenler) tarafından işgal edildi. Walt ve Roy Disney çizgi film yapmaya 1923’te Hollywood’daki bir garajda başlamışlardı. Sekiz yıl sonra Gerhard Fisher adlı bir mühendis, Metallascope metal detektörlerini Palo Alto, Kaliforniya’da bir garajda üretti. 1938’de ise William Hewlett ile David Packard Palo Alto’da kendi garajlarını kiraladılar. Hewlett-Packard garajı girişimcilik tarihinin en önemli garajına dönüşecekti. 1989’da burası “Silikon Vadisi’nin doğum noktası” ve tarihi bir yer olarak kabul edildi.
Yine de “garaj mucidi” tanımı 60’lara, 70’lere kadar yaygınlaşmadı. Smithsonian’daki Lemelson İcat ve Yenilik Araştırmaları Merkezi’nde tarihçi olan Eric Hintz, “Evlere bitişik garaj aslında savaş sonrasında ortaya çıkan bir şey” diyor. Hintz bu yapının ek iş olarak mucitlik yapan mühendislere, gelişen banliyölerde geniş ve yapılandırılabilir mekânlar sunduğunu, mühendislerin buralara çalışma tezgâhlarını ve hızarlarını kurabildiğini söylüyor.
Garaj mucitleri garajların ortaya çıkışından eskiye gidiyor. 1920’lerden önce bir yarı zamanlı mucit, düşlerini evin atının ve at arabasının durduğu ahırda gerçekleştirebilirdi. Mesela telefonun mucidi Alexander Graham Bell laboratuvarını 1885’te, babasının Washington’daki evinin arkasındaki ahırda kurmuştu.
Bugünlerde ise garajın simgesel önemi, işlevinden daha büyük. Jeff Bezos 1990’ların başında Amazon’u kurarken sıradan bir ofis değil de Seattle banliyölerinde bir ev tuttu. Çünkü şirketi garajda kurduğunu söylemek istiyordu. Hintz, “Hayali bir şey olsa bile işe yarıyor” diyor. “Bir tür kısaltma sanki. İşte garaj burada demek çok romantik. Bütün şirket kültürünü bunun üzerine inşa etmek mümkün.”