Bakteriyel metabolizma ile üremenin kuramsal modellerini kullanan bilim insanları, bakterilerde antibiyotiklere maruz kaldıkları zaman gelişecek direnç tipini tahmin edebiliyor. Uppsala Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar ile Almanya Cologne’deki ortakları tarafından yürütülen yeni çalışma, Nature Ecology and Evolution bülteninde yayımlandı.
Tıp ve ilaç araştırmalarında, bakterilerdeki antibiyotik direncinin ne kadar hızlı ve hangi mekanizmalar yoluyla geliştiğinin bulunmasına yönelik yoğun bir ilgi mevcut. Bir diğer hedef ise bu direncin, bakterilerin çoğalmasını ve patojenlik oranını nasıl etkilediğini anlamak.
Uppsala Üniversitesi’nde Tıbbi Bakteribilim Profesörü olan Dan I. Andersson, şöyle söylüyor: “Bu türden bilgiler, ortaya çıkan direncin daha iyi takip edilmesini ve yavaşlatılmasını sağlayacak. Bu yüzden, antibiyotiklerin bakteri enfeksiyonlarında etkili tedavi şeklinde uygulanabilirlik süresini uzatacak. Direnç gelişiminde daha düşük tehlike sunan yeni tip antibiyotikler ve tedavi yöntemleri için de potansiyel oluşturacak.”
Bir canlı yeni bir ortama genetik olarak uyum sağlarken, özelliklerini değiştiren mutasyonlar geçiriyor. Yapılan son çalışmalar, bakterilerin yeni yaşam koşullarına uyum sağlarken hangi mutasyonların ortaya çıkacağını tahmin etmenin zor olduğunu gösteriyor. Örneğin bir bakteri çok düşük besin seviyeleri bulunan yeni ortamlara göç ederse; bakterinin verdiği cevap, muhtemelen bu sınırlı kaynakların daha iyi kullanılması üzere evrim geçirmek olacak. Diğer taraftan, bu adaptasyonu getiren mutasyon türlerinin tahmin edilmesi çok daha zor.
Araştırmacılar bu yeni çalışmada, bakterilerin çoğalma ve bölünme kapasitesine yönelik geliştirdiği direnç derecesi ve tipini birbirine bağlayan kuramsal bir model üretmiş. Yapılan deneylerde bakterilerin ne kadar dirençli olurlarsa, besin alma kabiliyetlerinin de o kadar azaldığını görmüşler.
Uppsala Üniversitesi. Ç: O.