2020’de yayımlanan dev bir çalışmada, kandaki demir seviyelerinin yaşam süresini etkileme bakımından rol oynayabileceğine yönelik kanıtlar bulunmuş.
Ömür süresine yönelik yapılan çalışmalara büyük bir kuşkuyla yaklaşmak her zaman önem taşıyor ancak bu araştırma, üç kamusal veri tabanı çapında 1 milyonun epey üstünde genetik bilgiyi kapsayan boyutu bakımından etkileyici. Çalışmada ayrıca, yaşlanmanın üç önemli ölçütüne odaklanılmış: Bu ölçütler ise ömür süresi, hastalık olmadan geçen yıllar (sağlıklı süre) ve son derece yüksek bir yaşa ulaşmak (diğer adıyla ömür uzunluğu) olarak ifade ediliyor.
Analiz boyunca, genomda bulunan 10 anahtar bölgenin, uzun ömre yönelik bu ölçütlerle ilişkili olduğu ve ayrıca vücudun demiri nasıl metabolize ettiğiyle ilişkili gen dizileri gösterilmiş.
Basitçe söylemek gerekirse kanda çok fazla demir bulunması, erken ölüm tehlikesinin artışıyla bağlantılı görünüyormuş.
İngiltere’deki Edinburgh Üniversitesi’nde çalışan veri çözümleyicisi Paul Timmers, şöyle aktarıyor: “Kandaki yüksek demir seviyelerinin, sağlıklı geçen yıl süresini azalttığını ve bu seviyeleri kontrol altında tutmanın, yaşa bağlı hasarı önleyebileceğini kuvvetle akla getiren bu bulgular karşısında çok heyecanlıyız”
“Demir metabolizmasına yönelik bulgularımızın, beslenme düzeninde demir bakımından zengin kırmızı etin çok yüksek seviyelerde tüketilmesinin, kalp hastalığı gibi yaşa bağlı durumlarla neden ilişkili olduğunu da açıklayabileceğini tahmin ediyoruz.”
Arada bir bağlantı olması, mutlaka sebep sonuç ilişkisi olacağı anlamına gelmese de; araştırmacılar Mendelci rastgelleme adı verilen istatistiksel bir tahmin yöntemi kullanarak sapmaları azaltmaya ve verilerden sebep sonuç ilişkisi çıkarmaya çalışmışlar.
David Nield/ScienceAlert. Ç: O.