“Raptor” kelimesi; kurtlara benzer sosyal zekalarıyla gösterişli, korkutucu pençelere sahip dinozorların görüntüsünü akla getiriyor. Fakat yeni keşfedilen bilimsel bulgular, bu tarih öncesi dinozorları bu denli unutulmaz yapan Jurassic Park filmindeki o heyecanlı mutfak sahnesini bozmaya devam ediyor.
İlk olarak, sürüngenlerin pulları tüylere dönüşmüştü (filmde çıkardıkları gürültülerin, çiftleşen bir kaplumbağanın sesine benzediğinin ortaya çıkmasına değinmiyoruz bile). Şimdiyse bu teropod dinozorlar, görünüşe göre grup halinde de avlanmıyordu.
Wisconsin Oshkosh Üniversitesi’nde taşılbilimci olan Joseph Frederickson, “Yaşayan dinozorlar (kuşlar) ve onların akrabaları (timsahlar), genelde grup halinde avlanmıyorlar ve avları ise nadiren kendilerinden büyük oluyor” diye açıklıyor.
Grup halinde avlanıyor olabilecekleri fikri, kurt boyutundaki bu yırtıcıların kendilerinden çok daha büyük avlarla (iri yarı Tenontosaurus tilletti gibi) beslendiklerine dair bulduğumuz kanıtları açıklamak üzere öne sürülmüştü.
Frederickson ve meslektaşları, Kretase döneminde Kuzey Amerika’da gezen Deinonychus antirrhopus raptor türü ile antik timsahların dişlerini analiz ederek, raptorların yemeklerini gerçekte nasıl yakaladıklarına yönelik ipuçları bulmaya çalışmışlar.
Yayınladıkları makalede, birlikte avlanan sosyal hayvanların yavrularına baktıkları açıklanıyor. Bu durum bebeklerin, yetişkin emsalleriyle aynı şekilde beslendiği anlamına geliyor. Fakat gruplar halinde avlanmayan türlerde, genç hayvanların besinleri yetişkinlere göre farklılık gösteriyor; çünkü gençler, aynı hayvanı avlayamıyor.
Örneğin günümüzdeki timsah türlerinin gençken çoğunlukla böcek yedikleri, fakat yetişkinlikte balık ve kabuklularla daha fazla beslendikleri biliniyor; hatta Avustralya’nın tatlı su timsahı (Crocodylus johnstoni) söz konusu olduğunda, vallabiler gibi büyük kara hayvanları bile av olabiliyor.
Araştırmacılar karbon 13 izotoplarının seviyesinde meydana gelen bir değişime bakarak, yırtıcıların diş bileşimindeki bu beslenme değişimini tespit edebiliyor.
Frederickson ve meslektaşları, Kretase dönemindeki timsah dişlerinde de genç hayvanların ufak dişleri ve yetişkinlerin büyük dişleri arasındakine eşdeğer bir değişim olduğunu bulmuş. Bu yüzden aynı analizi; iki farklı bölgeden alınan, D. antirrhopus’a ait ve farklı boyutlara sahip 20 diş üzerinde gerçekleştirmişler.
“En küçük diş ve en büyük dişte, karbon izotopunun ortalama değeri aynı değildi. Bu durum, farklı şeyler yemiş olduklarını akla getiriyor” diyor Frederickson. “Yani yetişkinler genci beslemiyordu. Bu yüzden Jurassic Park‘ın, raptor davranışı konusunda hatalı olduğuna inanıyoruz.”
Şu an, yalnız avcı fikrini daha güçlü biçimde analiz edecek kadar diş örneği bulunmuyor. Fakat ipuçları ikna edici. 2007 yılında yapılan bir çalışmada, en az bir raptorun diğeri tarafından öldürüldüğüne yönelik kanıt bulunmuştu; her ne kadar işbirliğini akla getiren bir durum olmasa da, bunu eleyecek yeterlilikte de değil.
Araştırmacılar raptorların avlanma biçiminin, günümüzde Komodo ejderinde görünen avlanma şekline yakın olduğuna inanıyor. Hiç kuşkusuz pek romantik bir avcı değil, fakat yine de epey etkileyici. Bu hayvanlar, kendilerinin on katı boyutunda olan Asya mandasını devirebiliyor.
Fakat hâlâ cevaplanmamış sorular var. Bu yüzden, bir sonraki kez hangi bulgunun raptorlara yönelik bilgilerimizi değiştireceğini heyecanla bekliyoruz.
Araştırma Palaeogeography, Palaeoclimatology, Palaeoecology bülteninde yayınlandı.
Yazar: Tessa Koumoundouros/ScienceAlert. Çeviren: Ozan Zaloğlu.