1987’nin Şubat ayında gökyüzü aydınlanmış. Gökbilimciler, 167.644 ışık yılı uzaktaki Büyük Macellan Bulutu’nda devasa bir yıldızın olağanüstü bir süpernova patlamasıyla yok oluşunu izlemişler. Dünya’ya bu kadar yakın bir süpernova, yüzlerce yıldır görülmemiş.
Fakat havai fişek gösterisi sona erdiğinde, bir şeylerin kayıp olduğu ortaya çıkmış. Patlamadan geriye kalması gereken nötron yıldızına ait hiçbir iz yokmuş.
Şimdiyse gökbilimciler, nihayet 33 yıl sonra o ölü yıldıza ait olan ve o süpernova kalıntısının merkezindeki kalın bulutun ardından parıldayan bir işaret yakalamışlar; yıldızın kendi kalıntısının parlayan enkazını…
Ömrünün sonuna gelen yıldız tipine bağlı olarak, çeşitli süpernova tipleri bulunuyor. Nötron yıldızı meydana getirenler (Tip 2 süpernovalar), Güneş’in kütlesinin sekiz ila 30 katı olan bir yıldızla yola koyuluyor ve nükleer kaynaşmayı destekleyen elementler tükendikçe giderek daha fazla istikrarsızlaşıyorlar.
En sonunda patlayıp dıştaki maddeleri fırlatarak, tüm uzaya ışık ve nötrino gönderiyorlar. Çekirdek ise kendi içine çökerek, bir nötron yıldızına dönüşüyor.
1987’deki süpernovada ise her şey beklendiği gibi gerçekleşmiş. Güneş’in yaklaşık 20 katı ağır olan ve Sanduleak -69 202 şeklinde adlandırılan yaşlı ve mavi bir süperdev yıldız, büyüleyici bir ışık gösterisiyle patlamış. O kadar parlakmış ki, çıplak gözle görülebiliyormuş. Bunun karşılığında, Dünya’da da bir nötrino yağmuru tespit edilmiş.
Olay, arkasında SN 1987A isimli parlayan bir süpernova kalıntısı bırakmış. Fakat gökbilimciler, kalıntının merkezinde beklenen nötron yıldızına ait hiçbir iz bulamamışlar.